YEŞİLÇAM’IN ASİ JÖNÜ 26 Mart 2017
50’li, 60’lı yıllar Yeşilçam’da
starın en fazla yetiştiği yıllardı. Kuzey Vargın da bu yıllarda tanışır
sinemayla. 1957’de Bakırköy’de Fuat Rutkay’ın Halk Film Stüdyosu’nda laborant
olarak çalışıyordur. 60’ların hemen başında Hasan Kazankaya’nın çektiği filmlerde
rol alır. İlk filmlerinde Yılmaz Güney’le birlikte oynar. Sinemada adının
duyulması Yasak Sokaklar filmiyle olur.
“O zamanlar Ayhan Işık, Göksel Arsoy,
Ediz Hun, İzzet Günay, Fikret Hakan, Cüneyt Arkın, Yusuf Sezgin var. Böyle bir
ortamda sinemaya girdim. Buradan bize ekmek çıkar mı diye düşünüyordum. Fakat
yanlış düşünüyormuşum. Ben aktörlerden korkarken, aslında yapımcı ve
yönetmenlerden korkmam gerektiğini çok sonra öğrendim. O zamanlar çok az
paralar alıyorduk. Genellikle peşin para yoktu, 3 aylık, 6 aylık senetler
veriyorlardı. Ferdinand Manukyan vardı, Matild Manukyan’ın abisi.
Galatasaray’da tefecilik yapıyordu. Filmcilerin çoğu o adamla anlaşmış,
senetlerin tarihini ne kadar uzun tutarlarsa, biz doğru o adama gidiyoruz.
Yarıdan aşağıya kırıyordu senetleri. Çok az paralara oynamış oluyorduk. Böyle
böyle 1969 yılına geldik.”
Kuzey Vargın (1942 - 2017) |
Kuzey Vargın sinemanın asi, deli dolu
oyuncularındandır. Kendince haksız gördüğü şeylere tahammülü yoktur.
Yeşilçam’ın James Dean’ıdır o. Saç biçimi, yüz hatları ve asi tiplemesiyle
James Dean’a benziyordur o yıllarda. Kollarında askerlikten ve cezaevlerinden
hatıra olduğunu söylediği dövmeler var. “Şimdi saç kalmadı. O kadar gür ve
güzel saçlarım vardı ki, berberler ‘Kuzey Vargın saçı yapılır’ diye yazılar
asardı.”
Oynadığı rollerdeki gibi özel yaşamı
da hızlı hareketli ve olaylıdır. 69 yılının sonlarında yaşadığı tatsız bir
olaydan dolayı cezaevine girer ve 35 yıla mahkum olur. 3 yıl tutuklu kalır. Bir
kavga esnasında Salih Güney’i ve iki arkadaşını bıçaklamıştır.
“Salih Güney’le bu olay geldi
başımıza. Barda oturuyorduk. Burhan diye bir arkadaş vardı, gazeteci. O
zamanlar Kartal Tibet falan geliyor, pazarları maç yapıyoruz, sonra da Neşe
meyhanesine gidip içiyoruz. Salih Güney de kaleci. Bir maçta Burhan’ın köpeği
ipini kopardı, tesadüfen topa çarptı ve gol oldu. Barda Salih hava atıyor ‘iyi
oynarım’ diye. Burhan da ‘ulan benim köpeğim bile gol attı sana’ dedi. Bunun
üzerine Salih ‘çık ulan dışarıya’ dedi. Çıkarım çıkmazsın derken ben de
‘bırakın bu işleri ayıptır’ dedim, döndüm arkamı. Bitti benim olayım. Bunlar
çıktı dışarı. Pat bir el, Ahmet Mekin. ‘Kuzey hadi kardeşim ayır şunları’ dedi.
Herkes duyuyor. Ben de ayırmaya gittim. Dışarı çıktığımda Burhan kan içindeydi.
Ötekinin yanında iki arkadaşı daha var, üçü bir olup Burhan’a yükleniyorlar.
Araya girdim, kıyamıyorum buna vurmaya. Bana bir kafa attı. Ne olduysa o anda
oldu. Üçünü de bıçakladım. Anlık bir olaydı, taammüde soktular. Sonra
konuşanlar, olayı görenler niye gelmedi şahitlik yapmaya. Daha dinlenmemiş
şahitler olmasına rağmen 35 yılı yüzüme okudular. 73 affıyla çıktım. Çıktıktan
sonra kimse aramadı, sormadı, Türker İnanoğlu ve Ümit Utku hariç. Onların
hakkını ödeyemem.”
On-on iki filmde başrol oynadıktan
sonra ikinci adamlığa geçer, “kötü adam” oynamaya başlar. Bu geçişten
memnundur. “Ayhan Işık çok sevdiğim bir büyüğümdü, Ediz Hun da sevdiğim,
güvendiğim arkadaşımdı. Onlardan fikir alırdım. ‘Aman Kuzey’ciğim para
politikanı gevşek tut’ derlerdi. Filmcinin seni seçmesi için parayı
önemsemeyeceksin, ben de önemserdim. Paramı vermedikleri zaman işe gitmezdim.
Bunu tabii camiada böyle anlatmıyorlardı. Ben biraz özel hayatıma da dikkat
etmezdim. Adımız çıktı. Birinci adamlık zor. İkinci adam olduğun zaman seninle
uğraşan azalıyor. Kötü adam oynamaya başlayınca işlerim çoğaldı. Bir de beni en
çok baltalayan olay, Memduh Ün’le yaptığımız bir filmdi. Fatma Girik’le başrol
oynuyoruz. Zeki Ökten asistan, Ayla Algan da asistanlığa heveslenmiş. Balıkçı
Güzeli filmin adı. Senaryoyu okumuştum. Ben fakir gencim, Müjdat Gezen de zengin
çocuğu oynuyor. Ben kızı kaçırıyorum, mutlu son falan. Çekim sırasında Ayla
Algan, Memduh Ün’ün aklını çeliyor Fatma’nın kaybı oluyor diye, onun lehine
değiştiriyor senaryoyu. Ben de bunu duydum. Topladım valizimi, setin ortasından
geçip gidiyorum. Memduh Ün ‘nereye gidiyor bu tokmak’ dedi. Ben de küfrettim,
çıktım gittim. Otomatikman benim iş hayatım söndü. Memduh, hem yapımcı hem
yönetmen, tabii ki herkes onu dinleyecek. Sonra çağırdılar, gittim filmi
tamamladım ama başrol olayı bitti.”
1940 yılında Kadıköy’de doğar Kuzey
Vargın. Babası subay olduğu için Ankara, Elazığ, Van derken epeyce yer dolaşır.
Aklında hep Avustralya’ya gitmek vardır. 1973 yılının sonlarında
Bahçelievler’deki Ömür tesislerinin sahibi olan arkadaşı Tolga Yüzaltı,
‘sana ihtiyacım var, gel benim müdürlüğümü yap’ der.
“Ömür’ün müdürlüğünü yapmaya
başladım. Düğün salonu, restoran falan derken mutlu bir hayatın içine girdim,
para kazanmaya başladım.” Ömür tesislerinde müdürlüğü uzun sürmez. Sonra Bertan
isimli bir arkadaşı “gel senin vizeni alalım, Amerika’ya git” der. 15 gün
içinde vize alınır ve 74 yılının başlarında Amerika’ya gider. Çok çalışır, para
biriktirir. 84 yılına kadar kalır orada. Türkiye’yi de çok özlemiştir. Özlem
gidermek için gelir.
“Gezmeye gelmiştim. Dönmeden bir süre önce bir
arkadaş grubuyla toplanmıştık. Orada bir hanımla tanıştım. Yıllar oldu hâlâ
gideceğim. Evlendik, çok güzel bir kızım var. Eşimi de kızımı da çok seviyorum.
Bu dördüncü evliliğim. Ayrıca bir oğlum iki torunum var Amerika’da.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder