22 Mart 2020 Pazar

BEREKETLİ TOPRAKLAR ÜZERİNDE


14 Eylül 2014
      
Ya olmalı insan, vermeli canını insan için yahut etmemeli kalabalık dünyamızda” demişti bereketli toprakların edebiyatçısı Orhan Kemal. Yalnızca edebiyatın ustası değildi Orhan Kemal; sinema için de çokça emek veren, yapıtları en çok sinemaya, televizyon dizilerine uyarlanan bir sinemacıydı da.
“Çukurova’da bahar harikadır. Gök masmavi, kırmızı topraklar yemyeşildir! Çukurova’nın bereketli toprağına dört kilo çiğit at, seksen kilo kütlü, yani tohumlu pamuk versin!” cümleleriyle başlıyordu Bereketli Topraklar Üzerinde filmi. Filmin başrol oyuncularından biri de 9 Eylül’de andığımız Erkan Yücel’di. Hem sanat dünyasında hem gerçek hayattaki iki gerçek kahramanım Yılmaz ve Erkan Yücel bir yıl arayla aynı gün o güzel atlara binip gittiler. (Yılmaz Güney 9 Eylül 1984, Erkan Yücel 9 Eylül 1985)
ORHAN KEMAL 100 YAŞINDA
Sanatımızın toplumcu gerçekçi damarının önemli temsilcilerinden, 2 Haziran 1970’te kaybettiğimiz Orhan Kemal’in (gerçek adıyla Mehmet Raşit Öğütçü) doğum tarihi ise 5 Eylül 1914.
 “Filozoflar dünyayı yalnızca çeşitli biçimlerde yorumlamışlardır; oysa sorun onu değiştirmektir.” demişti ya Marx, Orhan Kemal de “Gerçekçilik, içinde yaşadığın topluma yer yer ayna tutmaktan ibaret değil ki. Asıl gerçekçilik, asıl yurtseverlik, içinde yaşadığın toplumun bozuk düzenini görmek, bozukluğun nereden geldiğine akıl erdirmek, sonra da bu bozuklukları ortadan kaldırmaya çalışmak. Yurtseverlik, yurdunun insanlarını sevmek, yani, insan gibi yaşamalarını sağlamaya çalışmak. Buna engel olanlarla savaşmak” diyordu. (Bir Filiz Vardı)
Haftalardır bu ülkenin bereketli topraklarını ‘kanlı topraklar’a çeviren, devletin karanlık, sağır odalarında yuvalanmış, çeteleşmiş karanlık güçlerin gerçekliğinde ve onların sinemaya, televizyon dizilerine yansıyan kurgusal dünyalarında yaptığımız yolculuğa bir haftalık ara verip halkın gerçek kahramanlarına, sanat yaratıcılarına baktığımızda söylenmiş bilgece sözleri görüyoruz.
Orhan Kemal, yeryüzünü kardeşlik sofrasından uydurma hukuk(suzluk)larla kurtlar vadisinin bumerang cehennemine çevirenlere o günlerden şöyle sesleniyordu: “Yeryüzünde insanlar ve insanların uydurma hukuku, bu uydurma hukukun tapu senetleri yokken bu topraklar gene vardı. İnsanlardan çok önce var olan bu topraklar, insanlardan önce, şimdikinden çok daha şen ve esendiler herhalde. O zamanlar da topraklar üzerinde sert rüzgârlar eserdi. Kim bilir nerelerden aldıkları tohumları bu şen ve esen topraklara getirip saçar, şen ve esen topraklar da onları bağırlarına sımsıkı alarak, yağmur ve güneşin yardımıyla çimlendirirlerdi. Çimlenen tohum boy atar, toprağın yüzüne çıkar, ürününü vererek yeryüzünü mutlu bir kardeş sofrası halinde bezerlerdi.” (Kanlı Topraklar)
ORHAN KEMAL VE SİNEMA
Bereketli toprakların sinemaya gönül vermiş öncüleri arasında edebiyat dünyamızın da önemli isimleri olan iki Kemal vardır; Orhan Kemal ve Yaşar Kemal. Orhan Kemal ve Yaşar Kemal yazdığı senaryolarla ve yazdıkları öykülerden, romanlardan uyarlanan filmlerle sinemaya önemli katkıda bulunmuş sanatçılardandır.
15 Eylül 1914 yılında Adana’nın Ceyhan ilçesinde doğan Orhan Kemal, 1950’lerde film hikâyeleri, diyalog ve senaryolar yazarak, Türk sinemasına katkıda bulunmaya başladı. Roman ve hikâyeleri ise 1960’lı yıllardan başlayarak, beyazperdeye uyarlandı. İlk Orhan Kemal uyarlaması, 1960 yılında Atıf Yılmaz tarafından çekilen Suçlu filmidir.
Orhan Kemal’in 1963 yılında yazdığı ve sinemada edindiği deneyimleri paylaştığı, Senaryo Tekniği ve Senaryoculuğumuzla İlgili Notlar isimli bir kitabı da bulunmaktadır. İstanbul’a geldikten hemen sonra, 1950’li yıllarda senaryo yazmaya başlayan Orhan Kemal, anılarında senaryo yazmaya başladığı dönemi şöyle anlatır: “Bir gün arkadaş bana ‘Neden senaryo yazmıyorsun?’ dedi. Senaryonun çevrilecek filmlerin hikâyesi olduğunu biliyordum. Ama o güne kadar ne uğraşmıştım, ne de bir senaryonun nasıl yazıldığı üzerinde bir fikrim vardı. Yazılmış bir senaryo bile görmemiştim.”
Orhan Kemal ne mizansen ne de sekans haklında bir bilgiye sahip değildir. İşte o gün bunlar hakkında ilk bilgileri edinmiş, tretman ne demek öğrenmiştir. Orhan Kemal, bütün anlatılanları dinledikten sonra somut bir örnekle senaryonun nasıl bir şey olduğunu pekiştirmek ister, “Yanında senaryo için hazırladığın film hikâyeleri var mı” diye sorar. Arkadaşı, Orhan Kemal’e okuması için bir kaç örnek senaryo verir. Böylece Orhan Kemal’in senaryo yazarlığı başlar.
Orhan Kemal, doğumunun 100. yılında, 21. Uluslararası Altın Koza Film Festivali’nde anılıyor. 15 – 21 Eylül tarihleri arasında gerçekleştirilecek festival kapsamında, sanatçının eserlerinden uyarlanan filmler izleyiciyle buluşacak.

Orhan Kemal şiir, roman, öykü, oyun ve senaryo olmak üzere beş farklı alanda ürün vermiştir. 9’u filme alınmış 10 senaryosu ve 3 film öyküsü bulunmaktadır. Uyarlamalar özelinde ele alındığında hikâyelerinden 1’i, romanlarından 10’u, (bunlardan 3’ü iki kere olmak üzere) sinemaya uyarlanarak toplam 14 film yapılmıştır.
Orhan Kemal’in sinemaya uyarlanmış eserlerini şöyle sıralayabiliriz:
- Suçlu (Atıf Yılmaz 1960)
- Devlet Kuşu (Roman, iki kere sinemaya uyarlanmıştır. Her iki uyarlama da Memduh Ün tarafından yapılmıştır. Bunlardan ilki 1961 yılında gerçekleştirilmiştir. İlk uyarlamaya romanın avare kahramanından yola çıkılarak Avare Mustafa adı verilmiştir. İkinci uyarlama ise 1980 yılında yapılmış ve bu sefer roman aynı adla, yani Devlet Kuşu olarak filme alınmıştır.)
- Murtaza (Tunç Başaran 1965)
- Bekçi (Ali Özgentürk, 1986 Orhan Kemal’in Murtaza romanı, Ali Özgentürk tarafından 1986 yılında tekrar filme alınmıştır.)
- El Kızı Nejat Saydam 1966
- Vukuat Var (Nejat Saydam 1972)
- Sokaklardan Bir Kız (Nejat Saydam 1974)
- Bereketli Topraklar Üzerinde (Erden Kral 1979)
- Kaçak (Memduh Ün 1982)
- 72. Koğuş (Erdoğan Tokatlı 1987)
- 72. Koğuş (Murat Saraçoğlu 2010)
- Eskici ve Oğulları (Şahin Gök 1990)
- Tersine Dünya (Ersin Pertan 1993

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder