(07 Eylül 2013)
Yedinci sanat
sinema, kendi dilini oluştururken bütün sanatlardan yararlanır. En çok da
edebiyattan yararlanmıştır. Türkiye sinemasında da edebiyat uyarlaması
filmlerin sayısı oldukça fazladır, fakat edebiyatçıların sinemayla ilişkisi
aynı oranda güçlü değildir. Bunun nedeni edebiyatçıların, sanatçıların,
aydınların Yeşilçam sinemasına mesafeli durmaları, küçümsemeleriydi. Oyuncu,
yönetmen ve teknik kadrolar açısından oldukça şanslı olan Yeşilçam’ın en önemli
sorunu, eksikliği senaryoydu denebilir. Bülent Oran, Safa Önal, Erdoğan Tünaş
gibi rekortmen senaristin, az sayıdaki farklı ismin sipariş üzerine yazdıkları
senaryolar bir süre sonra birbirinin tekrarı seri üretimlere dönüşmüştü.
Sinemaya destek olan, senaryolar yazan edebiyatçılarımız da vardı. Bir elin
parmakları sayısındaki bu edebiyatçılar arasında Vedat Türkali, Orhan Kemal,
Kemal Tahir ve Yaşar Kemal’in ayrı/önemli bir yeri vardır.
Muhsin
Ertuğrul’un önerisiyle senaryolar yazan Nazım Hikmet de, Muhsin Bey’in tek
egemeni olduğu sinemamızın “Tiyatrocular Dönemi”nin senaristlerindendir.
1923-24 yılları arasında Süreyya Paşa sinemasının müdürlüğünü yapan babası
Hikmet Bey, Osmanlıca-Fransızca olan ‘Le Courrier du Cinema/Sinema Postası’
adında bir dergi çıkararak film tanıtımına, sinema haberlerine ve eleştiri
yazılarına yer vermeyi kararlaştırmıştır. Nâzım’ın bu dergide kendisine yardım
etmesini, yanında çalışmasını ister. Nâzım Hikmet, hayatının her anında
yazmayı, sanatı düşünüyor, sürekli üretiyordur. Resim yapar, sinema üzerine de
yazılar yazar. Bir gün Muhsin Ertuğrul ziyaretine gelir ve “Hazır piyesin var
mı?” diye sorar. Bu ziyaret ve talep Nâzım Hikmet’in tekrar tiyatroyla,
ardından da sinemayla bağını yeniden kurar. Kafatası ve Bir Ölü Evi piyeslerini
yazar. Böylece Nâzım Hikmet ve Muhsin Ertuğrul arasında da bir dostluk ve iş
arkadaşlığı bağı oluşur. Muhsin Ertuğrul’un İpek Film için çektiği Bir Millet
Uyanıyor filminde de Nâzım Hikmet, hem reji asistanı hem de seslendirme
yönetmeni olarak önemli bir rol oynar. Muhsin Ertuğrul, Nâzım Hikmet’le işbirliğini
sürdürür ve Karım Beni Aldatırsa filminin senaryosunu yazdırır.
Nâzım Hikmet
daha sonra da birçok filmde kullanacağı Mümtaz Osman imzasıyla senarist olarak
yer alır filmde. 1933 yılında çekilen yedi filmin beşi bu ikilinin imzasını
taşır; yönetmen Muhsin Ertuğrul, senaryo Mümtaz Osman. Aynı yıl çekilen Düğün
Gecesi/Kanlı Nigar filminin ise hem yönetmeni hem de senaristidir Nâzım Hikmet.
1934 yılında da Muhsin Ertuğrul’un yönettiği üç filmin senaryoları da Mümtaz
Osman takma adıyla Nâzım Hikmet’e aittir. Nâzım Hikmet 1937 yılında Güneşe
Doğru filmiyle senaryosunu da yazdığı filmde bir kez daha yönetmenlik yapar.
1939 yılında Tosun Paşa, 1940’ta Şehvet Kurbanı, 1941 yılında Kahveci Güzeli
(M. İhsan imzasıyla) ve 1942’de de Kıskanç filmleri çekilir Mümtaz Osman imzalı
senaryolarla. Nâzım Hikmet 1946 yılında Muhsin Ertuğrul için Ercüment Er
imzasıyla özgün bir senaryo yazar: Kızılırmak Karakoyun. Bu birlikte son
çalışmalarıdır. 1951 yılında yine İpek Film hesabına Barbaros Hayrettin Paşa ve
Lale Devri filmlerinin senaryolarını yazar. Senaryosunu o sıralarda yazdığı
Balıkçı Güzeli filmi ise, 1953 yılında Baha Gelenbevi tarafından filme çekilir.
Bu üç senaryosunda da İhsan Koza imzasını kullanır. Yeşilçam’a farklı ve ‘iyi’
bir şeyler getirmek niyetiyle giren Attila İlhan senaristlik yaptığı dönemlerde
Ali Kaptanoğlu takma adını kullanır. Filme çekilen senaryolarından bazıları
şunlardır:
Yalnızlar
Rıhtımı, Devlerin Öfkesi, Ölüm Perdesi, Şoför Nebahat, Ateşten Damla, Ver Elini
İstanbul, Rıfat Diye Biri, Dişi Kurt, Rüzgâr Zehra, Sokaktaki Adam, Yanlış
Saksının Çiçeği. Sinemamızda çok ayrı, özel bir yeri vardır Vedat Türkali
senaryolarının ve o senaryolardan üretilen filmlerin. Aydınların Yeşilçam
sinemasını küçümsediği, alay ettiği, sırt çevirdiği zamanlarda Vedat Türkali
yazdığı senaryolarla başka bir sinemanın yapılabileceğini gösterir. 1960’larda
Yeşilçam, film sayısındaki artışa rağmen nitelik olarak aynı ‘başarıyı
gösteremez. Ele alınan, anlatılan öyküler birbirinin tekrarı, kötü
kopyalarıdır. Vedat Türkali senaryolarından yapılan filmler, egemen Yeşilçam
filmlerinin dışına çıkan çalışmalar olarak farklı bir yerde durur. Asıl adı
Abdülkadir Pirhasan olan Vedat Türkali, 1951 yılında siyasal eylemlerde
bulunmakla suçlanarak tutuklanır. Askeri mahkeme tarafından dokuz yıl hapis
cezasına çarptırılır. Yedi yıl sonra koşullu olarak serbest bırakılır. 1958
yılında cezaevinden çıktıktan sonra sinema alanında çalışmaya başlar. 20’nin
üzerinde senaryo kaleme alan Vedat Türkali üç filmin de yönetmenliğini yapar.
Senaryolarını Vedat Türkali takma adıyla yazıyordur. Film alanındaki
emeklerinin Türkiye sinemasında ayrıcalıklı bir yeri vardır.
Sinemaya uzak
durmayan edebiyatçılara baktığımızda ‘üç Kemal’ diye tanımlayabileceğimiz Orhan
Kemal, Kemal Tahir ve Yaşar Kemal’in de (sonraları Selim İleri de eklenir bu
isimlere) sinemaya destekleri ve kattıkları önemlidir. Orhan Kemal’in sinemaya
aktarılmış eserleri arasında Üç Tekerlekli Bisiklet, 72. Koğuş, Murtaza, Avare
Mustafa, Devlet Kuşu, Kaçak, Bereketli Topraklar Üzerinde, Tersine Dünya’yı
sayabiliriz. Yazar bazı filmlerin senaryolarının yanı sıra Üç Arkadaş adlı
filmin bazı diyaloglarını da yazmış, Senaryo Tekniği adında bir de inceleme
kitabı yayınlamıştır. Bazı eserleri de televizyon filmi ya da dizi olarak
çekilen Orhan Kemal’in, ekmek parası kazanabilmek için Yeşilçam’a imzasız ya da
başka isimlerle çok sayıda senaryo yazdığı söylenir. Halit Refiğ’in Gurbet
Kuşları filminin diyaloglarını da Orhan Kemal yazmıştır. 1960’larda sinemayla
yakından ilgilenen Kemal Tahir, Murat Aşkın takma adıyla Atıf Yılmaz’a
senaryolar yazar. Ulusal Sinema tartışmalarının yaşandığı dönemde bu konudaki
görüşleri etrafındaki sinemacıları etkiler, yönlendirir. Eserleri sinema ve
televizyon için filme alınan Kemal Tahir Atıf Yılmaz’ın yönettiği Beş
Kardeştiler filminin senaryo çalışmalarına da katılır. Yaşar Kemal’in de bazı
eserleri senaryolaştırılır, filme alınır. Bazı filmlerin senaryo yazımına
katkıda bulunan Yaşar Kemal’in eserlerinden çekilen filmlerinden bazıları
şunlardır: Beyaz Mendil, Namus Düşmanı, Alageyik, Karacaoğlan’ın Sevdası, Ölüm
Tarlası, Ağrı Dağı Efsanesi, Yılanı Öldürseler, İnce Memed, Yer Demir Gök
Bakır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder