22 Mart 2020 Pazar

BUMERANG CEHENNEMİ’NDEN KURTLAR KONSEYİNE

BUMERANG CEHENNEMİ’NDEN KURTLAR KONSEYİNE  24 Ağustos 2014
Cumhuriyet tarihi, toplumsal belleğe kazınan birçok acı olayı ve toplumsal dönüşümü barındırır. ‘Türk tarihi’ ve milli meselelerde milliyetçi hamaset filmleri üreten Yeşilçam; toplumun, ülkenin yolculuğunu etkileyen, belirleyen bu toplumsal olaylarla fazla ilgilenmez.
Örneğin Rumların kendilerini güvende hissetmedikleri için, büyük göç dalgalarıyla ülkeden ayrılmasına sebep olan 6-7 Eylül 1955 olayları, sinemaya ancak 2009 yılında (Güz Sancısı) yansıyabilir. ‘68 kuşağının devrimci önderlerinden Deniz Gezmiş ve arkadaşları Yusuf Arslan’la Hüseyin İnan’ın devlet güçlerince yakalandıktan sonra yargılanmaları, idamları ancak 1998 yılında bir filme (Hoşça kal Yarın) konu olabilir.
Menderesli yıllarda yaşananlar da son yıllara kadar filmlere konu olmaz. Menderes iktidarı ile muhalefet arasındaki ilişkiler günden güne sertleşir. İktidar, her kesimden muhalefete karşı baskıları arttırır, muhalefete destek veren birçok gazete aralıklarla kapatılır.
Muhalif yazarlar tutuklanıyor, basın sansürleniyordur. İktidar, basını ve muhalefeti soruşturmak amacıyla gazete kapatmaktan, muhalif düşüncede olanları tutuklamaya kadar geniş yetkilere sahip bir Tahkikat Komisyonu kurar.
Ülkedeki karışıklığın gitgide büyümesi, sokaklarda çatışmalar çıkması, iktidar-muhalefet arasındaki sertlik, sonunda 27 Mayıs 1960 sabahı, kurmay Albay Alpaslan Türkeş tarafından Ankara Radyosundan okunan bildiriyle son bulur. Milli Birlik Komitesi, Türk Silahlı Kuvvetleri adına ülke yönetimine el koyduğunu açıklar.
1950’lerden bu yana yaşanan süreçleri, toplumsal dönüşümleri, Menderesli yılları, ‘68 kalkışmasını, ‘70’leri, ‘80’leri 2000’li yıllarda Çemberimde Gül Oya, Kelebek Çıkmazı,  Hatırla Sevgili, Bu Kalp Seni Unutur mu?, Öyle Bir Geçer Zaman ki gibi önemli dönem dizilerinde ya da M. Ali Birand’ın, Can Dündar’ın, Rıdvan Akar’ın belgesellerinde, televizyon programlarında izleriz.
Birkaç hafta önce ‘Cüneyt Arkın Efsanesi’yle başladığımız yolculuk bir çeşit yazı dizisine dönüştü. Cüneyt Arkın’ın canlandırdığı, ülkeyi bataklığa çevirenlerle mücadele eden millici/milliyetçi “adalet savaşçısı” Komiser Cemil’den ve yakın geçmişte yine adaleti sağlamak için uğraşırken devlet içindeki bataklıkla, çetelerle, derin yapılarla karşılaşan Behzat Ç.’den söz etmemiz, madalyonun diğer yüzüne bakmamızı gerektirdi.
Çünkü Cemil’den sonra çok şey değişmişti bu ülkede. Behzat’tan önce Cemil’den sonra kanlı dönemlerin “bu vatan için kurşun da atan, kurşun da yiyen” Deli Yürek Yusuf Miroğlu’su ve Kurtlar Vadisi’nin Polat Alemdar’ı vardır. “Bu memleketin ekmeğini yiyip ihanet eden, bir gün mutlaka ekmeğini yediği elden kurşunu yer” diyen Bumerang Cehenemi’nin Bozo’su vardır. “Ha vatanımın ekmeğini yemişim ha uğruna kurşun yemişim” diyen fakat CIA-Kontrgerilla tetikçisine dönüşmüş, katliamlar yapmış ülkücüleri, milliyetçileri ve “Bu millet uğruna, ülke uğruna, devlet uğruna kurşun atan da yiyen de her zaman bizim için saygıyla anılır. Onlar şereflidirler.” diyen başbakan yardımcıları olmuştur.  Madalyonun diğer yüzü onların hikayesidir.
DÜNDEN BUGÜNE ANIMSAMALAR
Ülkenin son 60 yılı ‘özel harp’ koşullarının, kontrgerillanın kanlı tarihidir de aynı zamanda. Anti-komünizm temelinde oluşan ırkçı-milliyetçi yapılanmaların, devlet içinde devlet olan, çeteleşen karanlık yapılanmaların kanlı karşı-devrim tarihidir.
1955 yılı güz mevsimine doğru yol alırken, 6 Eylül 1955 günü Selanik’te Atatürk’ün evine bomba atıldığı haberlerinin duyulmasıyla, ağırlıklı olarak Rumları hedef alan, azınlıklara yönelik saldırılar başlar. 7 Eylül sabahına kadar süren saldırılarda, 5 binden fazla taşınmaz tahrip edilir, milyonlarca liralık mal yağmalanır.
Türk basınına göre 11 kişi, bazı Yunan kaynaklarına göre 15 kişi öldürülür. 6-7 Eylül olayları, tarihe ve kayıtlara sonraki yıllarda yaşanan birçok katliamın, kışkırtmanın, cinayetin, acının başlangıcı ve habercisi ilk kontrgerilla eylemi olarak geçer. Olayların yaşandığı sırada Seferberlik Tetkik Kurulunda görevli olan, 1988-1990 yılları arasında MGK genel sekreterliği yapan Sabri Yirmibeşoğlu, verdiği bir demeçte “6-7 Eylül bir Özel Harp işidir. Muhteşem bir örgütlenmeydi. Amacına da ulaştı.” der.
DERİN DEVLET KONTRGERİLLADIR
Demirel’in darbe kararı veren, darbeleri hazırlayan mekanizma olarak tarif ettiği ‘derin devlet’in adını Ecevit söyler: “Derin Devlet kontrgerilladır.” Özel Harp Dairesinin kontrgerilla örgütlenmesi sürerken CIA destekli Türkiye Komünizmle Mücadele Derneği kurulur. Derneğin çalışmaları, 1965 yılında genel başkanlığa İlhan Darendelioğlu’nun geçmesiyle yaygınlaşır. Fethullah Gülen bu yıllarda Erzurum’da Komünizmle Mücadele Derneğinin kurucuları arasındadır.
Dernek kısa sürede paramiliter bir yapıya dönüşür. On yıllar sürecek kanlı bir tarihin ilk adımlarını atar ve ardılları olan ülkü ocaklarına kanlı bir miras devreder.
14 Şubat’taki cuma namazından sonra Komünizmle Mücadele Derneği ile sağ kesimin denetiminde olan Milli Türk Talebe Birliğinin öncülüğünde “Bayrağa saygı” mitingi düzenlenir. Bu mitingde, komünistlere karşı savaş açıldığı ilan edilerek halka iki gün sonra düzenlenecek olan 6. Filoyu Protesto Yürüyüşü’nde komünistlere gereken dersi vermek üzere toplanma çağrısı yapılır. Tekbir getiren saldırganlar, Taksim’de göstericilere acımasızca saldırır. Olaylar sırasında Ali Turgut Aytaç ve Duran Erdoğan bıçaklanarak öldürülür, onlarca genç yaralanır; polis saldırganları seyreder. Saldırı kayıtlara ‘Kanlı Pazar’ olarak geçer.
Milli Türk Talebe Birliği ve İlim Yayma Cemiyeti, Komünizmle Mücadele Derneğinin türevleri olarak hayat bulur. 35-40 yıldır devleti ve gizli-derin-karanlık yapılanmaları yöneten, hükümetler kuran birçok ‘tanıdık’ isim bu derneklerde yetişti, yetiştirildi.
Kurtlar Konseyi yarattığı Bumerang Cehennemi’nde çok kan döktü; acıdan, gözyaşından, kandan beslendi. Zaman içinde gerçekle kurgu birbirine karıştı. Gerçek neydi, kurgu olan ne? Susurluk film icabı mıydı, gerçekse neden hesap sorulamamıştı? Ergenekon mu Kontrgerilladan çıkar, Veli Küçük mü büyüktür, İskender Büyük mü küçük? JİTEM var mıydı yok muydu?


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder