23 Mart 2020 Pazartesi

KORKORO; KİMSESİZ VE ÖZGÜR


 19 Temmuz 2015
      
Dünyanın birçok ülkesinde ‘yabancı’, ‘öteki’ olarak dışlanan, çeşitli ithamlarla horlanan, küçümsenen, tüm bunlara karşın acılarını içlerine atıp neşelerini dışa vuran, rengârenk yaşamlarını her koşulda sürdürmeye çalışan Çingenelerin tarihsel yolculuklarından söz etmiş, Yugoslav yönetmen Emir Kusturica’nın filmleriyle sinemada ‘Çingeneler Zamanı’na giriş yapmıştık geçen hafta.
Çingene filmleri dendiğinde akla gelen bir başka isim de Cezayir doğumlu, anne tarafından Çingene olan yönetmen Tony Gatlif. Gadjo Dilo (Çılgın Yabancı) senarist, müzisyen ve oyuncu olarak da tanıdığımız Gatlif’in izlediğim ilk filmiydi ve tabii ki bu keşiften sonra izlediğim diğer filmleri gibi teması Çingene/lerdi.
Stephane adlı genç Fransız, bilinmeyen bir şarkıcının izini sürmek için Romanya’ya gider. Babasından kaldığı için manevi değeri de olan kasetteki sesin sahibi Çingene şarkıcıyı bulup gün ışığına çıkarmak istiyordur. Elindeki tek ipucu kasetin üzerinde yazılı isimdir: Nora Lurca. Dolaşırken, kırsal alanda Isidore’ye rastlar. Çingenelerin bu yaşlı şefi ona sahip çıkar. Böylece Çingenelerin arasına karışan bu deli dolu, cesur yabancı genç sevilir. Köyün genç kızlarından Sabina, tutkulu karakteri ve duygusallığı ile Stephane’ın kalbini çalar. Stephane, bir hayalin peşinden koşarken rengârenk, cıvıl cıvıl yeni bir hayatın içinde kendini, aşkı bulur.
BU SİZİN SAVAŞINIZ, BİZ HİÇ SAVAŞ BAŞLATMADIK
Çingenelerin yaşam biçimlerini, Çingene ezgileri ve danslarıyla harmanladığı filmlerinde çarpıcı biçimde sunan Tony Gatlif 2004 Cannes Film Festivali’nde Exils (Sürgündekiler) filmiyle En İyi Yönetmen ödülünü alır. Filmlerinde müziğin önemli bir yer tuttuğunu belirten Gatlif, Latcho Drom, Gadjo Dilo, Vengo ve Swing filmlerinin müziklerini de kendisi bestelemiştir.
Asıl adı Michel Dahmani olan Tony Gatlif, Cezayir’de geçen çocukluğunun ardından Cezayir Bağımsızlık Savaşı sırasında 1960’ta, Fransa’ya gelir. 1966’da aktör Michel Simon ile tanışan Gatlif piyeslerde rol alır ve 1975’te çektiği film ile ilk yönetmenlik çalışmasını gerçekleştirir. 1981’den itibaren çektiği filmlerin konusu Çingeneler olur.
1993 yapımı Latcho Drom (İyi Yolculuklar), adlı belgeselde de Hindistan’ın Racasthan eyaletinden dünyanın çeşitli yerlerine göç eden Çingenelerin izini sürer. Hindistan, Mısır, Türkiye, Romanya, Macaristan, Slovakya, Fransa ve İspanya’daki Çingenelerden kesitler sunar. Yüz yıllardır göçebe bir hayat sürdüren Çingeneler, kervanlarını hangi yöne doğrultsalar kenarda bırakılıyor, ‘öteki’, ‘yabancı’  sayılıyorlardır.
“Rachastan’ın turuncu topraklarından İspanya’nın kızıl tuğlalı binalarına değin insanlığın ötekiler listesinde daimi olarak anılan Çingenelerin sözcülüğünü ise bu bin yıllık yolculukta biriken nice acı, tatlı deneyimin zulalandığı müzikler yapıyordur.”
Tony Gatlif, gerçek olaylardan esinlendiği 2009 yapımı Korkoro’da İkinci Dünya Savaşı’nın en büyük acılarından biri, Çingene Soykırımı’nı, işler. Korkoro, (Liberté / Freedom / Özgürlük), 1943 yılının Nazi işgali altındaki Fransa’sında geçiyor. Hep ve her yerde dışlanmış olan Çingenelerin Avrupa’daki sayıları savaştan önce iki milyonu buluyordur. Bu sayının dörtte biriyle sekizde biri arasında (tam olarak bilinemeyen) bir kısmı, Naziler tarafından katledilir.
Film, at arabaları üzerinde göç ederek hayatlarını sürdüren bir Çingene topluluğunun savaşta ailesini kaybeden minik Claude ile yollarının kesişmesiyle başlar. Bu küçük çocukla, ona kimsesiz anlamına da gelen “Çororo” adını takan, topluluğunun en çılgın üyesi Taloş arasında bir dostluk başlar. Geçtikleri ormanda Naziler’i görünce panik halinde saklanmak amacıyla St. Amend Köyü’ne gelen Çingeneler Minik Claude’u, Belediye Başkanı Théodore Rosier’e teslim ederler. Ancak köyün hemen dışında kamplarını kurar kurmaz, işlerin eskisi gibi yürümeyeceğini de anlarlar.
Güvenlik güçleri tarafından kendilerine önce Nazi kuklası Fransız Vichy Hükümeti’nin yeni kanunu bildirilir; “Göçebelik artık yasaktır.” Çingeneler öyle istedikleri gibi yollara dökülüp seyahat edemeyeceklerdir. Bu yasağı getiren faşistlerin asıl amacı, topladıkları tüm göçerleri toplama kamplarına, orada sağ kalabilenleri de imha kamplarına göndermektir.
Belediye görevlileri Çingenelerin kasabaya yerleşmesinin kanunlara aykırı olduğunu “Savaştayız, durum çok ciddi” sözleriyle aktarır. Topluluğun liderlerden biri “Bu sizin savaşınız, biz hiç savaş başlatmadık” diye yanıtlar görevliyi.
Yıllardır köylerine gelip giden Çingeneleri tanıyan Belediye Başkanı Théodore Rosier ile köy okulunda öğretmenlik yapan Matmazel Lundi’nin aslında direniş örgütünün sıkı bir destekçisi olduğunu, Çingenelere yardım eli uzatan yegâne köy sakinleri olduklarını görürüz.
Nazilerle birlikte gelen güvenlik görevlileri Çingeneleri toplama kampına götürdüklerinde, yasadaki “tapulu bir evleri olursa, göçerler göçer sayılamayacaktır” boşluğunu yakalayan Théodore, göstermelik bir rakam karşılığında, dedesinin artık kullanılmayan, köyün ilk inşa edilmiş evini, Çingenelere satıp eve yerleştirerek, onları kurtarır.

KİMSESİZ VE ÖZGÜR
Ancak özgürlüğüne düşkün, yerleşik yaşam kurallarına boyun eğmeyen Çingeneleri dört duvar arasına sokmak kolay değildir. Taloş çaresizliklerini ağlayarak “Neden birden gacolar (Çingenelere göre Çingene olmayanlar) gibi dört duvar arasına sıkıştık, yoksa artık gaco mu olduk?” diyerek dile getirir. Kimliğinin arasında çiçekler kurutan, “Suyu özgür bırakmak gerek!” diyen Taloş karakteri etkileyicidir.
Özgürlüklerin kısıtlanmasını atlara el koyma dâhil birçok sahnede görürüz film boyunca. Özgürlük kavramının simgeleştiği çarpıcı sahneyi ise filmin finaline bırakmıştır yönetmen Tony Gatlif. Liberté/Korkoro, tarihin hüzünlü, acı verici, gerçeğini (yaşanmışlıkları) müzik ve görsel şölen eşliğinde çarpıcı biçimde aktaran bir başyapıt olarak ayrıcalıklı bir yer edinir kendine.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder