11 Ocak
2015
Gençlik
yıllarımın dönüp dönüp başvurduğum, yeniden okuduğum başucu kitaplarımdandı
Haldun Taner’in “Ölürse ten ölür canlar ölesi değil” adlı kitabı. Yazarlık
serüvenimde yol gösterici oldu. Birçok değerli insanı o kitaptan, Haldun
Taner’in yazılarından tanıdım. Sakallı Celal’i de (Celâl Yalnız), Celâl Sılay’ı
da, Cemal Sahir’i de… Bilgi sahibi olduğumu sandığım insanlar hakkında da yeni
bilgiler idindim. Örneğin İsmail Dümbüllü, Muhsin Ertuğrul, Vâla Nurettin,
Galip Arcan, Muammer Karaca, Orhan Kemal (Öğütçü), Kemal Tahir (Demir) ve daha
birçok sanatçıyı daha ‘yakından’ tanıdım. Vefayı, sevgiyi gördüm Haldun
Taner’in kitapta yer alan sanatçı portrelerinde. Portre yazmaya başladığım
günlerde “Portre nasıl yazılır” arayışımda yolumu aydınlatan yazılardı her
biri. Kitap adını Adım Yunus Emre’nin bir dizesinden alıyor; “Ten fanidir can
ölmez/ Çün gitti geri gelmez/ Ölürse tenler ölür/ Canlar ölesi değil.”
Haldun Taner’in yakından tanıdığı arkadaşlarının, sanatçı dostlarının
ölümlerinin ardından yazdığı anma yazılarını, portrelerini topladığı kitap için
Doğan Hızlan şunları yazmıştı: “Bu portreler yalnız ölen kişileri yeniden
hatırlatmakla kalmıyor, onlarla birlikte çöken bir incelikler toplumunun ve
uygarlığın çatırdadığını duyuruyor. “Hoyratlığı ve zevksizliği şiar edinen
sözüm ona bir halkçılık”ın sürüklediği kültür yozlaşmalarının tehlikesini de
söylüyor. İstanbul’un nereden nereye gelişinin de tarihçesi bu anılar...
Edebiyatımızın az kullanılır türünün, az bulunur ustalıktaki ürünleri”
(Cumhuriyet, 28 Şubat 1980)
Konur Ertop da şunları söylüyordu: “Haldun Taner’in öykülerinde, oyunlarında
gülmeceden, taşlamadan zekice yararlanan yazar kişiliği, bu sevgi dolu
portrelerde anlattığı kişilerin açmazlıklarını çelişkilerini, çocuk kalmış,
çevreyle ve gerçeklerle uyuşmamış yönlerini de bıyık altından gülerek
sergilemekte, eleştirmektedir. Bu kişilerin bıraktığı anılarda derin bir insan
sevgisinin, sıcak dostlukların izleri de vardır. Bu anılar kitabı okur için
öğreten, düşündüren bir kılavuz da olacaktır.” (Kitap Dünyası, Mart 1980)
90’lı yılların başında farklı yaşam öykülerini aktardığım portreler yazmaya
başladığımda da, oyuncusundan senaristine, yönetmenine Yeşilçam emekçilerinin
portrelerini yazarken de yolumu aydınlatmıştı Haldun Taner’in kitabı.
YEŞİLÇAM
PORTRELERİ
İlk “Yeşilçam
portreleri”ni topladığım Artizler Kahvesi adlı kitabımın ikinci baskısının
önsözünde şunları yazmıştım: “1991 yılında yaptığım Sami Hazinses söyleşisi
yayınlandığında, Türk sinemasına emeği geçmiş oyuncusundan yönetmenine, set
işçisinden kameramanına, ışıkçısına kadar birçok insanla görüşebilme umudumu,
yaşadığım coşkuyu anımsıyorum bugün.”
Aradan uzun zaman geçmişti. İlgilenmek, hatırlamak için Sami Hazinses’in
hastalanmasını, hastaneye yatmasını bekledi(k)ler. Sonra onun o durumunu
magazin haberciliğimizde(!) kullandık. Sonraki yıllarda Aliye Rona’yı, Ferda
Ferdağ’ı, Oya Peri’yi ‘kullandığımız’ gibi. (…) Onlar siyah-beyaz yıllarımızın
renkli kahramanlarıydılar. Fakat büyü bozulmuştu bir kez. Yeşilçam’a yıllarını
vermiş insanların yaşayıp yaşamadığı bile bilinmiyordu artık. Gazetelere haber
olduklarında ise ‘unutulanlar’ ya da ‘eski yıldızlar’dı. Benim içinse onlar
‘unutulanlar’ değil, ‘unutulmayanlar’dı. (…)
Çetin Altan’ın “Bir yumak insan”ı, Haldun Taner’in “Ölürse ten ölür canlar
ölesi değil” kitapları başucu kitabı olmaktan çıkmış, paparazzi kültürü egemen
olmuştu birçoğumuz için.
Artizler Kahvesi kitabı yayınlanmamıştı henüz, Ferda Ferdağ’ı, Metin Bükey’i yitirdiğimizde. Geçirdiği trafik kazası sonucu günlerce yoğun bakımda kalan Önder Somer’in ölüm haberini ise kitabın yayınlandığı gün almış, kitaba sevinememiştim. Yaprak dökümü sürüyordu... Ardından Hayati Hamzaoğlu’nu, Sami Hazinses’i, İbrahim Kurt’u, Mustafa Özkaya’yı, Polat Tezel’i ve kısa bir süre önce de Kazım Kartal’ı yitirdik. Geçmiş bilinciyle insanlarımızı öldükten sonra anmak yerine sağlıklarında hatırlayalım istedim.” (Ekim 2003)
Artizler Kahvesi kitabı yayınlanmamıştı henüz, Ferda Ferdağ’ı, Metin Bükey’i yitirdiğimizde. Geçirdiği trafik kazası sonucu günlerce yoğun bakımda kalan Önder Somer’in ölüm haberini ise kitabın yayınlandığı gün almış, kitaba sevinememiştim. Yaprak dökümü sürüyordu... Ardından Hayati Hamzaoğlu’nu, Sami Hazinses’i, İbrahim Kurt’u, Mustafa Özkaya’yı, Polat Tezel’i ve kısa bir süre önce de Kazım Kartal’ı yitirdik. Geçmiş bilinciyle insanlarımızı öldükten sonra anmak yerine sağlıklarında hatırlayalım istedim.” (Ekim 2003)
UNUTULMAYAN
YÜZLER
Yaprak dökümü
sonrasında da sürdü. Tanıdığım, söyleşiler yaptığım, yaşam öykülerini, sinema
serüvenlerini yazdığım insanlarımızı yitirdik arka arkaya. Yeşilçam’ın
unutulmayan yüzleri çocukluk kahramanlarımdı. Birçoğunu tanıdım, söyleşiler
yaptım. Yeşilçam’da Unutulmayan Yüzler kitabımın önsözünde de şunları
yazmıştım:
“Yaşam öykülerini, sinema serüvenlerini araştırdığım, her biriyle görüşerek
kendi seslerinden sizlere aktarmaya çalıştığım, bir dönemin, özellikle 50’li,
60’lı yılların Türk sinemasına damgasını vurmuş unutulmaz oyuncularının
dünyasına gireceksiniz birazdan. Gong sesini duyduğunuzda, ışıklar sönecek,
bütün zamanların en dev kadrolu siyah-beyaz belgeselini izlemeye
başlayacaksınız. Unutulmayan Yüzler... Bugün yaşayan bütün kuşakları etkilemiş
yıldızlar... Bir bakıma onlar Yeşilçam’ın “yıldız sistemi”nin yıldızlarıydı.
Aralarında yıldız sisteminin yıldızı olmayan fakat izleyici için her zaman
yıldız olmuş ve yıldız gibi yaşamış oyuncuların da bulunduğu unutulmayan
yüzler... Oynadıkları unutulmaz filmlerle, o filmlerdeki başarılı
oyunculuklarıyla bütün bir toplumu, kuşakları etkilemiş ‘esas kız’lar, ‘esas
oğlan’lar, jönler, jöndamlar...” (1998)
ÖLÜM YILI
2014, hayatın
birçok alanında ölüm yılı gibi yaşandı. Ölüm acısı ve gözyaşıyla geçti. İşçi
ölümleri, çocuk, kadın LGBT bireylerin ölümleri, savaşlar, cinayetler,
katliamlar…
Sinema da “ölüm acısından” payına düşeni aldı. Sinemamızın değerli isimlerini
yitirdik yıl boyunca. Çolpan İlhan, Ayşe Şasa, Selçuk Uluergüven, Behçet Nacar,
Süheyl Eğriboz, Altan Günbay, Recep Ekicigil, Nuri Sezer, Enver Dönmez, Mustafa
Suphi Baltacı, Adnan Azar, Huben Öztoprak, Kemal Bekir, Ayşe Aslanyan, Naci
Erhun, Haldun Marlalı, Haydar Karaer, Günfer Feray, Nihat Kantemir, Gül Gülgün,
Erdoğan Vatansever, Muazzez Özdemir, Işıl Karpuzpoğlu, Yusuf Sezer, Mustafa
Yavuz, Ekrem Çınaroğlu, Vasıf Küçükoruç, Ümit İmer, Ümran Ertok, Yalçın Otağ,
Kaya Volkan, Arda Uskan, Tuncay Gürel, Güner Namlı, Volkan Saraçoğlu ve Recep
Yener’in değerli hatıraları bizimle yaşayacak
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder