MEDENİYET AÇLIK, VE BİZİMKİLER 27
Eylül 2015
“Otobüs filmi
övüle övüle göklere çıkarılıyor. Bu durumda bu filmin özünün kötü ve yanlış
olmasının da ötesinde insanoğlunun aşağılanması olduğunu söylemem, yine
şimşekleri üzerime çekebilir diyen Aziz Nesin filmle ilgili şunları söyler:
“Özgün olmak,
özgün görünmek meraklısı değilim. Herkesin, eleştirmenlerin, ilerici çevrelerin
ve sanatçıların çok beğenip alkışladıkları bir filmi, kötünün kötüsü bir film
diye nitelemek, bu aykırılık-son yayınlanan bir masalımın uğradığı saldırılar
gibi- yeni saldırılara da neden olabilir ama yinede susamadım, bu konuda
yazmayı görev sayıyorum. ‘Bu saçları değirmende ağartmadıksa’ uyarı görevimizi
yapmamız gerekiyor.
Duyduklarım
doğruysa, Otobüs filmi değişik ülkelere değişik montajlarla sunulmuş. Sinemaya
güzel bir film seyredeceğim umuduyla gitmiştim. Yabancı ülkelerde ödüller
kazanmış, Türkiye‘de oynatılması yasaklanmış bir Türk filmi. Böyle bir filmi
seyredeceğim için daha baştan mutluluk duyuyorum.
Nedir bu
filmde benim beğenmediğim? Türkler pasaportları ve paraları olmadığından ve dil
bilmediklerinden otobüsten çıkamazlar. Üstelik İsveç polisinden de
korktuklarından, otobüsün perdelerini çeker, kapıyı kilitler kendilerini
otobüse hapsederler. Hiç bir umutları yoktur. Soğuktur yiyecekleri de
tükenmiştir. Açlığa dayanamadıkları için, yiyecek bulmak umuduyla-nasıl
bulacaklarsa -geceleyin otobüsten çıkarlar. İçlerinden biri arkadaşlarını
yitirir, geceyi açıkta geçirdiği için donar, sabahleyin önünden gecen biri
dokununca, arkasındaki denize düşüp gömülür. Yine işçilerden biri, genel helâda
bir İsveçli cinsel sapıkla karşılaşır. İsveçli sapık, Türk‘ü alır bir gece
kulübüne götürür. Orada Türk gencine öylesine cinsel saldırıya geçer ki, Türk
delikanlısı bağırıp çağırmaya başlayınca kulüpten onu atarlar, döverek ve
bıçaklayarak öldürürler. Türk delikanlısı, öylesine açtır ki, bıçaklanır ve
kanlar içinde yerlerde sürünürken bile, tıpkı bir aç kurt gibi elindeki pirzola
kemiğini sıyırmaya çalışmaktadır. Öbür işçiler, birbirlerinden ayrılmadan
kentte dolaşırlar. Bir çöp bidonuna öylesine saldırıp çöpleri iştahla yemeğe
kalkarlar ki, İstanbul sokaklarındaki başıboş itler bile çöplere öylesine
saldırmazlar. Geceleyin birtakım İsveçliler, bunların aç ve hödük olduklarını
anlayıp, o gece saatinde nerden bulurlarsa yapma sosis, yapma yumurta filan
gibi şeyler bulup onların görecekleri yerlere koyarlar. İşçiler bu yiyeceklere
saldırır, ağızlarına atarlar ama plastik maddeleri çiğneyip yiyemezler, onları
gizlice seyreden İsveçliler de kahkahalarla gülerek alay ederler. Bu Türkler
daha bir sürü ‘hödüklükler!’ yaparlar. Örneğin bir yürür merdivenden hep
birlikte inişleri vardır ki ormandan yakalanmış ayıları da yürüyen merdivene
koysanız, bundan daha gülünçlü olmaz. Film yapımcısı bu görüntüyü çok beğenmiş
olacak ki, bu zavallıları bir kez de yürüyen merdivenle yukarı çıkarır. Sonunda
İsveç polisi bu zavallı hödükleri yakalar ama polisin, karakola ya da emniyet
müdürlüğüne götürmesine öyle vahşice karşı korlar ki, sanırsınız bunlar kesim
için salhaneye götürülüyor. Film biter.
Yanımdaki
Bulgar arkadaşım Strahil Nikolov filmi seyrederken bana birkaç kez aynen şöyle
dedi: ‘Bu nasıl şey’ bu ne rezillik! Ben yıllarca Türkiye’de yaşadım.
İstanbul’da da Anadolu’da da bulundum. Köylüyü de tanıdım. Türk köylüsünü
hayvandan aşağı göstermişler filmde. Ben Bulgar sinema yetkililerine şöyle
dedim: ‘Bu filmde, her şeyden önce, insanoğlunu, Türkiye insanını aşağılama
var. Bulgar insanını bunun gibi aşağılayan bir film olsaydı, ben o filmin satın
alınıp Türk seyircisine gösterilmesini istemezdim.’ (Aziz Nesin. Milliyet Sanat
dergisi 19 Aralık 1977 sayı 256 / Soruşturma: “Otobüs filmi Türkiye’de
gösterilmeye başlandı: yazar ve eleştirmenlerin film üstüne görüşleri”)
OTOBÜS VE
SANSÜR
“Bir Tunç
Okan Filmi” olan Otobüs “15.12.1975 tarihinde İstanbul il film kontrol
komisyonu tarafından görülerek 975/319 sayı ile halka gösterilmesinin ve yurt
dışına çıkarılmasının sakıncalı bulunduğuna karar verilir.
“PAN film
kurumuna ait (OTOBÜS) adlı film sahibinin müracaatı üzerine ve nizamnamenin 15.
maddesi gereğince merkez film kontrol komisyonu tarafından itirazen 0.4. 1976
tarihinde yeniden görülür. Film ve senaryolarının kontrolüne dair nizamnamenin
7. maddesinin 2-3-6-10 fıkralarına göre halka gösterilmesinin ve yurt dışına
çıkarılmasının sakıncalı bulunduğuna ekseriyetle” karar verilir.
Sakıncalı
bulunmasına neden olan sahneler (özetle) şöyle sıralanır:
“7 Türk işçisinin
mola verdikleri yerde göle doğru bir araya gelerek ayakta işemeleri ve
nihayetinde ellerini yıkamadan sofraya oturmaları, Türk örf ve adetlerine
aykırı düşmesi.
Sofrada
sadece bayat kuru ekmek ve bir kutudan bir kuru soğan çıkartılarak yenmesiyle
Türk’ün beslenme meselesiyle alay edilmesi
Otobüs şehre
girdiğinde sağa dönülmez ve girilmez işaretlerine rağmen dönmesi ve girmesi
sahnesi ile Türklerin trafik kaidelerini tanımaması.
Su bulmak
için otobüsten aşağıya indiklerinde telefon kabini içindeki bir çiftin cinsi
münasebet içerisinde acayip seslerle sevişmeleri
Türk
işçilerinin otobüsten aşağıya inmeyerek tuvalet ihtiyaçlarını otobüsün içinde
halletmeleri küçük abdest sularının otobüsün kapısından meydana dökülmesi
Açlıktan
dolayı otobüsten aşağıya inerek gördükleri ilk çöp bidonuna birbirlerini iterek
koşmaları ve yiyecek aramaları ve kırıntıları yemeleri sahnesinde Türk’ün
haysiyet ve şerefi ile oynama sahneleri…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder