21 Haziran 2015
Bildik
meseldir, kıssadır; küçük balıklar birleştiğinde büyük balıkları yenebilir. Güncelden
örneklersek “büyük insanlık” bir araya geldiğinde, dayanıştığında büyük güçleri
yenebilir. Yaşadığımız son iki seçim süreci de bunu gösterdi. Dönüp
baktığımızda, tarihin de benzer örneklerle dolu olduğunu görürüz.
HDP’nin
insanlığa yakışır yeni bir yaşam çağrısı karşılığını buldu, halklar, muhalif
güçler on yıllar sonra böylesine güçlü temsil olanağını yakaladı. Büyük
İnsanlık Çağrısı “içinde bulunduğumuz karanlık günlerin hep birlikte, dayanışma
içinde aşılacağına inananlarız.” cümlesiyle başlıyor, cümleten kurtuluşun
özgürlüğe, adalete, eşitliğe gidişin yolunu gösteriyor “BİZ’LER, herkesin
özgürlüğü için mücadele eden insanlarız.” diyordu.
Dayanışmaya inanan, sırt sırta, kol kola, omuz omuza vermiş, ‘Büyük İnsanlık
Çağrısı’nı dile getiren, güçlünün yaydığı korkuya teslim olmayacağını ilan
eden, zulmün, baskının karşısında insanlığı savunarak barış adına dikilenler
karşılığını büyük bir toplumsal dayanışma desteğiyle güçlerine güç katarak
aldılar.
HEP KUZU
OLARAK YAŞAMAKTANSA
2. Dünya
Savaşı’nın son günleridir. Nefes nefese bisikletini süren Fabio, Santa Vittoria
kasabasına müjdeli bir haber ulaştırma telaşındadır. Kasabaya ulaştığında önce
Peder Polanta’yı, sonra da kilisenin çanlarını çalarak kasaba halkını
uyandırır; hayati önemdeki haberi verir.
“Bugün bizim için, İtalya için çok önemli bir şey oldu. Benito Mussolini, o zorba artık gitti.” Fabio, Mussolini iktidarının devrildiğini, İtalya’da Faşizm’in sona erdiğini söylese de halk söyleneni, durumu algılayamaz. İlk şaşkınlığın ardından kasabalılar bunu kutlamaya başlar. Kasabanın önde gelen tüccarı, faşist kan emicilerinden Cossima Francucci’yi poposuna tekmeler atarak kovalarken, kasabanın ayyaşı Italo Bombolini’nin geçimsiz karısı Rosa, “Bu kahramanların tek bildikleri bu, önce faşistlerin yanında yer alıyorlardı, şimdi ise kalçalarını tekmeliyorlar” der.Rosa ve kızı Angela ile kasabanın meyhanesini işleten ayyaş Bombolini de Mussolini’nin adını kasabanın yüksek su kulesine yazmış, Mussolini’nin ideallerine inanmıştır. Şimdi bu yaptığından utanan Bombolini, bolca şarap içip sarhoş olunca kendi yazdığı övgü sloganını silmek için depoya tırmanır.
Çok sarhoş ve
halsiz olan Bombolini bunu başaramaz ve yukarıda mahsur kalır. Onu
cesaretlendirmek ve aşağıya inmeye ikna etmek için hep bir ağızdan “Bombolini”
diye bağıran kasabalıların gürültüsünü belediye binasından işiten faşist konsey
üyeleri, onun kasabalının seçtiği yeni lider olduğunu sanarak Bombolini’ye
teslim olurlar ve onu kasabanın yeni belediye başkanı ilan ederler. Fakat
kasabalıları bekleyen başka bir tehlike vardır.
DİRENEN
KAZANIR
Geri çekilen
Alman ordularının yollarının üzerindeki kasabaları tek tek işgal ettikleri ve
bu arada Santa Vittoria’nın ünlü şaraplarına el koymak üzere yolda oldukları
haberi gelir. Kasabalının tek gelir kaynağı olan bu değerli ürünlerini
Almanlara vermeye hiç niyetleri yoktur. “Bir gün aslan olarak yaşamak, yüz yıl kuzu olarak yaşamaktan iyidir.” diye
düşünen kasabalılar direnmeye, şaraplarını teslim etmemeye karar verir.
Kadınlar ve çocuklar da dâhil tüm halk, Almanlar kasabayı işgal etmeden evvel
şarapların çok büyük bir kısmını gizlemek için ellerinden geleni yapar.
Bir milyon
şişe kaliteli şarabı kasabada saklayacak tek bir yer vardır, o da Romalılardan
kalma yeraltı mahzenleridir. Kasaba ahalisi topyekûn seferber olur ve gece
gündüz sistemli bir çalışmayla şaraplarını yeraltı mağaralarının gizli
bölümlerine istiflerler.
Kasabaya gelen Alman birliğinin komutanı Yüzbaşı von Prum kasabalının bilerek
saklamadığı ve Almanlar için ayırdığı 300.000 şişe şarabın yarısına el koymaya
razı olur. Karargâhtan gelen bir SS subayının devreye girmesiyle işler bozulur.
SS subayı Santa Vittoria’nın sürekli olarak şarap sattığı kentteki Cinzano
vermut fabrikasından aldığı istihbaratla hasadın beşte dördünün eksik olduğunu
anlar. Kontrol artık von Prum’dan çıkmıştır. SS, konuşturmak, sırrı öğrenmek
için iki kasabalıya işkence yapar. Fakat onlar zaten şarapların saklandığından
haberleri olmayan ve kasabalı tarafından baştan beri hapis tutulan eski faşist
yöneticilerdir. Sonunda SS yetkililer kasabada gerçekten başka şarap olmadığına
inanır. Bu kez de Yüzbaşı von Prum aptal yerine konulduğunu düşünür. Santa
Victorialıların şarapları sakladıklarına kesinlikle inanmaktadır. Silahını
Bombolini’nin başına dayar ve meydanda biriken kalabalığı tehdit eder. Fakat
hiç kimse “kasabanın sırrı”nı açık etmez. Prum da kendisine hediye edilen bir
şişe şarapla kasabayı terk eder.
Zekâyla birleşen ironi ve güç birliğinin/dayanışmanın direnişe dönüştüğünde
bütün ordulardan, silahlardan daha güçlü olduğunu izleriz Stanley Kramer’in
yönettiği 1969 yapımı Kasabanın Sırrı adlı filmde.
Robert
Crichton’ın 1966 yılında yazdığı aynı adlı romanından senaryosunu Ben Maddow ve
William Rose’un birlikte uyarlayıp yazdıkları filmin başlıca rollerinde Anthony
Quinn, Anna Magnani, Virna Lisi, Hardy Krüger ve Giancarlo Giannini yer alır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder