31
Mayıs 2015
İnsan hakları, insanların özgürlüğü ve insan özgürlük hareketi üzerine de yüz
yıllardır yazılıyor, çiziliyor, konuşuluyor. Bu dünya, yeryüzü, gökyüzü
yalnızca insan soyuna aitmiş ve yalnızca insanlar yaşıyormuş gibi, diğer canlı
türlerini hiç önemsemeden, her türlü ayrımcı yaklaşımla tümden göz ardı ederek,
yok sayarak yazıldı, yazıyoruz…
HAYVANLARI
UMURSAMAK
Amerikalı
hayvan hakları savunucusu filozof Steve Best, bir söyleşisinde konuyla ilgili “İnsan ve hayvan özgürlüğü hareketleri birbirinden ayrılamaz; çünkü hepsi özgür
olmadan hiçbiri özgür olamaz. İnsanlar hayvanları sömürdüğü sürece huzurlu,
insancıl ve sürdürülebilir toplumlar geliştiremez. Aynı şekilde hayvanlar da
toplumlarda derin psikolojik ve kurumsal değişiklikler yapılmadan
özgürlüklerine kavuşturulamazlar.” diyordu.
Tezlerini
“21.Yüzyıl Devrimi: Bütünsel Özgürleşim” başlığıyla değerlendiren Steve Best,
bir başka yerde de “hayvan özgürlüğü, insanların yavaş yavaş hiyerarşi,
eşitsizlik ve her türden ayrımcılığı savunan argümanların temelsiz, yanlış ve
keyfi argümanlar olduğunu idrak ettiği geniş bir tarihi öğrenme sürecinin doruk
noktasıdır.” diyordu.
Artık
günümüzde dünyadaki bilinç sahibi tek canlının yalnızca insan olmadığını
biliyoruz. 500 kelimelik bir işaret dağarcığıyla internette chat yapabilen
goril, 100’den fazla nesnenin, 7 rengin, 5 şeklin adını bilen, altıya kadar
nesneyi sayabilen ve anlamlı cümleler kurabilen papağan Alex, Pavarotti seven
ve TV’ye Pavarotti çıktığında dışarı çıkmayı reddeden goril Michael, arkadaşı
öldüğünde yas tutan yunus, annesi ölünce üzülen ve çektiği acıya dayanamayarak
ölen Şempanze bilinen birkaç örnek.
Birçok bilim
adamı, hayvanların bize benzer bir şekilde hissedip düşündüğüne dair güçlü
kanıtlar ortaya koyuyor. Bu değişim Charles Darwin’le başladı. “Doğal seçilim
kuramı, insanların aslında hayvan olduğunu ve hayvanlar gibi aynı evrimsel
dinamiklerine göre evrim geçirdiğini ortaya koydu. Darwin, insan ve insan
türünden olmayan hayvanların aslında biçim değil derece anlamında birbirinden
farklı olduğunu ortaya sürdü. Evrim biyolojide baskın paradigma olduysa bile,
bilim adamları Darwin’in düşüncelerinin evrimsel süreklilikteki anlamlarını
anlayamadılar. Darwin ‘İnsan ve Hayvanlarda Duyguların İfadesi’ adlı eserinde
bizimle hayvanlar arasındaki benzerliklerin altını çizdi; ama bilim adamları
Darwin’in argümanını iğrenç buldular. Hayvanları maruz bıraktığı zulümde hiçbir
sınır tanımayan bir araç olarak mekanikçilik, hayvan deneyleri yapanların
geceleri rahat uyumalarını sağlayan en geçerli dünya görüşü olarak kabul
gördü.” (Hayvanları Umursamak/Steve Best)
Bizde de
kolları olan, dünya ölçeğinde güçlü hayvan özgürlüğü/hakları aktivistlerinden
oluşan birliktelikler, yapılanmalar var. Steve Best öncülerinden,
kuramcılarından olduğu ALF’i (Animal Liberation Front) şöyle tanımlıyorlar:
“Hayvanları sömürünün dehşetinden ve esaretinden kurtarmak adına bilinçli
olarak yasayı çiğneyen insanlardan oluşmuş birbiriyle gevşek bir şekilde
alakalı hücreler topluluğudur. Bir hücredeki eylemciler diğer hücredekilerin ne
yaptığını bilmediği için, hiyerarşik olmayan yapıları ve anonimlikleri yasal
otoritelerin bu kuruluşu yok etmesinin önüne bir engel olarak çıkar. Hayvan
özgürlüğü eylemcileri; ister kürk çiftlikleri, ister üniversite laboratuarları
olsun, hayvanları serbest bırakmak ya da kurtarmak için de bu binalara veya
yapılara girerler.”
OY YOK! SÖZ
İSTİYORUZ!
Geçtiğimiz
günlerde Türkiyeli hayvan hakları savunucularından “Hayvanların haklarını yok
sayan siyasilere oy yok” kampanyasıyla ilgili bir e-posta almıştım. İletide,
“Bizler adaylarımızdan aşağıda madde madde belirttiğimiz çalışmaları talep
etmekteyiz. Çünkü dünyayı daha yaşanır bir yer haline getirmek bizlerin elinde”
mesajının yanı sıra 81 ilin Milletvekili adaylarına gönderilen kampanya metni
de yer alıyordu.
Anadolu
Hayvan Hakları Federasyonu, Marmara Hayvan Hakları Federasyonu, Ege Hayvan
Hakları Federasyonu Kurucu Kurulu, Hayvan Hakları Konfederasyonu Kurucular
Kurulu imzalı metni özetleyerek veriyorum:
“2004 Yılınca
TBMM de kabul edilen 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanun’unun, özellikle
hayvanlara yapılan işkence ve vahşeti suç saymaması, kabahat olarak tanımlaması
nedeni ile yasadan beklenen iyileşmeler gerçekleşemedi.
Yeni dönem
TBMM Milletvekilliği için adaysınız öncelikli hayati önem taşıyan talebimiz,
‘TBMM de bekleyen, 2004 yılında kabul edilen yasadaki hakları dahi kaybettiren
yasa tasarısının geri çekilerek, demokratik ortamda STK’ların görüşleri dikkate
alınarak yeni bir yasa tasarısı hazırlanmasına’ destek vermenizdir
Bu bağlamda,
seçilip meclise gittiğinizde aşağıdaki hususların takipçisi olacağınıza söz
vermenizi istiyoruz.
1. Yasanın TCK kapsamına alınmasını talep ediyoruz.
2. Belediye bakım evlerinin ölüm kampı olmaktan kurtarılması
3. Hayvanat bahçelerine yasak getirilmesi
4. Yunus parklarının yasaklanması
5. Sirklerin yasaklanması
6. Hayvanlar üzerinde deney yapılmaması için çalışmalar yapılması
7. Orman su işleri bakanlığının kadro ve ekipman olarak güçlendirilmesi
8. Toplama çözüm değil. Kısırlaştırma teşvik edilmeli
9. Doğalarında insanla birlikte yaşamak olan köpeklerin konması için devasa bakım evlerinin ölüm kampı olacağı bilinmelidir.
10. Tehlikeli hayvan tabiri yasada yer almamalıdır
11. Dövüşlere karşı adli idari tedbirler alınmalıdır.
12. İnternet ortamında üretim dövüş satış siteleri için ciddi tedbirler alınmalıdır.
13. Belediyeler ve kurumlar gönüllü ve STK’lar ile hayvan haklarında daha aktif çalışmalar yapmalıdır.
14. Okul müfredatlarına hayvan sevgisi ve merhamet dersi konması sağlanmalıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder