HERKESİ GÜLDÜREN ADAM: 10 Temmuz
2016
Çekimler için
uçakla Trabzon’a gideceklerdir fakat Kemal Sunal’ın uçak fobisi vardır. Uzun
yıllar binemez uçağa. Çok uzun yollar için bile araba yolculuğunu tercih eder.
O gün de uçağa bineceği için tedirgindir. Uçağa binmeden önce bilet
kontrollerini yaptırırken hostese: ‘‘Canım, hiç gitmek istemiyor. Ama film
çekimi var, gitmek zorundayım’’ der. Kalkıştan hemen önce geçirdiği kalp krizi
sonucu hayatını kaybeder Kemal Sunal. Tarih 3 Temmuz 2000’dir ve büyük oyuncu
henüz 56 yaşındadır.
Vefa
Lisesi’nin ortaokul kısmına başladığında, arkadaş çevresi de değişmiş ve
gelişmiştir. Lisede aynı sınıfı, aynı sıraları paylaşacağı bazı arkadaşlarının
ileride çok ünlü insanlar olacağından habersizdi o sıralar. Onlar da arkadaşlık
yaptıkları Ali Kemal’in, sonraki yıllarda herkesi güldüren çok ünlü bir
komedyen, ünlü sinema oyuncusu Kemal Sunal olacağını tahmin edemezlerdi. O
arkadaşlarından biri geleceğin önemli televizyoncusu Uğur Dündar, diğeri de
ünlü tiyatro ve sinema oyuncusu Müjdat Gezen’di. Kemal’in o günlerde tahmin
edemeyeceği, bilemeyeceği bir şey daha vardı; o da okulda yaşadıklarının
ileride ünlü olmasını sağlayacak olan, tiyatroya ve sinemaya uyarlanan Hababam Sınıfı
romanında anlatılanlara benzerliğiydi. Okulda yaşadıkları daha sonra Hababam
Sınıfı filminde izledikleriyle aynıdır neredeyse.
Okulda
yapılan tiyatro çalışmalarının içinde de aktif olarak yer alır Kemal Sunal.
Felsefe öğretmeni Belkıs Balkır Kemal’in oyunculuk yeteneğini keşfeder ve
okulun tiyatro oyunlarda rol almasını sağlar.
“Kemal’ciğim
sen çok yeteneklisin, ileride sahnede çok başarılı olacağına inanıyorum” diyen
Belkıs öğretmen, Kemal’i cesaretlendirir, moral verir. Öğretmeninden aldığı
destekle cesareti ve kendine güveni artar Kemal’in. Sahnede çok rahattır.
Seyirciler de
oyunlarda izledikleri Kemal’in iyi bir oyuncu olduğunu, gelecekte çok başarılı
olacağını fark eder. Kemal’in oyuncu olmasına babası Mustafa Bey önceleri karşı
çıksa da öğretmeni Belkıs Hanım aileyi ikna eder. Önünde bir engel yoktur
Kemal’in. Belkıs Hanım, onu Müşfik Kenter’e, Kenterler Tiyatrosu’na götürür,
kadroya girmesini sağlar. Müşfik Kenter, Yıldız Kenter, Şükran Güngör gibi usta
oyuncuların olduğu kadroya girmiştir ve bu büyük oyuncularla birlikte oyunlarda
rol alıyor, sahneye çıkıyordur.
Liseyi
bitirdikten sonra, Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Yüksekokulu’na kaydolmuştur.
İki yıl devam eder okula fakat turneler nedeniyle tiyatroyu ve okulu bir arada
yürütemez. Devamsızlıktan okuldan kaydı silinir.
Öğrenimini
yarım bırakmak zorunda kalsa da tiyatroyu sürdürür Kemal. Kenterler’den sonra
Ulvi Uraz Tiyatrosu’na girer. İşine dört elle sarılmıştır. Ulvi Uraz kadrosunda
4 yıl sahneye çıkar. Aksaray Küçük Opera’da, Arena’da birçok rolde oynar. Orhan
Kemal’in “İspinozlar”nda Taşkasaplı tipini, “Bekçi Murtaza”da ilk perdede,
Murtaza’nın karşısında bir bekçiyi, ikinci perdede de bir kahveciyi
canlandırır. Ulvi Uraz’dan sonra bir yıl da Ayfer Feray Tiyatrosu’nda çıkar
sahneye. Sonra hayatının akışının da değişeceği başında Haldun Taner’in Zeki
Alaysa ve Metin Akpınar’ın olduğu Devekuşu Kabare’nin kadrosuna katılır.
Kemal Sunal’ın inanılmaz bir sahne sempatisi vardı. Sahneye çıktığı an bütün dikkatleri üzerine çekiyordu. Farklı, sevimli yüzüyle, oyun yeteneğiyle seyirci tarafından seviliyordu. Sahnede insanları güldüren bir oyuncu olmayı başarmıştı genç yaşında. Zeki Alasya tiyatronun yanı sıra sinema oyunculuğu da yapmaya, filmlerde oynamaya başlar. Komedi yeteneği ve komik yüzüyle sinemacıların dikkatini çeken Zeki Alasya 1972 yılında dört filmde oynar.
Kemal Sunal’ın inanılmaz bir sahne sempatisi vardı. Sahneye çıktığı an bütün dikkatleri üzerine çekiyordu. Farklı, sevimli yüzüyle, oyun yeteneğiyle seyirci tarafından seviliyordu. Sahnede insanları güldüren bir oyuncu olmayı başarmıştı genç yaşında. Zeki Alasya tiyatronun yanı sıra sinema oyunculuğu da yapmaya, filmlerde oynamaya başlar. Komedi yeteneği ve komik yüzüyle sinemacıların dikkatini çeken Zeki Alasya 1972 yılında dört filmde oynar.
Bu filmlerden
biri Ertem Eğilmez’in yönettiği “Sev Kardeşim”dir. Ertem Eğilmez bir sinema
dehasıdır. Hem keşfettiği, sinemaya kazandırdığı oyuncularla, senarist ve
yönetmenlerle hem de çektiği filmlerle Yeşilçam sineması içinde bir ekol
oluşturur. “Tatlı Dillim” adlı filmin çekim hazırlıklarına başlamıştır Ertem
Eğilmez. Filmde Zeki Alasya ve Metin Akpınar da oynayacaktır. Kemal Sunal o
günlerde Devekuşu Kabare’de “Dün-Bugün” adlı oyunda sahneye çıkıyordur. Zeki
Alasya Ertem Eğilmez“i tiyatroya davet eder, oyunu izlemesi için. Oyunu izleyen
Ertem Eğilmez, Kemal Sunal’ın oyunculuğunu da, tipini de beğenir. Ertem Bey,
oyunu ve bütün ekibi ayakta alkışlamıştır. Ertem Eğilmez, Kemal Sunal’ı, “Tatlı
Dillim” filminde Ferit rolündeki Tarık Akan’ın basket takımından
arkadaşlarından birini oynaması için kadroya alır.
Kemal Sunal
hiç aklında yokken bir anda kendini tiyatro sahnesinden, film setine geçmiş
bulur. Filmdeki başarısını da oyun turnesi için gittikleri Ankara’da ziyarete
gelen arkadaşlarından öğrenir. Filmin çekimleri bitmiş gösterime girmiştir.
Kemal Sunal tiyatro ekibiyle turnede olduğu için henüz filmi izleyememiştir.
Arka arkaya
filmlerde oynamaya başlar ve her filmde rolü büyür Kemal Sunal’ın. Bir anda
sinemanın güldürü yıldızlarından biri olmuştur. 1973 ve 74 yıllarında tam dokuz
filmde oynar. Kemal Sunal’ın hayatının akışı değişmiştir bir kez. Arka arkaya
oynadığı filmlerle arkadaş çevresi de, hayran kitlesi de genişler. Sinemacılar ve
seyirci için aranan, vazgeçilmez bir oyuncu olmuştur çok kısa sürede.
Kemal Sunal
ismi artık yalnızca sinema çevrelerinde konuşulmuyor, geniş halk kitlesi ve
sinemasever arasında da konuşulan bir isme dönüşürken, sinema salonlarında
Kemal Sunal’lı filmlerin, afişlerin önünde uzun kuyruklar oluşur. Bir önceki
filmini izleyenler bir sonraki filmi merak eder, bekler olmuştur. 1977 yılında
Ertem Eğilmez Sadık Şendil’in senaryosunu yazdığı Şabanoğlu Şaban filmini çeker
ve “Şaban” adını film adına, film afişine taşır. Kemal Sunal için “İnek
Şaban”dan sonra hayatının sonuna kadar hatta ölümünden sonra da sürecek yeni
bir efsanenin önü açılır. Bu aynı zamanda sinemamızın “İnek Şaban” ya da “Şaban
olarak beyazperdeye yansıyan Kemal Sunal efsanesidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder