24 Mart 2020 Salı

AĞLAMA ANNE, GÜZEL YERDEYİM


 10 Ocak 2016
 “Gülemiyorsun ya, gülmek/ Bir halk gülüyorsa gülmektir” demişti Edip Cansever Mendilimde Kan Sesleri adlı şiirinde. “Diş değil, tırnak değil, bir mendil niye kanar/ Mendilimde kan sesleri.”
Bu yazıyı hazırladığım sırada bir yandan Roboski katliamının dördüncü yıl anmalarına Ankara’dan, İzmir’den, İstanbul’dan polis saldırısı haberleri geliyordu, bir yandan da Cizre’den, Silopi’den çocuk ölümü haberleri. Cizre’de 5 yaşındaki çocuk ensesinden vurularak yaşamını yitiriyordu. Bu satırları yazarken (28 Aralık 2015) devlet güçlerinin saldırıları nedeniyle, 15 günde Cizre ve Silopi’de aralarında henüz anne karnındaki bir bebek ile 3 aylık Miray bebeğin de bulunduğu 36 kişi yaşamını yitirmişti.
İSTİHBARAT KAZASI DEĞİL KATLİAM
Roboski katliamının dördüncü yılında tek bir tutuklama, görevden alma olmaz, failler ortaya çıkarılıp yargılanmazken ülkenin her yanı yaşanan katliamlarla Roboski’ye dönüyordu. Roboskî katliamı üzerinden tam 4 yıl geçti. 28 Aralık 2011 tarihinde Roboskî’de dünyanın hafızasına kazınan, Türkiye tarihinin en kanlı katliamlarından biri yaşandı. Şırnak’ın Uludere ilçesinin Gülyazı (Bujeh) ve Ortasu (Roboski) köylerinden, yaşları 12-41 arasında 34 köylü, sınır ticareti yaptıkları sırada, sınırı geçtikten hemen sonra savaş uçaklarıyla bombalanarak öldürüldü. Öldürülenler Encü ailesinden Cemal, Celal, Hüseyin, Serhat, Salih, Muhammet, Selman, Cihan, Erkan, Erhan, Zeydan, Vedat, Fadıl, Şervan, Şerafettin, Şivan, Savaş, Karker, Nevzat, Mahsun, Bilal, Hüsnü, Hamza, Aslan, Selam, Bedran ile Seyithan Enç, Mehmet Ali Tosun, Nadir Alma, Özcan Uysal, Osman Kaplan, Âdem Ant, Yüksel ve Salih Ürek’di.
28 Aralık 2011 tarihinde saat 21.37 ile 22.24 arasında Türk savaş uçakları sınır boyundaki bir grubu bombalıyor, 34 kişinin yaşamını yitirdiği öğreniliyordu. Ana akım medya TV kanalları ve gazeteler saatlerce sessiz kalıyor, katliamı görmezden geliyordu. Olayın üzerinden 12 saat geçtikten sonra ve TSK’dan yapılan açıklamanın ardından haber medyada yer bulabildi.
TSK açıklaması şöyleydi: “Bölgenin teröristler tarafından sıkça kullanılan bir yer olması ve geceleyin hududumuza doğru bir hareketin tespit edilmesi üzerine hava kuvvetleri uçakları ile ateş altına alınması gerektiği değerlendirilmiş ve saat 21.37-22.24 arasında hedef ateş altına alınmıştır.”
Aynı günlerde AKP’li Hüseyin Çelik, “Uludere bir operasyon kazasıdır” diyordu. Başbakan Erdoğan ise “Bir grubun olması daha önce Gediktepe ve Hantepe baskınlarında silahlar katırlarla taşınmasını hatırlatıyor. O zaman da niye bunlara müdahale edilmemişti denilmişti.” şeklinde açıklama yapıyordu.
ROBOSKİ SÜRÜYOR
7 Ocak 2014’de Askeri Mahkeme, Roboskî’de kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi. Takipsizlik kararının gerekçesi, “TSK personeli TBMM ve bakanlar kurulu kararları çerçevesinde, Genelkurmay’ın onayıyla hareket etmiştir… Asker, kaçakçıları terörist sanarak kaçınılmaz hataya düştü ve TBMM tezkeresinin gereğini yaptı,” biçimindeydi
Roboskî Katliamı’nda ailesinden 11 kişiyi yitiren Ferhat Encü, “Bizi yıldırmak için cezalar uygulanıyor. İki yıldır Roboskî konusunda vicdanların bu kadar körelmesini, taşlaşmasını, insanların körleşmesini kabullenemiyorum.” diyordu. Katliamdan yaralı kurtulan Servet Encü’nün evi kimliği belirsiz kişi veya kişilerce uzun namlulu silahlarla taranıyor, köylünün katırları katlediliyordu.
Roboski dün Diyarbakır, Adana, Suruç, Ankara, bugün Sur, Silopi, Cizre katliamlarıyla bütün ülkeyi Roboski’ye çevirerek sürüyor.
AĞLAMA ANNE
Önemli belgesellere imza atan Ümit Kıvanç, Roboski katliamında hayatını kaybedenler için İnsan Hakları Derneği (İHD) ve İnsan Hakları ve Mazlumlar için Dayanışma Derneği’nin (MAZLUMDER) desteğiyle “Ağlama Anne, Güzel Yerdeyim” adlı bir belgesel hazırlamıştı.
Katliamın tanıklarının, ölenlerin yakınlarının konuştuğu belgeselde yaşanan katliamın acısı tüm gerçekliğiyle aktarılıyor. Dönemin başbakanı ve diğer yetkililerin katliama ve TSK’ya sahip çıkan açıklamaların da yer aldığı belgeselde hayatını kaybedenlerin ve yakınlarının yaşam öykülerine, düşlerine de tanıklık ediyoruz.
Hatun Enç (Seyithan’ın ablası): “Kardeşim bir sene İstanbul’da kaldı. Fırında çalışıyordu. Kız işçilerde vardı. Sevdiği kız baya çaba göstermiş, kardeşime teklif açmış. Birbirlerini sevmişler. İki üç yıl birlikte oldular. Sevdiği kız şu anda Uludere’de yaşıyor. Psikolojisi tamamıyla sıfıra inmiş. Kız ölümü beyninde gerçekleştirmiş, ölümü istiyor. ‘Ben hayatım boyunca evlenmeyeceğim, Seyithan olmazsa benim için hayat boştur’ diyor. Birbirlerini çok seviyorlardı. Seyithan köye gelince biraz da ben babama bakacağım dedi. Babam yaşlıdır, emekli köy korucusudur.  Nüfusumuz kalabalıktır. Seyithan da diyor, ‘Nasıl geçinebiliriz, ben biraz para kazanayım. Belki bir evimiz olur, sevdiğim kızı getirebilirim.’ Onun için bu yola başvurmuş, kaçakçılık yoluna. O da ilk kez gitti, sonra da ölüm haberini aldık. Baya zordur.”
Nazmi Encü (Şervan’ın Babası: “Allah onu bağışladığında Roboski karakolundaydık. Orada dünyaya geldi. Bize zulmediyorlardı. Köyümüz boşaltılmıştı. O büyüyene kadar biz de buraya yerleştik. Sonra annesi hakkın rahmetine kavuştu. Lisede okuyordu, son sınıftaydı. Hayali müdür olmaktı. ‘Müdür olmak istiyorum’ derdi. Efendi bir çocuktu. Okulda çalışkandı. Hayali gözümün önünden hiç kaybolmuyor. Kalktı, sabah gitti. ‘Yılbaşı için kendime harçlık biriktireceğim’ dedi. Uçakların sesini duyduk. Öncesinde de askeri araçlar gidip yolları kesmişlerdi. Eskisi gibi yolu tutup bir saat sonra bırakırlar sandık. Uçakların böyle yapacağını tahmin edemedik. Katliamın olduğu yere gittiğimde 10-12 yaralı vardı. Kimse yardımlarına gitmemişti. Oğlumu gördüğümde kolu kopmuştu, başı bedeninde değildi. Onu ayakkabılarından tanıdım. Bu yaşadığımız kimsenin başına gelmesin. Bize büyük haksızlık yaptılar. Zulüm ettiler.”
Çok daha fazlasıyla Roboski katliamı… “Ağlama Anne,Güzel Yerdeyim”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder