ÇUKUROVA’DAN FİLM SETLERİNE 16
Nisan 2017
Son olarak oynadığı Babamın Kanatları
filmiyle ve aldığı ödüllerle adından söz ettiren Menderes Samancılar, oynadığı
bütün filmlerde, başarılı oyunculuğuyla hep öne çıkmış ve izleyiciye kendini
sevdirmeyi bilmiştir.
“1954’te Adana’da doğdum. Mayıs’ın
1’inde doğduğum için, doğum günlerimi genellikle 1 Mayıs alanlarında kutladım.
Son çocuk olduğum için biraz şımarık büyümüşüm. Bu yüzden babamdan ve
ağabeyimden hep dayak yerdim. Babam ırgatlık falan derken at arabacılığı
yapmaya başlamış.”
Saklambaç’lı, Kelebekli yıllardır.
Hürriyet Gazetesi’nin Kelebek’i, fotoroman Kral ve Kraliçe’leri seçiyordur.
Menderes Samancılar o yıllarda at arabacılığından, eczacı çıraklığına, taksi
şoförlüğünden ırgatlığa, fabrika işçiliğine kadar birçok işte çalışıyordur.
Fabrikada çalıştığı yıllarda, ustalarının baskısıyla resim gönderir yarışmaya.
1974 yılıdır, ilk resim elemesini kazanır. Ardından Adana’da canlı elemeyi ve
İstanbul’daki son elemeyi de kazanır. Artık, Fotoroman Karakter Kralı’dır.
Valizini toplar, İstanbul’a gelir. Tanıdığı “bir Allah’ın kulu ve 1 lira
parası” yoktur. Beyoğlu, Büyükparmakkapı Sokak’ta taksicilik yapar.
Fotoromanlarda başrol oynamaya başlar.
“Yarışmayı kazandıktan sonra Adana’ya
döndüm. Aradan bir-iki ay geçmişti haber geldi. Fabrikadan çıkışımı aldım,
geldim İstanbul’a. Fotoroman çevirmeye gelmek... Sanki devletin başkanlığını verecekler,
ben yönetmeye gidiyorum.” İlk fotoromanı Güner Sümer çeker. Bir de gazetede
şoförlük işi verirler. İki bina arasında gazete taşıyordur. Sonra servis
arabasını kullanır. Kral, gazeteci arkadaşlarına servis şoförlüğü yapıyordur.
Hızlı araba kullandığı için işten çıkarılır.
“Yılmaz Güney’e hayrandım. Taptığım
bir adam. Bugün de öyle. Sinemasına, ideolojisine, her şeyine saygı duyuyorum.
Yılmaz Güney’le tanışmayı da çok istiyordum. Ödül parasını almak için gazeteye
gittik, girişte bekliyoruz. ‘Menderes bey, şimdi hemşehriniz de gelecek’
dediler. ‘Kim hemşehrim?’ dedim. ‘Yılmaz Güney’ dediler. Ben parayı falan
unuttum, gözüm kapıda. Kitaplarının yayın hakkını konuşmak için, Simavi’yle
görüşmeye gelecekmiş. Birazdan kapıdan girdi içeri, benim kalbim duracak.
Direkt olarak yanıma geldi, sanki randevumuz onunlaymış gibi. Elini uzattı,
sarıldı öptü beni. ‘Dayım, tebrik ederim’ dedi.”
Menderes Samancılar üç saat Yılmaz
Güney’in görüşmesinin bitmesini bekler orada. Yılmaz Güney ertesi gün Ağa Camii
Sokak’taki yazıhanesine çağırır onu. Menderes, kırmızı güllerden bir deste ile
gider ertesi gün. Atıf Yılmaz da oradadır. Yılmaz Güney, imzalı resmini ister
Menderes’ten. Yarışmayı kazandığı resmini imzalar. Yılmaz Güney imzalamak için
resim bulamaz. “Rüyamda görsem inanmam. İlk resmimi Yılmaz Güney’e
imzalıyordum. ‘Ağabey sen de bana bir resim imzala’ dedim. Ceplerini aradı,
çekmeceleri karıştırdı bir tane resim bulamadı. 7. Sanat’ın ilk sayısıydı,
dergiyi çıkardı, orada bir resmi vardı, onu imzaladı.” Filmlerde oynamak
istediğini söyler Menderes Samancılar. Yılmaz Güney, Endişe filmini çekmek için
Adana’ya gidecektir. “Bundan sonraki filmlerde birlikte çalışacağız” der
Menderes’e. Yılmaz Güney’i son görüşüdür. Bir sabah, gazetenin manşetini
gördüğünde donup kalır: “Yılmaz Güney efsanesi kana bulandı” yazıyordur koca
puntolarla. “Hayatımda böyle bir şok daha yaşamadım. Çok üzüldüm, saatlerce
ağladım. Öyle coşkuluydu ki. Sonra bir daha da görmedim.”
Arda Uskan’ın çektiği fotoromanlarda
oynuyordur. Arda Uskan film çekmeye karar verir; Gecelerin Ötesi. Mesut Engin,
Orçun Sonat, Seyyal Taner gibi isimler vardır filmde. ‘74’ün sonu ya da ‘75’in
ilk aylarıdır. Aksilikler olur, film tamamlanamaz. Böylece Menderes
Samancılar’ın ilk film macerası kötü başlamış olur. Sonra Yılmaz Duru’nun
çektiği İnce Memed Vuruldu filminde rol alır. “Birinci derecede bir yan
roldeydim. Afişte kocaman bir ‘İnce Memed’ altında küçücük ‘vuruldu’ yazıyor.
Yaşar Kemal’in İnce Memed’iyle hiç ilgisi yok. Başka bir hikâyeydi. İsimle
seyirciyi avlamaya çalışıyor. Bugün o filmdeki rolüme lanetle bakıyorum. İlk
iki filmim de kötü sonuçtu. Ermeni’lere, Yahudi’lere düşman, kiliseleri falan
bombalayan birini oynuyordum. Sonra nitelikli filmlerde oynamaya başladım.
Karaçarşaflı Gelin, Fırat’ın Cinleri, Bereketli Topraklar Üzerinde. Roller de
cuk geldi. Seyirci sevdi beni, o küçük rollerde. Böyle böyle yaklaşık 80 filmi
bulduk.”
Zülfü Livaneli’nin çektiği Sis
filmiyle ilk ödülünü alır. Antalya Film Festivali’nde, En İyi Yardımcı Erkek
Oyuncu ödülüdür bu. Üç başrol oynar son yıllarda. İkisi gösterime girer,
sonuncusunun çekimi de yeni bitmiştir. Zıkkımın Kökü ve Soğuk Geceler filmleri
10’ar-15’er ödül alır iç festivallerde ve yurt dışında. “Ben de her rolden
ikişer tane ödül aldım. Başrolde iyi bir başlangıç oldu. Her ikisinde de çok az
paralarla çalıştım ama ikişer ödül aldım.”
Başrollerde olduğu gibi, oynadığı yan
rollerde de oldukça başarılıdır Menderes Samancılar. Sıcak ve hüzünlü
bakışıyla, oyun gücüyle, herkesin biraz kendini bulduğu rolleriyle sevilen bir
oyuncu olmayı başarmıştır. “Bende fizik olarak bir halk tipi var aslında.
Yakışıklı bir adam değilim. Rolü sen seversen, o kalıba giriyorsun. Rolü sen
sevince, seyirci de seni seviyor. Zıkkımın Kökü’ndeki adamı çok sevdim mesela.
Akıl almaz derecede az bir paraya oynadım. Müjdat Gezen’e teklif etmişler önce.
O oynasaydı sanırım benim aldığım paranın on katını vereceklerdi. Zıkkımın
Kökü’nü seyreden çok insan ‘ya bu benim hayatım’ dedi. Ben de ‘ama benim de
hayatım’ dedim. Bakıyorum, gerçekten benim de hayatım. Yani benim sülalemde de
oradaki adam gibi yaşayan insanlar var.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder