28 Mayıs 2017
Çizgi roman uyarlamaları, süper
kahramanlarla ya da kovboylarla sınırlı kalmaz. Tamamen yerli kahramanlardan
uyarlanan tarihsel fantazya en önemli damarını oluşturur bu furyanın. Her şey
belki de Karaoğlan’la başlar. İlk Karaoğlan filmi Karaoğlan –
Altaydan Gelen Yiğit’tir.
19 Mayıs 1965 günü Akşam gazetesinde
“Karaoğlan’ı beyazperdede canlandıracak bir genç aranıyor” başlıklı ilanla
duyurulan yarışmayı Kartal Tibet kazanır. Kartal Tibet çizgi romanın yaratıcısı
ve sonrasında sinemaya uyarlayan Suat Yalaz’ın düşündüğü oyuncudur. Suat
Yalaz’ın kapısını çalanlar arasında o yılların romantik jönü Cüneyt Arkın da
vardır. Suat Yalaz “senden Karaoğlan” olmaz diye geri çevirir Cüneyt Arkın’ı.
Bu reddediş yeni bir Cüneyt Arkın’ın doğmasına yol açar.
Karaoğlan – Altaydan Gelen Yiğit öylesine tutar ki o yıllarda
bir furyayı da başlatır. Gişede büyük hasılat elde eden ilk filmin
ardından Baybora’nın Oğlu ve Camoka’nın İntikamı’nı
yönetir Suat Yalaz.
Karaoğlan’lar Yeşilçam’da bir çığır
açar ve ardından taklitleri başlar oluşan furyada. Suat Yalaz da yarattığı
seriyi sürdürür Bizanslı Zorba ve Karaoğlan
Yeşil Ejder’le.
Karaoğlan’la birlikte Danyal
Topatan’ın canlandırdığı unutulmaz Camako da bir kahramana dönüşür.
Karaoğlansız bir Camoka filmi de çeker Suat Yalaz: Camoka’nın
dönüşü. Camoka’nın İntikamı’nda da
olağanüstüdür Danyal Topatan.
Renkli çekilen Karaoğlan
Geliyor’un da yönetmeni Suat yalaz değildir ve fakat başrol
oyuncusu Karaoğlan’ı canlandıran Kartal Tibet’tir. Mehmet Aslan’ın yönettiği
filmin esin kaynağı da Abdullah Ziya Kozanoğlu’nun daha önce de uyarlanan
Cengiz Han’ın Hazineleri romanı olarak gösterilir.
Bu esnada başka bir gazetede
Malkoçoğlu adlı başka bir çizgiroman yayınlanmaya başlamıştır. Malkoçoğlu,
Süreyya Duru’nun yönetmenliğinde kendini Yeşilçam’da bulur. Karaoğlan
Yeşilçam’dan çekilirken, yerini başrolünü Cüneyt Arkın’ın oynadığı Malkoçoğlu
alıyor, Tarkan ve Kara Murat ise sırada bekliyordur.
Cüneyt Arkın’lı Malkoçoğlu
serisi Ölüm Fedaileri’nde biterken Süreyya Duru başrolünde Serdar
Gökhan’ın oynadığı Malkoçoğlu Kurt Bey’i çeker. Günlük
gazetelerde tefrika edilen çizgi romanların tarihsel kahramanları Yeşilçam’da
yer almayı sürdürür. Sezgin Burak’ın yarattığı Tarkan da Kartal Tibet’in
oyunculuğuyla bir Yeşilçam kahramanına dönüşür. Tunç Başaran’ın yönettiği ve
çok tutulan Tarkan’ın ardından furya devam eder. Seri, Tarkan
Camako’ya Karşı, Tarkan Canavarlı Kule, Tarkan Gümüş Eğer, Tarkan Viking Kanı,
Tarkan Altın Madalyon ve Tarkan Güçlü Kahraman Kolsuz Kahraman’a Karşı ile
sürer.
Tarkan maceralarını tamamlayıp
Yeşilçam’dan çekilirken bu kez yerini Kara Murat alır. Fatihin akıncısı
Kara Murat’ın ilk sinema macerası Natuk Baytan’ın yönettiği Kara Murat
Fatihin Fedaisi’dir. Film yine çok büyük bir ilgiyle karşılaşır ve
devamı gelir. Kara Murat serisi, Fatih’in Fermanı, Kara Murat Ölüm Emri, Kara Murat
Kara Şövalyeye Karşı, Kara Murat Denizler Hakimi, Kara Murat Şeyh Gaffar’a
Karşı ile sürer. Serinin son filmi Kara Murat
Devler Savaşıyor olur.
Tarihi filmlerin dekoru Bizans’tır.
Bizans da surlar, kaleler yani kaçınılmaz olarak Rumeli Hisarı, saraylar,
zindanlar ve kavga sahnelerinin çokça yaşandığı meyhaneler demekti.
Yeşilçam’ın kalıpları kaçınılmaz
olarak tarihi filmlere de yansır. Bizanslılar Battal Gazi’nin eşini öldürüp
oğlunu kaçırır; köy basıp yaşlıları kılıçtan geçirir, kızlara, kadınlara
işkence eder, tecavüz ederler. Zindanlardaki tutsak Türklere acımasız
işkenceler yaparlar. Sonuçta Kahpe Bizans hep kahpe kalır.
Kahramanlarımızın gözü karadır, çoğu
kez tek başlarına dalarlar onca düşmanın arasına. On parmaklarında on marifet,
yaylarında birden çok ok vardır düşmana atılacak. Komiktirler, alabildiğine
ironik ve mizahi. İçlerindeki çocuk hiç büyümemiştir ve bu filmlerine de
oyunlarına da yansır, kendileriyle dalga geçmeyi de bilirler. Yiğittirler,
kimseye boyun eğmedikleri gibi sözlerini de sakınmazlar.
Bütün bunların toplamında onlar
sadece Yeşilçam’ın değil bizlerin de çocukluk kahramanlarıdırlar. Sanki
filmlerin unutulmaz oyuncuları değil, mahallemizin örnek aldığımız ağabeyleri,
ablalarıdırlar.
Tek başlarına ordulara meydan okuyan
bu kahramanlar arasında gözü pek ve kılıç kullanmakta usta kadın kahramanlar da
yaratır Yeşilçam. Bunlardan biri de Mehmet Aslan’ın yönettiği Aybiçe Kurt
Kız’dır.
Birçoğumuzun çocukluk kahramanlarının
at koşturduğu, kılıç kuşandığı, acımasız kötülerden intikam aldığı tarihsel
fantazya filmleri de Yeşilçam’la birlikte birçok furya gibi devrini kapatır.
YEŞİLÇAM’IN KOVBOYLARI
Yerli westernlerde oynamayan yoktur
neredeyse. Doğal mekanlar hazırdır nasılsa. İç mekanlarsa az masraflı
platolarda oluşturulur. Vahşi Batı’nın kasabası ise Ahmet Sert’in kurduğu
içinde kiliseden salona bir çok ayrıntının yer aldığı tıpkı bir western
kasabasını andıran platoda çekilir. Bir anda yerli Cango’lar, Ringolar,
Sabata’lar, Gringolar, kötü haydutlar, şuh Meksikalı kızlar, şerifler, çiftlik
sahipleri, Kızılderililer çoğu küçük bütçeli ve iç içe çekilen yerli western
filmlerinde boy gösterir. Bildiğimiz Yeşilçam kalıplarının dışında, değişik bir
fantazya oluşturur bu filmler.
Genellikle kötü adamların adı
Ramon’dur yerli westernlerde. Yılmaz Atadeniz’in iç içe çektiği iki
bölümlük Maskeli Beşler destanı bu türün önemli örneklerindendi.
Olaylar Amerikan İç Savaşı yıllarında Meksika’da geçer.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder