23 Mart 2020 Pazartesi

ZİNCİRLERİ KIR, KAFESLERİ PARÇALA


 31 Mayıs 2015
  “Peki, kim özgür öyleyse? Yalnızca kendi kendinin buyruğunda olan, yoksulluktan, ölümden ve zincirlerden korkmayan, kendi tutkularına meydan okuyacak ve rütbeye ve nişana değer vermeyecek kadar güçlü, yetkin, olgun ve çok yönlü, akıllı adam.” demişti Romalı şair Horatius. Milattan önce yaşamış şairden günümüze yüzlerce yıl geçti. İnsanoğlunun (tekil/toplumsal) özgürlük mücadelesi sürüyor; özgür ve güzel günler görme umudu da.
İnsan hakları, insanların özgürlüğü ve insan özgürlük hareketi üzerine de yüz yıllardır yazılıyor, çiziliyor, konuşuluyor. Bu dünya, yeryüzü, gökyüzü yalnızca insan soyuna aitmiş ve yalnızca insanlar yaşıyormuş gibi, diğer canlı türlerini hiç önemsemeden, her türlü ayrımcı yaklaşımla tümden göz ardı ederek, yok sayarak yazıldı, yazıyoruz…
HAYVANLARI UMURSAMAK
Amerikalı hayvan hakları savunucusu filozof Steve Best, bir söyleşisinde konuyla ilgili  “İnsan ve hayvan özgürlüğü hareketleri birbirinden ayrılamaz; çünkü hepsi özgür olmadan hiçbiri özgür olamaz. İnsanlar hayvanları sömürdüğü sürece huzurlu, insancıl ve sürdürülebilir toplumlar geliştiremez. Aynı şekilde hayvanlar da toplumlarda derin psikolojik ve kurumsal değişiklikler yapılmadan özgürlüklerine kavuşturulamazlar.” diyordu.
Tezlerini “21.Yüzyıl Devrimi: Bütünsel Özgürleşim” başlığıyla değerlendiren Steve Best, bir başka yerde de “hayvan özgürlüğü, insanların yavaş yavaş hiyerarşi, eşitsizlik ve her türden ayrımcılığı savunan argümanların temelsiz, yanlış ve keyfi argümanlar olduğunu idrak ettiği geniş bir tarihi öğrenme sürecinin doruk noktasıdır.” diyordu.
Artık günümüzde dünyadaki bilinç sahibi tek canlının yalnızca insan olmadığını biliyoruz. 500 kelimelik bir işaret dağarcığıyla internette chat yapabilen goril, 100’den fazla nesnenin, 7 rengin, 5 şeklin adını bilen, altıya kadar nesneyi sayabilen ve anlamlı cümleler kurabilen papağan Alex, Pavarotti seven ve TV’ye Pavarotti çıktığında dışarı çıkmayı reddeden goril Michael, arkadaşı öldüğünde yas tutan yunus, annesi ölünce üzülen ve çektiği acıya dayanamayarak ölen Şempanze bilinen birkaç örnek.
Birçok bilim adamı, hayvanların bize benzer bir şekilde hissedip düşündüğüne dair güçlü kanıtlar ortaya koyuyor. Bu değişim Charles Darwin’le başladı. “Doğal seçilim kuramı, insanların aslında hayvan olduğunu ve hayvanlar gibi aynı evrimsel dinamiklerine göre evrim geçirdiğini ortaya koydu. Darwin, insan ve insan türünden olmayan hayvanların aslında biçim değil derece anlamında birbirinden farklı olduğunu ortaya sürdü. Evrim biyolojide baskın paradigma olduysa bile, bilim adamları Darwin’in düşüncelerinin evrimsel süreklilikteki anlamlarını anlayamadılar. Darwin ‘İnsan ve Hayvanlarda Duyguların İfadesi’ adlı eserinde bizimle hayvanlar arasındaki benzerliklerin altını çizdi; ama bilim adamları Darwin’in argümanını iğrenç buldular. Hayvanları maruz bıraktığı zulümde hiçbir sınır tanımayan bir araç olarak mekanikçilik, hayvan deneyleri yapanların geceleri rahat uyumalarını sağlayan en geçerli dünya görüşü olarak kabul gördü.” (Hayvanları Umursamak/Steve Best)
Bizde de kolları olan, dünya ölçeğinde güçlü hayvan özgürlüğü/hakları aktivistlerinden oluşan birliktelikler, yapılanmalar var. Steve Best öncülerinden, kuramcılarından olduğu ALF’i (Animal Liberation Front) şöyle tanımlıyorlar: “Hayvanları sömürünün dehşetinden ve esaretinden kurtarmak adına bilinçli olarak yasayı çiğneyen insanlardan oluşmuş birbiriyle gevşek bir şekilde alakalı hücreler topluluğudur. Bir hücredeki eylemciler diğer hücredekilerin ne yaptığını bilmediği için, hiyerarşik olmayan yapıları ve anonimlikleri yasal otoritelerin bu kuruluşu yok etmesinin önüne bir engel olarak çıkar. Hayvan özgürlüğü eylemcileri; ister kürk çiftlikleri, ister üniversite laboratuarları olsun, hayvanları serbest bırakmak ya da kurtarmak için de bu binalara veya yapılara girerler.”
OY YOK! SÖZ İSTİYORUZ!
Geçtiğimiz günlerde Türkiyeli hayvan hakları savunucularından “Hayvanların haklarını yok sayan siyasilere oy yok” kampanyasıyla ilgili bir e-posta almıştım. İletide, “Bizler adaylarımızdan aşağıda madde madde belirttiğimiz çalışmaları talep etmekteyiz. Çünkü dünyayı daha yaşanır bir yer haline getirmek bizlerin elinde” mesajının yanı sıra 81 ilin Milletvekili adaylarına gönderilen kampanya metni de yer alıyordu.
Anadolu Hayvan Hakları Federasyonu, Marmara Hayvan Hakları Federasyonu, Ege Hayvan Hakları Federasyonu Kurucu Kurulu, Hayvan Hakları Konfederasyonu Kurucular Kurulu imzalı metni özetleyerek veriyorum:
“2004 Yılınca TBMM de kabul edilen 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanun’unun, özellikle hayvanlara yapılan işkence ve vahşeti suç saymaması, kabahat olarak tanımlaması nedeni ile yasadan beklenen iyileşmeler gerçekleşemedi.
Yeni dönem TBMM Milletvekilliği için adaysınız öncelikli hayati önem taşıyan talebimiz, ‘TBMM de bekleyen, 2004 yılında kabul edilen yasadaki hakları dahi kaybettiren yasa tasarısının geri çekilerek, demokratik ortamda STK’ların görüşleri dikkate alınarak yeni bir yasa tasarısı hazırlanmasına’ destek vermenizdir
Bu bağlamda, seçilip meclise gittiğinizde aşağıdaki hususların takipçisi olacağınıza söz vermenizi istiyoruz.

1. Yasanın TCK kapsamına alınmasını talep ediyoruz.
2. Belediye bakım evlerinin ölüm kampı olmaktan kurtarılması
3. Hayvanat bahçelerine yasak getirilmesi
4. Yunus parklarının yasaklanması
5. Sirklerin yasaklanması
6. Hayvanlar üzerinde deney yapılmaması için çalışmalar yapılması
7. Orman su işleri bakanlığının kadro ve ekipman olarak güçlendirilmesi
8. Toplama çözüm değil. Kısırlaştırma teşvik edilmeli
9. Doğalarında insanla birlikte yaşamak olan köpeklerin konması için devasa bakım evlerinin ölüm kampı olacağı bilinmelidir.
10. Tehlikeli hayvan tabiri yasada yer almamalıdır
11. Dövüşlere karşı adli idari tedbirler alınmalıdır.
12. İnternet ortamında üretim dövüş satış siteleri için ciddi tedbirler alınmalıdır.
13. Belediyeler ve kurumlar gönüllü ve STK’lar ile hayvan haklarında daha aktif çalışmalar yapmalıdır.
14. Okul müfredatlarına hayvan sevgisi ve merhamet dersi konması sağlanmalıdır.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder