22 Mart 2020 Pazar

KURTLAR ŞEHİRLERİ KUŞATTIĞINDA


  28 Eylül 2014
1968 özgürlük hareketinin güzel gülen devrimci öncülerindendi Taylan Özgür. Deniz Gezmiş, Sinan Cemgil, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan ve daha birçok yol arkadaşıyla birlikte hemen her eylemin içindeydi. Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu’nun kurucuları arasında yer aldı.
Henüz 21 yaşında, 23 Eylül 1969’da İstanbul Üniversitesi Talebe Birliği Genel Kurulu’na katılmak için geldiği İstanbul’da Beyazıt Meydanı’nda arkadan vurularak katledildi. Bu satırları yazdığım gün, 68’in ilk faili meçhul cinayetinde öldürülen Taylan Özgür’ün 45. ölüm yıldönümüydü.
Cinayetin katili açığa çıkarılmamış, kayıtlarda faili meçhul kalmış olsa da faili malum bir cinayetti. Talat Turhan yıllar sonra o malum adresi gösterir: Kontrgerilla. Katil, cinayetin tetikçisi, devlet tarafından bilinmesine rağmen kimliği gizlendi, korundu.
Taşları bağlayıp köpekleri salmaya başlamışlardı. 24 Temmuz 1968’de Vedat Demircioğlu, l9 Eylül l969’da Mehmet Cantekin, 23 Eylül l969’da Taylan Özgür, l4 Aralık l969’da Mehmet Büyüksevinç ve Battal Mehetoğlu katledilir.
Durumdan vazife çıkaran ordu, 12 Mart 1971’de bir muhtıra vermiş, MHP, 12 Mart Muhtırası’nı coşkuyla karşılamıştı. Darbeye zemin hazırlanmasında ve gerçekleşmesinde büyük rol oynayan özel harp ve kontrgerilla örgütlenmesi kan emmeye başlamıştır bir kez. 12 Mart darbe sürecinde her renkten muhalif kontrgerilla gerçeğiyle tanışır.
1977 yılına gelindiğinde düğmeye bir kez daha basılır. Egemenler yükselen toplumsal muhalefetle başa çıkamaz, devleti yönetemez hale gelmiştir. Yüz binlerce emekçinin, muhalifin katıldığı coşkulu, görkemli kutlamalarla tüm İstanbul’u bayram yerine çevrildiği 1 Mayıs birlik ve mücadele gününü kana bularlar. Kontrgerilla kanlı yüzünü bir kez daha gösterir. Taksim’de onlarca insanın hayatını kaybettiği katliam yapılır. Bu sonu darbeyle bitecek kanlı sürecin başlangıcı, işaret fişeğidir. Sonrası telafisi olmayan acılarla, cinayetlerle katliamlarla gelir.
KANLI TARİH
16 Mart 1978 günü İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi önünde 7 öğrencinin ölümü, 41 öğrencinin de yaralanmasıyla sonuçlanan bombalı ve silahlı saldırı düzenlenir. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi 1. sınıf öğrencisi olan Ülkücü öğrencilerin içinde gizlice faaliyet gösteren genç bir istihbaratçı, İstanbul Emniyeti’ne geçtiği bilgi notunda, ülkücülerin 8-10 gün içinde İstanbul Üniversitesi çıkışında solcu öğrencilerin üzerine dinamit atıp, silahlı tarama yapacaklarını bildirmiştir. Emniyet arşivine “7 Mart 1978 tarih, 1.D.2,12780 koduyla girip resmiyet kazanan bilgi notunda” belirtilen katliama engel olunmaz.
16 Mayıs 1978’de Ankara’nın Keçiören ilçesine bağlı Piyangotepe mahallesinde sol görüşlü kişilerin bulunduğu Çelik kıraathanesine, akşam saatlerinde başlarına çorap geçirili bir şekilde giren 3 kişi kahvede bulunanlardan yere yatmalarını ister. Orada olan 20 kişi yere yatmıştır. İçeri giren kişilerin açtığı rastgele ateş sonucu 7 kişi hayatını kaybetmiştir.
Ülke kan gölüne çevrilirken bir yandan da MHP’nin ÜGD gibi gençlik örgütlenmelerine ‘yasadışı’ TİT (Türk İntikam Tugayı), ETKO (Esir Türkleri Kurtarma Ordusu), TÜŞKO (Türkiye Ülkücü Şeriatçı Komando Ordusu) adlarıyla MHP bağlantılı kontrgerilla örgütleri kuruluyor; cinayetleri, katliamları sahipleniyordu.
ETKO üyesi olarak yargılanan MHP itirafçısı Ali Yurdakul’un, “MHP’ye çok zarar verdi, birçok arkadaşımızı cezaevine attı, neredeyse Adana’da MHP’yi çökertecekti” dediği Adana Emniyet Müdürü Cevat Yurdakul 28 Eylül 1978’de makam arabasının içinde katledildi
19-26 Aralık 1978’de Kahramanmaraş’ta Yedi gün süren olaylar sırasında yaşanan Alevilere yönelik katliamda 150 Alevi öldürülür. Alevilere ait 200’ün üzerinde ev yakılır, 100’e yakın işyeri tahrip edilir.
18 Aralık 1978 akşamı Maraş’taki Çiçek Sinemasında başrolünü Cüneyt Arkın’ın oynadığı Güneş Ne Zaman Doğacak adlı filmin gösterildiği sırada bomba patlatılır. Bombayı koyan da sokağa çıkıp “bombayı komünistler attı. Allah’ını, peygamberini seven yürüsün, komünistleri, Alevileri yaşatmayın. Bunları öldüren cennetliktir.” diye bağıran da, sonrasında katliamı gerçekleştirip kan dökenler de kontrgerillanın yönlendirdiği MHP’lilerdir.
Katliamı başlatan bombanın sahibi MHP itirafçısı olan Ali Yurtaslan’ın söylediğine göre Abdullah Çatlı’dır. “Katliamı organize eden, bizzat katılanlardan bazıları ise Haluk Kırcı, Ercüment Gedikli, Ünal Osmanağaoğlu, Ökkeş Kenger’di.” (Reis- S. Yalçın, D. Yurdakul)
Bu, Çatlı ve ekibinin ilk katliamı da değildir. 8 Ekim 1978 günü Abdullah Çatlı, Haluk Kırcı, Ünal Osmanağaoğlu,  Bünyamin Adanalı, Ercüment Gedikli, Mahmut Korkmaz ve Kadri Kürşat Poyraz Ankara Bahçelievler’de Türkiye İşçi Partisi üyesi 7 öğrenciyi vahşice katleder. Gençlerden biri havluyla boğularak, dördü kafa hizasından kurşuna dizilerek, diğer ikisi de Eskişehir yolunda öldürülmüştür. Çatlı ve ekibinin görevleri burada bitmez.
27 Mayıs’ı da, 12 Mart ve 12 Eylül sürecini de, sonrasını da M. Ali Birand, Can Dündar,  ıdvan Akar gibi gazetecilerin, televizyon programcılarının hazırladığı belgesellerden ve son yıllarda çekilen dönem dizilerinden izleriz tekrar tekrar ve her defasında acılarımızı, yaralarımızı kanatarak.
SUSURLUK’TA ORTAYA ÇIKAN KONTRGERİLLA
3 Kasım 1996 tarihinde Susurluk’ta bir kamyona bir Mercedes çarpar, devletin kirli ilişkiler ağı ortalığa saçılır. Polis okulu müdürü üst düzey polis memuru’ Hüseyin Kocadağ’ın kullandığı, Şanlıurfa Milletvekili Sedat Bucak’a ait Mercedes’in yaptığı ‘kaza’ sonrası Bucak yaralı kurtulurken Mehmet Özbay, Gonca Us ve Hüseyin Kocadağ ölür. Mehmet Özbay sahte kimlikli kişinin Abdullah Çatlı olduğu anlaşılır.
Kaza, tarihe Susurluk skandalı olarak geçer. Yeni bir dönem başlıyordu ve artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. Değişmeyense cinayetler, katliamlar, faili meçhuller, gözaltında, yargısız infazlarda kaybedilen, söndürülen hayatlar, söndürülemeyen yangınlar, dindirilemeyen acılar,  durdurulamayan kan ve gözyaşı olacaktı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder