23 Mart 2020 Pazartesi

OTOBÜS - 2


MEDENİYET AÇLIK, VE BİZİMKİLER  27 Eylül 2015
“Otobüs filmi övüle övüle göklere çıkarılıyor. Bu durumda bu filmin özünün kötü ve yanlış olmasının da ötesinde insanoğlunun aşağılanması olduğunu söylemem, yine şimşekleri üzerime çekebilir diyen Aziz Nesin filmle ilgili şunları söyler:
“Özgün olmak, özgün görünmek meraklısı değilim. Herkesin, eleştirmenlerin, ilerici çevrelerin ve sanatçıların çok beğenip alkışladıkları bir filmi, kötünün kötüsü bir film diye nitelemek, bu aykırılık-son yayınlanan bir masalımın uğradığı saldırılar gibi- yeni saldırılara da neden olabilir ama yinede susamadım, bu konuda yazmayı görev sayıyorum. ‘Bu saçları değirmende ağartmadıksa’ uyarı görevimizi yapmamız gerekiyor.
Duyduklarım doğruysa, Otobüs filmi değişik ülkelere değişik montajlarla sunulmuş. Sinemaya güzel bir film seyredeceğim umuduyla gitmiştim. Yabancı ülkelerde ödüller kazanmış, Türkiye‘de oynatılması yasaklanmış bir Türk filmi. Böyle bir filmi seyredeceğim için daha baştan mutluluk duyuyorum.
Nedir bu filmde benim beğenmediğim? Türkler pasaportları ve paraları olmadığından ve dil bilmediklerinden otobüsten çıkamazlar. Üstelik İsveç polisinden de korktuklarından, otobüsün perdelerini çeker, kapıyı kilitler kendilerini otobüse hapsederler. Hiç bir umutları yoktur. Soğuktur yiyecekleri de tükenmiştir. Açlığa dayanamadıkları için, yiyecek bulmak umuduyla-nasıl bulacaklarsa -geceleyin otobüsten çıkarlar. İçlerinden biri arkadaşlarını yitirir, geceyi açıkta geçirdiği için donar, sabahleyin önünden gecen biri dokununca, arkasındaki denize düşüp gömülür. Yine işçilerden biri, genel helâda bir İsveçli cinsel sapıkla karşılaşır. İsveçli sapık, Türk‘ü alır bir gece kulübüne götürür. Orada Türk gencine öylesine cinsel saldırıya geçer ki, Türk delikanlısı bağırıp çağırmaya başlayınca kulüpten onu atarlar, döverek ve bıçaklayarak öldürürler. Türk delikanlısı, öylesine açtır ki, bıçaklanır ve kanlar içinde yerlerde sürünürken bile, tıpkı bir aç kurt gibi elindeki pirzola kemiğini sıyırmaya çalışmaktadır. Öbür işçiler, birbirlerinden ayrılmadan kentte dolaşırlar. Bir çöp bidonuna öylesine saldırıp çöpleri iştahla yemeğe kalkarlar ki, İstanbul sokaklarındaki başıboş itler bile çöplere öylesine saldırmazlar. Geceleyin birtakım İsveçliler, bunların aç ve hödük olduklarını anlayıp, o gece saatinde nerden bulurlarsa yapma sosis, yapma yumurta filan gibi şeyler bulup onların görecekleri yerlere koyarlar. İşçiler bu yiyeceklere saldırır, ağızlarına atarlar ama plastik maddeleri çiğneyip yiyemezler, onları gizlice seyreden İsveçliler de kahkahalarla gülerek alay ederler. Bu Türkler daha bir sürü ‘hödüklükler!’ yaparlar. Örneğin bir yürür merdivenden hep birlikte inişleri vardır ki ormandan yakalanmış ayıları da yürüyen merdivene koysanız, bundan daha gülünçlü olmaz. Film yapımcısı bu görüntüyü çok beğenmiş olacak ki, bu zavallıları bir kez de yürüyen merdivenle yukarı çıkarır. Sonunda İsveç polisi bu zavallı hödükleri yakalar ama polisin, karakola ya da emniyet müdürlüğüne götürmesine öyle vahşice karşı korlar ki, sanırsınız bunlar kesim için salhaneye götürülüyor. Film biter.
Yanımdaki Bulgar arkadaşım Strahil Nikolov filmi seyrederken bana birkaç kez aynen şöyle dedi: ‘Bu nasıl şey’ bu ne rezillik! Ben yıllarca Türkiye’de yaşadım. İstanbul’da da Anadolu’da da bulundum. Köylüyü de tanıdım. Türk köylüsünü hayvandan aşağı göstermişler filmde. Ben Bulgar sinema yetkililerine şöyle dedim: ‘Bu filmde, her şeyden önce, insanoğlunu, Türkiye insanını aşağılama var. Bulgar insanını bunun gibi aşağılayan bir film olsaydı, ben o filmin satın alınıp Türk seyircisine gösterilmesini istemezdim.’ (Aziz Nesin. Milliyet Sanat dergisi 19 Aralık 1977 sayı 256 / Soruşturma: “Otobüs filmi Türkiye’de gösterilmeye başlandı: yazar ve eleştirmenlerin film üstüne görüşleri”)
OTOBÜS VE SANSÜR
“Bir Tunç Okan Filmi” olan Otobüs “15.12.1975 tarihinde İstanbul il film kontrol komisyonu tarafından görülerek 975/319 sayı ile halka gösterilmesinin ve yurt dışına çıkarılmasının sakıncalı bulunduğuna karar verilir.
“PAN film kurumuna ait (OTOBÜS) adlı film sahibinin müracaatı üzerine ve nizamnamenin 15. maddesi gereğince merkez film kontrol komisyonu tarafından itirazen 0.4. 1976 tarihinde yeniden görülür. Film ve senaryolarının kontrolüne dair nizamnamenin 7. maddesinin 2-3-6-10 fıkralarına göre halka gösterilmesinin ve yurt dışına çıkarılmasının sakıncalı bulunduğuna ekseriyetle” karar verilir.
Sakıncalı bulunmasına neden olan sahneler (özetle) şöyle sıralanır:
“7 Türk işçisinin mola verdikleri yerde göle doğru bir araya gelerek ayakta işemeleri ve nihayetinde ellerini yıkamadan sofraya oturmaları, Türk örf ve adetlerine aykırı düşmesi.
Sofrada sadece bayat kuru ekmek ve bir kutudan bir kuru soğan çıkartılarak yenmesiyle Türk’ün beslenme meselesiyle alay edilmesi
Otobüs şehre girdiğinde sağa dönülmez ve girilmez işaretlerine rağmen dönmesi ve girmesi sahnesi ile Türklerin trafik kaidelerini tanımaması.
Su bulmak için otobüsten aşağıya indiklerinde telefon kabini içindeki bir çiftin cinsi münasebet içerisinde acayip seslerle sevişmeleri
Türk işçilerinin otobüsten aşağıya inmeyerek tuvalet ihtiyaçlarını otobüsün içinde halletmeleri küçük abdest sularının otobüsün kapısından meydana dökülmesi
Açlıktan dolayı otobüsten aşağıya inerek gördükleri ilk çöp bidonuna birbirlerini iterek koşmaları ve yiyecek aramaları ve kırıntıları yemeleri sahnesinde Türk’ün haysiyet ve şerefi ile oynama sahneleri…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder