22 Mart 2020 Pazar

KİRLİ HARRY’DEN KOMİSER CEMİL’E


 03 Ağustos 2014
Televizyonun kült dizisi Behzat Ç. furyası eserken hemen herkesin aklına gelen geçmişin iki kült kahramanı, iki isim vardı. Kirli Harry ve Komser Cemil. Biri Don Siegel’in yönettiği Dirty Harry filminin San Francisco Polis Müdürlüğünde görevli “nevi şahsına münhasır” polis müfettişi, Kirli Harry lakaplı Harry Callahan suretindeki Clint Eastwood, diğeri Melih Gülgen’in yönettiği Cemil filminin Komser Cemil’i Cüneyt Arkın.
YIL 1971, KİRLİ HARRY GÖREV BAŞINDA
Özgün adı Dirty Harry olan 1971 ABD yapımı polisiye gerilim filmi, Türkiye’de Kirli Adam adıyla gösterilmişti. Dirty Harry çok tutulup iş yapınca ve kısa sürede kült filme dönüşünce ardından dört “Kirli Harry” filmi daha gelir. Hepsinin de başrolünde Clint Eastwood vardır. Bu filmler Magnum Force (1973), The Enforcer (1976), Sudden Impact (1983), The Dead ool’du (1988). Sudden Impact’in yönetmeni de Clint Eastwood’du.İlk filmde Kirli Harry lakaplı Harry Callahan’ın şehre korku salan, dürbünlü tüfekli bir seri katilin peşine düşmesi ve onu etkisizleştirmeye çalışırken de hukuk kurallarının dışına çıkıp kendi kurallarını uygulaması anlatılır. Film havuzda bir kadının öldürülmesiyle başlar. Bir çatıdan dürbünlü tüfekle ateş edilmiştir. Polis müfettişi Harry Callahan olay yerine gelir, incelemelerine başlar. Bulduğu notta şunlar yazılıdır: “San Francisco kentinde her gün birini öldürmekten zevk duyacağım. Ta ki bana yüz bin dolar ödeyinceye kadar. Kabul ederseniz yarın haber verin. Sizden haber alamazsam Katolik bir papazı öldürmekten büyük keyif alacağım ya da bir zenciyi. Akrep.”
Harry göreve başlar. Yöntemleri polis teşkilatına, yöneticilere göre sorunlu, “kirli”, aykırı ve kendine özgüdür. Yardımcısının “Sana neden Kirli Harry diyorlar?” sorusunu, bir olay sonrası “İşte bana bunun için Kirli Harry diyorlar, bütün pis işler bana kalıyor.” diye yanıtlar.
Filmin sonunda daha önce yakalayıp adalete teslim ettiği fakat ceza almadan kurtulan, insanları kaçıran, rehin alan, öldüren seri katil ‘akrep’i kendi yöntemleriyle ‘haklar’ Harry. Devam filmlerinde de kendine has yöntemlerini sürdürür Harry; kimi zaman polis içinde yuvalanmış çetelere karşı, kimi zaman farklı suç şebekelerine ya da örneğin tecavüzcülere karşı. Görevden alınsa da, masa arkası işlere ya da şehir dışı görevlere verilse de ‘suçun ve suçlunun izini kendi kurallarıyla sürer.
YIL 1975, KOMSER CEMİL GÖREV BAŞINDA
Yeşilçam’ın yakışıklı romantik jönü, piyano başından kalkıp salon filmlerinden çıkmış, avantür filmlerin, tarihi kostüme filmlerin fantastik kahramanı olmuş Malkoçoğlu, Kara Murat, Battal Gazi suretinde at binmiş kılıç kuşanmışken hayat bu kez farklı akıyordur sokaklarda.
Ülkede, 12 Mart darbesiyle bir süreliğine bastırılan toplumsal muhalefet yeniden yükselir. Amerika, oluşturmaya çalıştığı yeşil kuşakla Sovyetler Birliği’ni ve diğer ‘sosyalist’ devletleri kuşatır, bugün sonuçlarını çok açık gördüğümüz, 1980’lerde başlayan ‘yeni dünya düzeni’nin ve sonrasında geliştirecekleri Büyük Ortadoğu Projesi’nin temellerini atar.
Komünizme ve sol örgütlenmeye karşı gayri-nizamı harp amacıyla oluşturdukları özel harp daireleri; CIA bağlantılı Kontrgerilla yapılanmaları da darbe koşullarının oluşmasını sağlıyordur. Devrim ve özgürlük rüzgarlarının estiği dünyada, sol örgütlerin sayıları da etki alanına aldığı insan sayısı da hızla çoğalıyor, seslerini sokakta duyurmaya çalışıyordur.
Bir yanda ‘başka bir dünya mümkün’ diyen sosyalistler ve etkilediği geniş halk yığınları, emekçiler, gençler; diğer yanda devletin asker/polis silahlı militarist güçleri ve CIA güdümündeki kontrgerillanın yönlendirdiği silahlı sivil güçler, örgütler. Sayısı 1970’lerin sonunda her gün 30’u bulan ‘faili malum’ kaynaktan beslenen siyasal cinayetler, kitlesel katliamlar yaşanır. Her gün 25-30 kişi öldürülüyordur.
1970’lerin ikinci yarısında zirve yapan toplumsal muhalefetin bastırılması, ekonomik ve siyasal istikrarsızlığın giderilmesi devleti yönetenler açısından kolay değildir. Yüz binler sokaktadır, işçiler ekmek, köylüler toprak, gençler özgür demokratik eğitim, insanca hayat/iş koşulları istiyordur. Toplumsal muhalefeti bastırmak için harekete geçen karanlık güçler; kandan, uyuşturucu ve silah ticaretinden, kirli ilişkilerden besleniyordur. Komser Cemil bu toplumsal koşulların, bu politik ortamın ürünüdür.
HIZLA KAOSA ÇEKİLİYORDU ÜLKE
Cüneyt Arkın Cemil’in doğuşunu şu cümlelerle anlatır: “1975 yılı başında yapımcı yönetmen Melih Gülgen’le masaya oturduk. Bir hafta içinde Türkiye’de olup bitenleri, yaşananları, tek tek sıraladık. Türkiye’nin ruh hali önümüzdeydi. Bundan üç sayfalık bir hikaye çıkardık. Melih Gülgen acele ediyordu. Çünkü bugün yaşananlar, bir gün önce yaşananları altüst edip geçiyordu. Türkiye, dehşet verici bir hızla kaosa, korkunç bir yol ayrımına çekiliyordu.”
Aralarında akrabalık bağı da olan Cüneyt Arkın-Melih Gülgen işbirliğiyle yapılan üçlemeyi de yaptığımız söyleşide şöyle anlatmıştı Cüneyt Arkın: “Türk sinemasının bir özelliği var. Yapılan filmler Türkiye’nin yaşadığı, sosyal, kültürel, siyasal geri planlarını daima barındırmıştır. Yani halk hangi sosyal, siyasi, ekonomik sorunları yaşıyorsa bu filmlere de yansımıştır. (…) Türkiye’de hayat çok hızlanmaya başladı. Meseleler çok arttı. Belli sorunlar çıkmaya başladı. Ondan sonra biz, o tür, yani sokakta, evde, işte insanlar nasıl yaşıyorsa ne sorunlarla karşılaşıyorsa onları anlatan, onlara cevap arayan filmler çekmeye başladık. Mesela Cemil ve Cemil Dönüyor, Adalet filmlerini Amerika’nın bize müziğiyle, markalarıyla gelip sonra sinemasıyla kültürümüzü vurduğu, yaraladığı o dönemlerde çektik.”
Serinin ilk filmi Cemil, kumsalda genç bir kadının koşması ve sonrasında ölü bulunmasıyla başlar. Görüntü ve jenerik akarken Melike Demirağ’ın sesinden ‘Uyu Yavrum Ninni’ parçası duyulmaktadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder