24 Mart 2020 Salı

HULUSİ KENTMEN


 YEŞİLÇAM’IN BABACAN AKTÖRÜ  06 Kasım 2016

300’e yakın filmde oynayarak dünya ölçeğinde bir rekora imza atan, Yeşilçam’ın pos bıyıklı babacan oyuncusu Hulusi Kentmen şöyle diyordu: “Yıllarca hep zengin, fabrikatör baba rolünü oynadım. İşin en acıklı kısmı ise bütün gün zengin baba rolünü oynayıp çekim bitiminde eve gitmek için soğukta, köşedeki durakta dolmuş beklemem olmuştur.”
Yeşilçam filmlerinin sevimli olduğu kadar babacan aktörü Hulusi Kentmen’i, birçok filmde baba ve dede rolünde izledik. Salon komedilerinin, melodramların babacan zengin fabrikatörü olarak kazındı belleklerimize. Birçoğumuz izlerken öyle bir babamız/dedemiz olsa özlemiyle iç çekmişizdir.

Yarattığı imajın simgesi pos bıyıkları, şen kahkahaları, güleç yüzü, muzip halleri ile oynadığı her role oturan Hulusi Kentmen, Yeşilçam filmlerinin en sevilen oyuncularından biri oldu. Hem komediye hem drama yatkındır, yalnız kötü adam oynayamaz.
1912 yılında Bulgaristan’ın Tırnova kentinde doğar Hulusi Kentmen. Balkan Harbi başladığında oradan kaçarak İstanbul’a gelirler. İlkokul’a İstanbul’da başlar, sonra İzmit’e yerleşirler.
İlkokul yıllarında tiyatroya merak sarar. Gelecekte sinemamızın unutulmaz aktörlerinden olan Atıf Kaptan da aynı okulda, üst sınıflardadır. İzmit Akçakoca İlkokulu’nda okuyorlardır ve okulun tiyatro sahnesi vardır. Atıf Kaptan tiyatro kolundadır ve piyeslerin sahnelenmesine öncülük eder. Hulusi Kentmen de birkaç kez sahneye çıkar orada. Sahne tozu yutmuş, tiyatro virüsü bulaşmıştır bir kez.
İzmit’te körfezde yaşıyor olmanın başka özendirici yanları da vardır. Yavuz Zırhlısı körfezdedir. Okul bahçesinden her baktıklarında denizi ve Yavuz’u görüyorlardır. Öğrencilerin çoğu denizci olmaya özenir. Bahriyelilerin afili kıyafetleri de bu özenmeyi çoğaltır.
Hulusi Kentmen’in deniz tutkusu İzmit’te, körfezde oturmalarından geliyordur. Babasının kayığı vardır, birlikte balığa çıkarlar. Denize ve yosun kokusuna tutkundur. O da arkadaşları gibi bahriyeli olmak istiyordur. Ortaokul yıllarında İstanbul’a gidip deniz astsubay okulunda okumaya başlar. Bir tutkusunu gerçekleştirmiştir, bahriyeli olur; 34 yıl denizcilik yapar.
1940’lı yıllardır. Kara göreviyle Kasımpaşa dikimevine tayini çıkar. Dikimevi öğle saatlerinde kapanıyordur. Yaz günleri yapacak iş şoktur. Kadıköy’de oturuyorlardır. Eski mahalle arkadaşları Halkevi tiyatro koluna gidiyordur. Boşlukta canı sıkılan Hulusi Kentmen onlarla Halkevine gider, provalarını izler.
İbn-ür Refik Ahmet Nuri Bey’in Hisse-i Şayia adlı oyunu sahnelenecektir fakat bir oyuncu eksiği vardır. Yönetmen Reşit Baran, “Hulusi Bey gelip provaları seyrediyor, oldukça da ilgili. Teklif etsek acaba kabul eder mi, oynar mı?” der. Teklif ederler. Önce bir tereddüt yaşar Hulusi Kentmen. “Olmaz, ben askerim, nasıl olacak? Görev yaptığım yer devlet dairesi” der. Sonra gözünü karartıp, ne olacaksa olsun diye düşünür ve kabul eder.
İlkokulda bulaşan sahne tozu ve tiyatro virüsü baskın çıkmıştır ve sahneye çıkar Hulusi Kentmen. Bir tutkusunu, düşünü daha gerçekleştirecektir. Avni Dilligil Ses Tiyatrosu’nu kurmuştur ve kadroda Hulusi Kentmen de vardır.
1942 yılında yine bir tesadüf sonrası Adolf Körner’in yazıp yönettiği Sürtük filmiyle sinemaya geçer. Sonrası gelir. 1943 yılında Şadan Kamil’in yönettiği On üç Kahraman, 1945 yılında Mümtaz Ener’in Refik Kemal Arduman’la birlikte yönettiği Köroğlu filminde oynar. Şansı yaver gidiyordur. Tesadüfler de yolunu açık tutar. 1946 yılında oyuncu, yönetmen ve dublaj sanatçısı Ferdi Tayfur, İpekçilere Senede Bir Gün filmini çekecektir. Ses Tiyatrosu’ndan tanıdığı Hulusi Kentmen’i de oynatır. Filmin başrol oyuncusu Cahide Sonku’dur.
1960’lı yıllara gelindiğinde setten sete koşuyordur Hulusi Kentmen. Bazı yıllara 8-10 film sığdırır. Salon komedilerinin aranan, vazgeçilmez oyuncusu olmuştur. Bir dönem Ayşecik’li, bir dönem Tarık Akan’lı, bir dönem Öztürk Serengil’li, Vahi Öz’lü filmlerde görürüz. Tatlı sert babadır, beybabadır, dededir, fabrikatördür, komiserdir, ağadır, beydir, efedir, çavuştur, kaymakamdır, zabıta memuru, albay, kolej sahibi, kaptandır… Bütün bunların toplamında sevimli, pos bıyıklı Hulusi Kentmen amcamız, babamız, dedemizdir. Bizden biridir, mahalle komşumuz gibidir.
Bazı filmlerde Vahi Öz’le bazılarında, Mürüvvet Sim’le unutulmaz ikililer oluştururlar. Osman Seden, Ülkü Erakalın gibi bazı Yeşilçam yönetmenlerinin filmleri Yeşilçam yüzleri (oyuncuları) resmigeçidi gibidir. Kimi ararsanız vardır filmde. Bazen filmde yoksa da jenerik takdiminde yer alır. Hulusi Kentmen, Vahi Öz, Mualla Sürer, Mürüvvet Sim o Yeşilçam filmlerinin muhteşem dörtlüsü olarak belleklerimize kazınmıştır.
Hulusi Kentmen’in deniz, sinema, tiyatro kadar sevdiği bir başka tutkusu da kemandır. Uzun yıllar keman çalar. Keman konçertolarını çok sever. Özellikle de Beethoven’ın keman konçertosunu...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder