29 Mart 2015
“Burası bizim değil bizi öldürmek isteyenlerin
ülkesi” demişti Tezer Özlü.
“Unutmak
ihanettir, boyun eğmektir” de denmişti bir kez. Biz de yaşanılan, yaşatılan
hiçbir şeyi unutmayacağız. İyiyi de kötüyü de, iyilikleri de, kötülükleri de.
Kızıldere’yi (30 Mart 1972) nasıl unutabiliriz ki, ya da 6 Mayıs 1972’yi, 18
Mayıs 1973’ü. 1977 1 Mayıs’ını nasıl unutabiliriz ki ya da Roboski’yi.
Anımsamak acı verse de, hüzünlendirse de anımsayacağız; unutmayacağız.
Deniz’lerin, Mahir’lerin, İbrahim’lerin, yolumuzu aydınlatan öncülerin ışığı,
belleğimize kazınan anıları devlet terörüyle, darbelerle, baskılarla,
katliamlarla, cinayetlerle yok edilemeyecek, silinemeyecek denli güçlü.
Psikopati
çağının cinnet ülkesinde on yıllardır cinayet şebekeleri ekilip, katil sürüleri
biçildi. Rakel Dink’in söylediği “Bir bebekten bir katil yaratan karanlığı”
büyüttüler on yıllardır. “Yaşı kaç olursa olsun; 17 veya 27” kindar, itaatkâr,
devlet beslemesi katiller yaratıp ‘ötekiler’in üstüne sürdüler. Taşları
tutuklayıp, köpekleri saldılar.
Dönemin
devlet ihtiyaçlarına uygun olarak 70’lerde Maraş’ta, Çorum’da, Sivas’ta,
90’larda Kürt’lerin yoğun olarak yaşadığı kentlerde insanları öldüren
katillerin günümüzde kullanılan, sokağa salınanları Hrant Dink’ten Ali İsmail
Korkmaz’a, Özgecan Aslan’dan Nuh Köklü’ye birçok cana kıydı, canımızdan can
aldı. Kimi kurt işareti yapıyordu, kimi ‘devlet görevlileri’ ve bayrakla poz
veriyor, kimi sokak ortasında pala sallıyor, kimi dükkânından kaptığı bıçağı
kalbimize saplıyordu. Hepsi kendine, devletine, bağlı olduğu devlet
görevlilerine çok güveniyordu, başlarına bir şey gelmeyeceğinden,
korunacaklarından emindi.
Gladyo-Özel Harp yapılanması bu topraklara girdiğinden bu yana bir yandan iç ve dış düşman, diğer yandan da yarattığı ‘düşmanları’, ‘öteki’ saydıklarını yok ettireceği cinayet şebekeleri ve katiller üretti.
Gladyo-Özel Harp yapılanması bu topraklara girdiğinden bu yana bir yandan iç ve dış düşman, diğer yandan da yarattığı ‘düşmanları’, ‘öteki’ saydıklarını yok ettireceği cinayet şebekeleri ve katiller üretti.
NE OLUR BU
BİR RÜYA OLSUN
Kozmik
odalarda saklanan “devlet sırrı” dosyalarda özel harp örgütlenmesi ‘sivil
devşirmeler’in bilgileri de yer alıyormuş. Gayrinizamî harpte görev yapacak,
sivil-askeri birimleri, milis kuvvetlerini oluşturacak, iç ve dış düşmana karşı
kullanılacak seçilmiş siviller.
“Katiller,
işkenceciler aramızda” başlığıyla yazdığımız yazıda devletin, hukukun hesap
sormadığı, sormayacağı katillerle iç içe yaşadığımızı söylemiştik. “Belki aynı
yağmurda ıslanıyor, aynı çatının altına sığınıyoruz. Aynı yerlerde yaşıyor,
aynı apartmanlarda oturuyor, aynı bakkaldan alışveriş ediyor, aynı lokantada
yemek yiyoruz. Onların işkenceci, tetikçi, katil olduklarını bilmeden. Çünkü
hesap sorulmayan, cezalandırılmayan ‘failler’, ellerini kollarını sallayarak
aramızda dolaşıyor.’ (http://www.evrensel.net/yazi/72948/katiller-iskenceciler-aramizda)
Gayrinizamî
harpte kullanılmak üzere seçilmiş, aramızdan devşirilmiş, ‘düşmana karşı’
eğitilmiş, can alabilecek katillere dönüştürülmüş, bir kısmı ‘raporlu psikopat’
bu sivillerle de iç içe yaşıyoruz. Kimi mahalle bakkalımız, mahalle berberimiz,
belki alt kat komşumuz. Televizyon haberlerinde elinde palayla vb. gördüğümüzde
bizden uzakta, bize uzak insanlar. Fakat benzerleri belki de çok yakınımızda.
Sırtını ‘devlet geleneğine’ dayamış bu katiller, dün kadar yakın bir zaman önce vahşice, insanlık dışı yöntemlerle gencecik Özgecan’ı, gazeteci arkadaşımız Nuh Köklü’yü öldürdüler.
R. T.
Erdoğan, “Bizim medeniyetimizde, milli ve medeniyet ruhumuzda esnaf ve sanatkâr
gerektiğinde askerdir, alperendir, gerektiğinde vatanını savunan şehittir,
gazidir, kahramandır. Gerektiğinde asayişi tesis eden polistir, gerektiğinde
adaleti sağlayan hâkimdir hakemdir” diyordu.
Gazeteci
arkadaşım, bir dönem mahalle komşum Nuh Köklü, Kadıköy’de arkadaşlarıyla
kartopu oynarken kalbinden bıçaklanarak öldürüldü. Nuh Köklü’yü bıçaklayarak
öldüren esnaf Serkan Azizoğlu, Nuh’a ve arkadaşlarına saldırırken “silahı
getirir hepinizi öldürürüm, raporum var ertesi gün de elimi kolumu sallar
çıkarım” diye bağırıyormuş. RTE’nin sözlerini anımsıyoruz tekrar.
GÖĞSÜMDE
BIÇAK YARASI, BEDENİMDE KAR TANELERİ
Yeldeğirmeni
Dayanışması içinde de yer alan gazeteci arkadaşımız Nuh Köklü’yü psikopat bir
esnaf arkadaşlarının gözü önünde, kalbinden bıçaklayarak öldürdü. Bu sarsıcı
haberi hastane odasında açık kalp ameliyatına gireceğim sabah, televizyon haberlerinden
alıyordum. Tekleyen kalbimi onarmak için ameliyata alacakları sırada, Nuh
köklü’nün kalbinden bıçaklanarak öldürüldüğünü öğreniyordum. Cinnet devletinin
psikopat katillerinden biri, hep gülen yüzüyle anımsadığım Nuh’u kalbinden
bıçaklıyordu. Gerekçe, dükkânının camına isabet ettiğini söylediği kartopu.
Nuh ve
arkadaşları Kadıköy Altıyol’da “İç Güvenlik Paketi”ne karşı #direnözgürlük
nöbeti tuttuktan sonra mahalleye dönerken kartopu oynamaya başlamışlar.
Karakolhane Caddesi’nde camına sadece bir kartopu isabet eden Aktar, (katil)
dükkânından çıkarak “hepinizi öldürürüm, raporum var ertesi gün de elimi kolumu
sallar çıkarım” diye bağırdıktan sonra yeniden dükkâna koşup ve elinde bir
beyzbol sopasıyla dışarı çıkmış. Sonrasını Nuh’un arkadaşlarından, yaşananların
tanığı Tamer Doğan’ın olayı anlatan paylaşımından öğreniyorum: “Sopayı
savurduğu anda elinden alıp olayı kapatmak için ısrar etmemize rağmen tekrar
içeri koşup elinde ekmek bıçağıyla çıkan KATİL önce kendisini engellemeye
çalışan kadın arkadaşımıza bıçağı savurdu ve şans eseri bıçak omzunun üstünden
geçti. Onu itip erkek arkadaşımıza ulaşan KATİL bıçağı ile montunu kesti ancak
yaralayamadı. Ardından karşı kaldırımda kalan başka arkadaşa yönelen KATİL çöp
konteynırının arkasına onu sıkıştırıp itince NUH yardıma koştu ve KATİLE
müdahale etti ve kayıp düştü. O esnada NUH’a dönüp doğrudan göğsüne saplayan
KATİL ayağa kalkarak bıçağı savurmaya devam etti. On, on beş adım atan NUH yere
yığıldı.”
Arkadaşlarıyla,
sevgilisiyle, içindeki çocukla kartopu oynayan, kalbi coşkuyla çarpan Nuh,
bunları hazmedemeyen bir katil tarafından çocuk kalbinden bıçaklanarak
öldürülüyordu.
Nuh Köklü
ölürken: “Ne olur bu bir rüya olsun” demiş. Nuh’un göğsünde bıçak yarası,
bedeninde kar taneleri, tabutunda kartopu vardı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder