23 Mart 2020 Pazartesi

KASABANIN SIRRI: BÜYÜK İNSANLIK DAYANIŞTIĞINDA


 21 Haziran 2015
Bildik meseldir, kıssadır; küçük balıklar birleştiğinde büyük balıkları yenebilir. Güncelden örneklersek “büyük insanlık” bir araya geldiğinde, dayanıştığında büyük güçleri yenebilir. Yaşadığımız son iki seçim süreci de bunu gösterdi. Dönüp baktığımızda, tarihin de benzer örneklerle dolu olduğunu görürüz.
HDP’nin insanlığa yakışır yeni bir yaşam çağrısı karşılığını buldu, halklar, muhalif güçler on yıllar sonra böylesine güçlü temsil olanağını yakaladı. Büyük İnsanlık Çağrısı “içinde bulunduğumuz karanlık günlerin hep birlikte, dayanışma içinde aşılacağına inananlarız.” cümlesiyle başlıyor, cümleten kurtuluşun özgürlüğe, adalete, eşitliğe gidişin yolunu gösteriyor “BİZ’LER, herkesin özgürlüğü için mücadele eden insanlarız.” diyordu.
Dayanışmaya inanan, sırt sırta, kol kola, omuz omuza vermiş, ‘Büyük İnsanlık Çağrısı’nı dile getiren, güçlünün yaydığı korkuya teslim olmayacağını ilan eden, zulmün, baskının karşısında insanlığı savunarak barış adına dikilenler karşılığını büyük bir toplumsal dayanışma desteğiyle güçlerine güç katarak aldılar.
HEP KUZU OLARAK YAŞAMAKTANSA
2. Dünya Savaşı’nın son günleridir. Nefes nefese bisikletini süren Fabio, Santa Vittoria kasabasına müjdeli bir haber ulaştırma telaşındadır. Kasabaya ulaştığında önce Peder Polanta’yı, sonra da kilisenin çanlarını çalarak kasaba halkını uyandırır; hayati önemdeki haberi verir.

“Bugün bizim için, İtalya için çok önemli bir şey oldu. Benito Mussolini, o zorba artık gitti.” Fabio, Mussolini iktidarının devrildiğini, İtalya’da Faşizm’in sona erdiğini söylese de halk söyleneni, durumu algılayamaz. İlk şaşkınlığın ardından kasabalılar bunu kutlamaya başlar. Kasabanın önde gelen tüccarı, faşist kan emicilerinden Cossima Francucci’yi poposuna tekmeler atarak kovalarken, kasabanın ayyaşı Italo Bombolini’nin geçimsiz karısı Rosa, “Bu kahramanların tek bildikleri bu, önce faşistlerin yanında yer alıyorlardı, şimdi ise kalçalarını tekmeliyorlar” der.Rosa ve kızı Angela ile kasabanın meyhanesini işleten ayyaş Bombolini de Mussolini’nin adını kasabanın yüksek su kulesine yazmış, Mussolini’nin ideallerine inanmıştır. Şimdi bu yaptığından utanan Bombolini, bolca şarap içip sarhoş olunca kendi yazdığı övgü sloganını silmek için depoya tırmanır.
Çok sarhoş ve halsiz olan Bombolini bunu başaramaz ve yukarıda mahsur kalır. Onu cesaretlendirmek ve aşağıya inmeye ikna etmek için hep bir ağızdan “Bombolini” diye bağıran kasabalıların gürültüsünü belediye binasından işiten faşist konsey üyeleri, onun kasabalının seçtiği yeni lider olduğunu sanarak Bombolini’ye teslim olurlar ve onu kasabanın yeni belediye başkanı ilan ederler. Fakat kasabalıları bekleyen başka bir tehlike vardır.
DİRENEN KAZANIR
Geri çekilen Alman ordularının yollarının üzerindeki kasabaları tek tek işgal ettikleri ve bu arada Santa Vittoria’nın ünlü şaraplarına el koymak üzere yolda oldukları haberi gelir. Kasabalının tek gelir kaynağı olan bu değerli ürünlerini Almanlara vermeye hiç niyetleri yoktur. “Bir gün aslan olarak yaşamak, yüz yıl kuzu olarak yaşamaktan iyidir.” diye düşünen kasabalılar direnmeye, şaraplarını teslim etmemeye karar verir. Kadınlar ve çocuklar da dâhil tüm halk, Almanlar kasabayı işgal etmeden evvel şarapların çok büyük bir kısmını gizlemek için ellerinden geleni yapar.
Bir milyon şişe kaliteli şarabı kasabada saklayacak tek bir yer vardır, o da Romalılardan kalma yeraltı mahzenleridir. Kasaba ahalisi topyekûn seferber olur ve gece gündüz sistemli bir çalışmayla şaraplarını yeraltı mağaralarının gizli bölümlerine istiflerler.
Kasabaya gelen Alman birliğinin komutanı Yüzbaşı von Prum kasabalının bilerek saklamadığı ve Almanlar için ayırdığı 300.000 şişe şarabın yarısına el koymaya razı olur. Karargâhtan gelen bir SS subayının devreye girmesiyle işler bozulur. SS subayı Santa Vittoria’nın sürekli olarak şarap sattığı kentteki Cinzano vermut fabrikasından aldığı istihbaratla hasadın beşte dördünün eksik olduğunu anlar. Kontrol artık von Prum’dan çıkmıştır. SS, konuşturmak, sırrı öğrenmek için iki kasabalıya işkence yapar. Fakat onlar zaten şarapların saklandığından haberleri olmayan ve kasabalı tarafından baştan beri hapis tutulan eski faşist yöneticilerdir. Sonunda SS yetkililer kasabada gerçekten başka şarap olmadığına inanır. Bu kez de Yüzbaşı von Prum aptal yerine konulduğunu düşünür. Santa Victorialıların şarapları sakladıklarına kesinlikle inanmaktadır. Silahını Bombolini’nin başına dayar ve meydanda biriken kalabalığı tehdit eder. Fakat hiç kimse “kasabanın sırrı”nı açık etmez. Prum da kendisine hediye edilen bir şişe şarapla kasabayı terk eder.
Zekâyla birleşen ironi ve güç birliğinin/dayanışmanın direnişe dönüştüğünde bütün ordulardan, silahlardan daha güçlü olduğunu izleriz Stanley Kramer’in yönettiği 1969 yapımı Kasabanın Sırrı adlı filmde.
Robert Crichton’ın 1966 yılında yazdığı aynı adlı romanından senaryosunu Ben Maddow ve William Rose’un birlikte uyarlayıp yazdıkları filmin başlıca rollerinde Anthony Quinn, Anna Magnani, Virna Lisi, Hardy Krüger ve Giancarlo Giannini yer alır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder