BİR FANTASTİK
KAHRAMANDI METİN DEMİRHAN 17 Eylül 2017
Fantastik kahramanlarımdan biriydi
Metin Demirhan. ’90’lı yılların sonunda ne zaman Beyoğlu’ya çıksam, yolum Atlas
Pasajı’ndan geçse Metin’i Giovanni Scognamillo ile “Atılgan adlı dükkanının
önünde sohbette görürdüm.
Metin’le tanışıklığımızın başlangıcı
daha eskiye uzansa da arkadaşlığa, dostluğa evrilmesi de o tarihlerde başlar.
Öküz dergisinde “Artizler Kahvesi”ni yazdığım günlerdi. Metin “iyi bir iş”
yaptığımı, her anlamda beni desteklediğini söylüyor, kendi çalışmalarından söz
ediyordu. Yeşilçam’ın “Zagor”u,, “uçan Süpermen”i Levent Çakır’ın hâlâ özenle
koruduğum bir fotoğrafını vermişti, Levent Çakır söyleşisinde yayımlamam için.
Öncesinde de kitap, lobi, film ve fotoğraf alışverişlerimiz olurdu. Fanzinleri
ve bazı sinema dergilerini, kitapları Metin’den, Atılgan’dan alırdım.
Böylece sohbet edebilme fırsatımız
olurdu. Daha çok fantastik edebiyat, çizgi roman ve sinema meraklılarıyla
dolu olurdu Atılgan. Müdavimleri de vardı sık sık sohbet ve alışveriş için
uğrayan. O küçücük dükkana kocaman bir dünya sığdırıyordu Metin.
Metin hayata kenar süsü olan
insanlardan değildi. Düşleri, yapmak istediği “büyük işleri” ve yaptıkları
vardı. Biz büyümüştük ve kirlenmişti dünya fakat Metin içindeki çocuğu
öldürmemişti. Çocuksu bir yürüyüşü vardı.
Dünyayı Kurtaran Adam “furyası”
başladığında dergilerde Dünyayı Kurtaran Adam ve Cüneyt Arkın özel sayıları
yapılırken, afişleri, lobilere kapış kapış ve fahiş fiyatlarla satılırken
filmin yönetmeni sevgili Çetin (İnanç) ağabey ile tanışmış ve bir söyleşi
yapmıştım. Çetin ağabey, Cüneyt Arkın belgeseli çekiyordu o günlerde. Birlikte
sete gitmiş, Cüneyt Arkın’la da bir söyleşi yapıp Öküz’de yayımlamıştım. Çetin
Ağabey’le Atlas Pasajı’nın arka girişindeki çay ocağında buluşacağım gün
Metin’e de uğramış, ayaküstü sohbet etmiş, Çetin Ağabey’le buluşacağımı
söylemiştim. Tanışmak istediğini, dükkana uğrarsa mutlu olacağını söylemişti
Metin. Mesajını Çetin Ağabey’e iletmiştim, Metin’le ilgili bilgi vererek.
Sonrasındaki tanışma anlarını Çetin Ağabey de Metin de anlattı. Metin’in dükkanla
ilgili bir nedenle polisle bir sorun yaşadığı ve dükkanda polislerin olduğu
zamana denk geliyor Çetin Ağabey’in uğradığı an. Metin’i bu sıkıntılı andan
Çetin Ağabey kurtarıyor. Böylece aralarında Metin’in ölümüne dek süren kalıcı
ve güzel bir dostluk başlıyor.
“Dünyayı Kurtaran Adam 2” projesi bir
devam filmi olarak bu dostluktan doğuyor. Sonrasında yapılan diğer film
nedeniyle (Dünyayı Kurtaran Adamın Oğlu), Metin de Çetin Ağabey de haklı bir
öfke ve üzüntü yaşamışlardı. Bu süreci yaptığımız söyleşi de Metin şu
cümlelerle anlatmıştı:
“5-6 yıl öncesinde benim yakın
arkadaşım Cem Koçak’la bu filmi izlediğimiz bir sırada ya neden bu projeyi
geliştirmiyoruz dedik. Çetin İnanç’la da tanışmıştım o sıralar. Bunun için bir
hikaye yazalım diye yola çıktık, başladık yazmaya. Bir yılda bir hikaye yazdık,
Çetin İnanç’a söz ettik film yapalım diye. Aradan iki yıl geçti tam ciddi
bir girişimde bulunacağız, yapımcıyla görüşecektik ama 1999’da depremler
tam bir kaos ortamı yarattı ve ardından gelen kriz bizim bu projeyi rafa
kaldırmamıza neden oldu. Yani Dünyayı Kurtaran Adam 2 projesi Cem Koçak, ben ve
Çetin İnanç’ın projesiydi. Bu en azından 20-30 makalede ve söyleşilerde
duyurulmuştu. Hatta internet aracılığıyla yurt dışında birçok dergide haberleri
çıkmıştı. Lucas filmin, Star Wars’ın offical sitesinde dahi ‘Turkish Star Wars
2’ çekiliyor diye haber çıkmıştı. O dönem kriz içinde bulunuyor olmamız, Çetin
İnanç’ın Amerika’ya seyahat etmek zorunda olması bizi biraz projeden
uzaklaştırdı.
‘Dünyayı Kurtaran Adam’ın devamı ya
da tekrar çevrimi Çetin İnançsız, Aytekin Akkayasız ve Cüneyt Arkınsız olmaz ve
olacağına da inanmıyorum. Mehmet Ali Erbil’in dünyayı kurtaracağına da
inanmıyorum. Kartal Tibet’in neden böyle bir projeye girdiğini de aklım almış
değil. En azından bu projeyle benim ve arkadaşımın ilgilendiğini biliyorlardı.
Bizden yardım isteyebilirlerdi. Belki daha iyi bir film ortaya çıkardı.”
Çetin İnanç da devam filmi diye
yansıyan filmle ilgili olarak düşüncelerini, şu cümlelerle anlatmıştı
“Fantastik Türk Sineması Belgeseli” için yaptığımız söyleşide: “Bizim filmle
ilgisi yok o filmin. Mehmet Ali Erbil, ‘box office’i olan bir adam. Reyting
alıyor TV’de, gişe yapıyor sinemada. Cüneyt Arkın’ı da almışlar. Oynar, aktör.
Oynaması doğru mu yanlış mı onu da kendi bilir. Bana göre yanlış. ‘Dünyayı
Kuratan Adam’ın Oğlu’nu da yapma. Türk sineması bu kadar mı aciz? 20 sene önce
yapılmış absürt, dünyanın en kötü kült filmini sen al, devamını yap. Demek ki
sen hiç bir şey bulamıyorsun. ‘Dünyayı Kurtaran Adam’ın Oğlu’nu yapacağına
‘Uzaydaki Kahraman’ diye bir film yap. Niye o ismi kullanıyorsun?”
Metin Demirhan bir yandan kısa film projelerini hayata geçirmeye çalışıyor,
“Baltam Gelecek Kellen Gidecek” adını verdiği filminin çekimlerini
sürdürüyordu. “Kült bir korku filmi” yapmak istiyordu. Yeşilçam geleneğine
bağlı “trash movie” (çöplük sineması) B sınıfı hatta kendi deyimiyle Z sınıfı,
absürt film projeleri düşlüyordu. Filmler, fanzinler, dergiler, yeni kitaplar
hazırlamak istiyor, internet siteleri, bloglar oluşturuyordu. Hep çok
heyecanlı ve çocuksuydu. Her zaman anlatacak yeni bir projesi, yeni düşleri
vardı.
Yaşımız ilerledikçe hep sağlıkla
ilgili hastalık ve ölüm haberleri alır olmuştuk artık. Artık telefonları açmaya
korkar olmuştum kötü haber alacağım endişesiyle.
2007 yılının ekim ayında da
yanılmıyorsam ilk Suat Bilgi aramıştı “kötü” haberi vermek için. Sonra da diğer
telefonlar ve e-postalar gelmişti arka arkaya: “Metin beyin kanaması geçirdi,
hastaneye kaldırıldı. Yoğun bakımda.” Sonbahar hüzünle, acıyla gelmişti.
Ailesi, arkadaşları günlerce umutla beklemişti iyi haberi alabilmek için. Ne
yazık ki beklenen iyi haber gelmedi. Metin Demirhan 1 Kasım 2007 sabahı ayrıldı
aramızdan.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder