26 Temmuz 2015
“Gençliğimin
hatıra defteri, seni geç sevdim ben!” demişti şair dostum A. Ertan Mısırlı;
çarpıcı dizeleriyle ördüğü şiirinde. Geçmiş, biriktirdiğimiz hatıralar hep
güzelliklerle, sevgiyle, özlemle hatırlanmıyor. Geride kalan milenyum boyu
geçmiş, acılarla dolu. Dünya savaşları, bölge savaşları, savaşlar, katliamlar,
soykırımlar; kırımlar, ölümler, kan, gözyaşı, acılar...
20 Temmuz’da
31 genç devrimci/sosyalist kardeşimizin ölümüyle sonuçlanan Suruç’taki katliam
da tarihin acıyla, öfkeyle, yasla ve fakat hep isyan duygularıyla hatırlanacak
kanlı katliamlar sayfasına yazıldı.
Bu katliam
sonrasında da önceki kırımlarda, antifaşist, antiemperyalist savaşlarda, isyan
ve direnişlerde olduğu gibi olduğu gibi toprağa düşen her dostumuzun,
yoldaşımızın gölgesinden, gölgelerden, gölgelerimizden çıkan biri alır yerini,
yerimizi...
GÖLGELER
ORDUSU
“Mutsuz
hatıralar; kapım yine de size açıktır... Sizler yitip gitmiş gençliğimsiniz...”
cümleleriyle başlar Jean-Pierre Melville’in yönettiği 1969 yapımı Gölgeler
Ordusu adlı film.
Fransız Sineması’nın “devrimci”, öncü yönetmenlerinden Melville’in Joseph Kessel’in romanından uyarladığı filmin, sinema tarihinin önemli başyapıtlarından biri olduğunu söyleyebiliriz. Filmin adının Fransız direnişçilerinin marşı “le chant des partisans”dan geldiğini de…(ami si tu tombes un ami sort de l’ombre à ta place / dostum, gölgeden çıkan biri alır yerini, sen düşersen)
Fransız Sineması’nın “devrimci”, öncü yönetmenlerinden Melville’in Joseph Kessel’in romanından uyarladığı filmin, sinema tarihinin önemli başyapıtlarından biri olduğunu söyleyebiliriz. Filmin adının Fransız direnişçilerinin marşı “le chant des partisans”dan geldiğini de…(ami si tu tombes un ami sort de l’ombre à ta place / dostum, gölgeden çıkan biri alır yerini, sen düşersen)
Sene 1942.
İkinci Cihan Harbi yılları... İnşaat mühendisi olan Philippe Gerbier bir
direniş savaşçısıdır ve Vichy’de tutuklanır. Fransız direnişinin en önemli
liderlerinden biri olan Gerbier kendisinden haz etmeyen birinin ihanetine
uğramış, tüm gizli çalışmaları açığa çıkarılmıştır. Gestapo’ya teslim edilmeden
önce bir esir kampına gönderilmiştir. Burada kendisine ve grubuna ihanet eden
kişilerin peşinde olacaktır. Bir süre sonra kamptan kaçarak kendisine bunları
yaşatan hainini bulmaya karar verir.
Filmdeki iki
ana karakterin direnişin önemli isimlerinden biri olan Jean Moulin’den
esinlendiği söylenir. Moulin’in de, filmdeki karakter gibi, işkence sırasında
kendi adından başka hiçbir ismi vermediği rivayet edilir. Filmde direnişin başı
olarak gösterilen Luc Jardine’in yazdığı kitaplar bir başka direniş kahramanı
Sorbonnelu Profesör Jean Cavaillès’ye aittir. (Fransız filozof ve matematikçisi
Saint-Maixent 1903-Arras 1944. Önce Strasbourg’da, sonra Sorbonne’da matematik,
mantık dersleri verirken bir yandan da yönetici üyesi olduğu direniş
hareketlerini sürdürdü. 1945’te tutuklandı. Fresnes’de hapsedildi. Arras’da
Almanlar tarafından öldürüldü.)
Hem filmin
uyarlandığı kitabin yazarı (Joseph Kessel) hem de filmin yönetmeni (Jean-Pierre
Melville) de ‘gerçek hayatlarında’ söz konusu direniş örgütünün üyeleridirler.
Tüm gerçekçi öyküsü ve karakterleriyle film bize aslında yalnızca direnişi,
sonrasını anlatmıyor. Direnişle yaşayan, onunla var olan “bir şey yapmalı”
diyen, “mücadeleye devam” diyen insanları anlatıyor. Usta yönetmen bunu bize
silah, kan, vurdu kırdı, işkence eziyet, açık şiddet yerine büyük tarihi
direnişin öznesi ‘insan’la aktarıyor.
KURGUNUN
GERÇEĞİ
Meraklısı
için notlar…“Fransız Direnişi, II. Dünya Savaşı sırasında Fransa’nın Naziler
tarafından işgal edilmesine karşı çıkan gizli hareketler topluluğuna ve bu
toplulukların 22 Haziran 1940 tarihinde ilan edilen ateşkesle 1944 yılındaki
kurtuluşa kadar geçen süredeki ortak eylemlerine verilen addır.”
“Bu
başkaldırı, işgalci kuvvetlere (temelde Almanlar) ve Vichy rejiminin
kuvvetlerine karşı düzenlenen istihbarat ve sabotaj hareketleri veya askeri
operasyonlardan oluşmaktaydı. Aynı zamanda, geniş bir yeraltı basın ağının
bulunması, broşürlerin dağıtılması, sahte kimlik üretimi, grev ve gösteriler düzenlenmesi,
kaçak savaş esirlerinin ve çalışma kamplarındaki mahkûmlar ile mahkûm edilen
Yahudilerin kurtarılması için çalışmalar yapılması gibi çok daha sivil ve
şiddet içermeyen yönleri de bulunmaktaydı.”
“Direniş,
Kuzey Afrika ve Alsace bölgesinin yanı sıra tüm Fransa’ya dağılmıştı.
Tarihçi Olivier Wieviorka, direnişin kendini, hem şebekeler ve silahlı mücadele yoluyla bir savaş mantığında örgütlediğini, hem de sivil hareket ve oluşumlar yoluyla işgal mantığında örgütlediğini söylemektedir. Henri Michel, direnişi işgalciler ve işbirlikçilerine karşı “vatanın ve insanlık onurunun kurtarılması adına verilen savaşlar toplamı” olarak tanımlar.”
Tarihçi Olivier Wieviorka, direnişin kendini, hem şebekeler ve silahlı mücadele yoluyla bir savaş mantığında örgütlediğini, hem de sivil hareket ve oluşumlar yoluyla işgal mantığında örgütlediğini söylemektedir. Henri Michel, direnişi işgalciler ve işbirlikçilerine karşı “vatanın ve insanlık onurunun kurtarılması adına verilen savaşlar toplamı” olarak tanımlar.”
JEAN-PIERRE
MELVILLE
Gerçek adı
Jean-Pierre Grumbach olan, 20 Ekim 1917 Paris doğumlu Yahudi asıllı Fransız
yönetmen ve oyuncu sahne adını yazar Herman Melville’den esinlenir.
- 1949-1972 arasında 8 film yöneten Melville’in Fransız direnişini, Hitler rejimine karşı onur konusunda düşüncelerini sorgulamak zorunda kalarak savaşan gözü pek yeraltı savaşçılarının mücadelesi anlatan başyapıtı Gölgeler Ordusu (Le armée des ombress) 2006 ya kadar 37 yıl ABD ‘de gösterilmez.
- 1949-1972 arasında 8 film yöneten Melville’in Fransız direnişini, Hitler rejimine karşı onur konusunda düşüncelerini sorgulamak zorunda kalarak savaşan gözü pek yeraltı savaşçılarının mücadelesi anlatan başyapıtı Gölgeler Ordusu (Le armée des ombress) 2006 ya kadar 37 yıl ABD ‘de gösterilmez.
- Başlıca
rollerini Lino Ventura, Paul Meurisse, Jean-Pierre Cassel’in paylaştığı filmin
en anlamlı yüzü ise büyük oyuncu Simone Signoret’di.
SON NOT
Filmle ilgili
okuduğum bir yorumdan:
“Belki bir
hayal kırıklığıdır o kadar çabanın nihayeti, belki daha da fazla beklemek
gerekir ışık için, tüm o acı zaman boyunca anneler ağlar, çocuklar yetim öksüz
kalır. Belki birçok nesil ülküsünü göremeden ölür; fakat umut hep kalır,
fikirler üretilmeye devam eder. Ve bu uğurda can veren isimli isimsiz yüzlerce
insan, belki on yıllar sonra adlarına dikilen bir “Zafer Arkı”nda hatırlanır,
ama mutlaka hatırlanır.”
(Film
Hafızası Özel Dosyası: Direniş ve Diriliş Filmleri. )
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder