24 Mart 2020 Salı

KEMAL SUNAL


HERKESİ GÜLDÜREN ADAM:  10 Temmuz 2016
Çekimler için uçakla Trabzon’a gideceklerdir fakat Kemal Sunal’ın uçak fobisi vardır. Uzun yıllar binemez uçağa. Çok uzun yollar için bile araba yolculuğunu tercih eder. O gün de uçağa bineceği için tedirgindir. Uçağa binmeden önce bilet kontrollerini yaptırırken hostese: ‘‘Canım, hiç gitmek istemiyor. Ama film çekimi var, gitmek zorundayım’’ der. Kalkıştan hemen önce geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybeder Kemal Sunal. Tarih 3 Temmuz 2000’dir ve büyük oyuncu henüz 56 yaşındadır.
Vefa Lisesi’nin ortaokul kısmına başladığında, arkadaş çevresi de değişmiş ve gelişmiştir. Lisede aynı sınıfı, aynı sıraları paylaşacağı bazı arkadaşlarının ileride çok ünlü insanlar olacağından habersizdi o sıralar. Onlar da arkadaşlık yaptıkları Ali Kemal’in, sonraki yıllarda herkesi güldüren çok ünlü bir komedyen, ünlü sinema oyuncusu Kemal Sunal olacağını tahmin edemezlerdi. O arkadaşlarından biri geleceğin önemli televizyoncusu Uğur Dündar, diğeri de ünlü tiyatro ve sinema oyuncusu Müjdat Gezen’di. Kemal’in o günlerde tahmin edemeyeceği, bilemeyeceği bir şey daha vardı; o da okulda yaşadıklarının ileride ünlü olmasını sağlayacak olan, tiyatroya ve sinemaya uyarlanan Hababam Sınıfı romanında anlatılanlara benzerliğiydi. Okulda yaşadıkları daha sonra Hababam Sınıfı filminde izledikleriyle aynıdır neredeyse.
Okulda yapılan tiyatro çalışmalarının içinde de aktif olarak yer alır Kemal Sunal. Felsefe öğretmeni Belkıs Balkır Kemal’in oyunculuk yeteneğini keşfeder ve okulun tiyatro oyunlarda rol almasını sağlar.
“Kemal’ciğim sen çok yeteneklisin, ileride sahnede çok başarılı olacağına inanıyorum” diyen Belkıs öğretmen, Kemal’i cesaretlendirir, moral verir. Öğretmeninden aldığı destekle cesareti ve kendine güveni artar Kemal’in. Sahnede çok rahattır.
Seyirciler de oyunlarda izledikleri Kemal’in iyi bir oyuncu olduğunu, gelecekte çok başarılı olacağını fark eder. Kemal’in oyuncu olmasına babası Mustafa Bey önceleri karşı çıksa da öğretmeni Belkıs Hanım aileyi ikna eder. Önünde bir engel yoktur Kemal’in. Belkıs Hanım, onu Müşfik Kenter’e, Kenterler Tiyatrosu’na götürür, kadroya girmesini sağlar. Müşfik Kenter, Yıldız Kenter, Şükran Güngör gibi usta oyuncuların olduğu kadroya girmiştir ve bu büyük oyuncularla birlikte oyunlarda rol alıyor, sahneye çıkıyordur.
Liseyi bitirdikten sonra, Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Yüksekokulu’na kaydolmuştur. İki yıl devam eder okula fakat turneler nedeniyle tiyatroyu ve okulu bir arada yürütemez. Devamsızlıktan okuldan kaydı silinir.
Öğrenimini yarım bırakmak zorunda kalsa da tiyatroyu sürdürür Kemal. Kenterler’den sonra Ulvi Uraz Tiyatrosu’na girer. İşine dört elle sarılmıştır. Ulvi Uraz kadrosunda 4 yıl sahneye çıkar. Aksaray Küçük Opera’da, Arena’da birçok rolde oynar. Orhan Kemal’in “İspinozlar”nda Taşkasaplı tipini, “Bekçi Murtaza”da ilk perdede, Murtaza’nın karşısında bir bekçiyi, ikinci perdede de bir kahveciyi canlandırır. Ulvi Uraz’dan sonra bir yıl da Ayfer Feray Tiyatrosu’nda çıkar sahneye. Sonra hayatının akışının da değişeceği başında Haldun Taner’in Zeki Alaysa ve Metin Akpınar’ın olduğu Devekuşu Kabare’nin kadrosuna katılır.
Kemal Sunal’ın inanılmaz bir sahne sempatisi vardı. Sahneye çıktığı an bütün dikkatleri üzerine çekiyordu. Farklı, sevimli yüzüyle, oyun yeteneğiyle seyirci tarafından seviliyordu. Sahnede insanları güldüren bir oyuncu olmayı başarmıştı genç yaşında. Zeki Alasya tiyatronun yanı sıra sinema oyunculuğu da yapmaya, filmlerde oynamaya başlar. Komedi yeteneği ve komik yüzüyle sinemacıların dikkatini çeken Zeki Alasya 1972 yılında dört filmde oynar.
Bu filmlerden biri Ertem Eğilmez’in yönettiği “Sev Kardeşim”dir. Ertem Eğilmez bir sinema dehasıdır. Hem keşfettiği, sinemaya kazandırdığı oyuncularla, senarist ve yönetmenlerle hem de çektiği filmlerle Yeşilçam sineması içinde bir ekol oluşturur. “Tatlı Dillim” adlı filmin çekim hazırlıklarına başlamıştır Ertem Eğilmez. Filmde Zeki Alasya ve Metin Akpınar da oynayacaktır. Kemal Sunal o günlerde Devekuşu Kabare’de “Dün-Bugün” adlı oyunda sahneye çıkıyordur. Zeki Alasya Ertem Eğilmez“i tiyatroya davet eder, oyunu izlemesi için. Oyunu izleyen Ertem Eğilmez, Kemal Sunal’ın oyunculuğunu da, tipini de beğenir. Ertem Bey, oyunu ve bütün ekibi ayakta alkışlamıştır. Ertem Eğilmez, Kemal Sunal’ı, “Tatlı Dillim” filminde Ferit rolündeki Tarık Akan’ın basket takımından arkadaşlarından birini oynaması için kadroya alır.
Kemal Sunal hiç aklında yokken bir anda kendini tiyatro sahnesinden, film setine geçmiş bulur. Filmdeki başarısını da oyun turnesi için gittikleri Ankara’da ziyarete gelen arkadaşlarından öğrenir. Filmin çekimleri bitmiş gösterime girmiştir. Kemal Sunal tiyatro ekibiyle turnede olduğu için henüz filmi izleyememiştir.
Arka arkaya filmlerde oynamaya başlar ve her filmde rolü büyür Kemal Sunal’ın. Bir anda sinemanın güldürü yıldızlarından biri olmuştur. 1973 ve 74 yıllarında tam dokuz filmde oynar. Kemal Sunal’ın hayatının akışı değişmiştir bir kez. Arka arkaya oynadığı filmlerle arkadaş çevresi de, hayran kitlesi de genişler. Sinemacılar ve seyirci için aranan, vazgeçilmez bir oyuncu olmuştur çok kısa sürede.
Kemal Sunal ismi artık yalnızca sinema çevrelerinde konuşulmuyor, geniş halk kitlesi ve sinemasever arasında da konuşulan bir isme dönüşürken, sinema salonlarında Kemal Sunal’lı filmlerin, afişlerin önünde uzun kuyruklar oluşur. Bir önceki filmini izleyenler bir sonraki filmi merak eder, bekler olmuştur. 1977 yılında Ertem Eğilmez Sadık Şendil’in senaryosunu yazdığı Şabanoğlu Şaban filmini çeker ve “Şaban” adını film adına, film afişine taşır. Kemal Sunal için “İnek Şaban”dan sonra hayatının sonuna kadar hatta ölümünden sonra da sürecek yeni bir efsanenin önü açılır. Bu aynı zamanda sinemamızın “İnek Şaban” ya da “Şaban olarak beyazperdeye yansıyan Kemal Sunal efsanesidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder