19 Mart 2020 Perşembe

CADI BÜYÜSÜ


Zeynep AKSU

9 Mayıs gecesi (2013) Opera binasında yapılan açılış gecesi Yetkin Dikiciler ve Laçin Ceylan’ın sunuculuğunda gerçekleşti. 70’li yılların toplumsal hayatına, değişim ve dönüşümüne toplumsal gerçeklik zemininden bakarak hazırlanan barkovizyon gösteriminde sinemamızın serüveni de anımsatıyordu. Sinemada 70’ler demek öncelikle Yılmaz Güney ve ‘Umut’ demekti; yükselen toplumsal muhalefet, başka bir dünya düşü demekti. Gecenin sürprizi ise Melike Demirağ oldu. Hep birlikte ‘Arkadaş’ söylendi. 70’leri anımsamanın; Yılmaz Güney’i daha güzel bir dünya için mücadele edenleri, bu uğurda hayatlarını verenleri, yitirdiklerimizi anımsamanın hüznü içinde ödüllerin verilmesine geçildi. Ödüllerin sahipleri yeni anımsamaları getirdiğinden, hayat öykülerinden kesitlerde hüzün çoğalıyor, duygusal anlar yaşanıyordu.
Zeynep Aksu “22 yasında bıraktığı sinemaya hiç geri dönmedi, ama adı Yeşilçam Sineması’ndan hiç silinmedi” cümleleriyle çağırıldı sahneye Uçan Süpürge Onur Ödülü verilmek üzere. Yıllar önce sinemadan kopan bunu da çok can yakıcı bir eylemle noktalayan (babasıyla birlikte tekneyle açılıp, tüm ödüllerini ve hakkında çıkan gazete haberlerini denize atarak sinemaya veda eden) Zeynep Aksu, “Siz bana ödül vermediniz, siz bana dünyayı verdiniz” diyordu.
Yıldız KENTER
“5 yaşında başladığı oyunculuk kariyerini sinemada devam ettiren, aklı her daim sinemada, yüzü üretime dönük” diye sahneye davet edilen Perihan Savaş da Onur Ödülünü alırken “Muhteşem bir gün bugün benim için. Uçan Süpürge’nin ilk açılışında buradaydık, inşallah devamı gelir dedik ve bugün 16.’sı. Ve benim Onur Ödülüm. Erkek egemen bir topluma rağmen, kadına şiddete rağmen, küçük gelinlerimize rağmen bu Onur Ödülü’nü almak benim her şeye rağmen doğru bir şey yaptığımı gösteriyor. Bu ödülü tüm kadın sinema emekçileri adına alıyorum” diye konuştu.
Bilge Olgaç Başarı Ödülü ise Suzan Kardeş’indi. Cıvıl cıvıl çiçekli bahar elbisesi ve enerjisiyle sahneye gelen Suzan Kardeş “Her sinemacı gibi hayalimdi ödül almak. Kısmet bugüneymiş. Uçan Süpürge kadınlarına binlerce kere teşekkürler, bana çok güzel bir taç taktınız” dedi. Gazeteci Elif Özmenek’in ödül alan üç kadın sanatçıyla sahnede yaptığı söyleşide sanatçılar festivalin teması gereği kendi ‘rağmen’lerini anlattılar. Hüznü Suzan Kardeş’in enerjisi, esprileri ve şarkıları dağıttı.
YILDIZLAR HER ZAMAN YILDIZ KALIR
“Her şeye rağmen yıldızlar her zaman yıldız olarak kalırlar.”  Bu yıl ilk kez verilen Tema Özel Ödülü Yıldız Kenter’in oluyordu. Yıldız Kenter’i salonu tıka basa dolduran konuklar dakikalarca ayakta alkışladı. Tiyatronun yanı sıra sinemada da önemli filmlerde yer alan ve ‘Ağaçlar Ayakta Ölür’ filmindeki rolüyle unutulmaz bir iz bırakan Yıldız Kenter “Tiyatroda lakabım cadıydı ama hiç süpürgem olmamıştı, iyi ki biraz daha yaşamışım, giderayak bu ödülü aldım” derken salonda gülmekle ağlamak arasında bir dalgalanma yaşandı. Yıldız Kenter sahnede bir abide, bir tanrıça gibiydi. Kendisini ayakta alkışlayanları neredeyse başı yere değecek kadar eğilerek selamladı.
A
Suzan KARDEŞ
çılış gecesinin büyüsü Melike Demirağ’ın tüm konuklarla ve uçan balonlar arasında söylediği ‘Hayat Bayram Olsa’ şarkısıyla tamamlandı.
Uçan Süpürge’nin cadıları bir kez daha “her şeye rağmen kadınların sahneleri de ekranları da, hayatı da bırakmayacaklarını böylesine etkileyici bir büyü içinde gösterdiler hepimize. Bununla yetinmeyen ‘cadılar’, özenle, bilinçle seçilmiş etkileyici film seçkisiyle de, misafirperverlikleriyle de festival boyunca sürdürdüler büyüyü.
16 yıldır festivalin gerçekleşmesi için büyük özveriyle çalışan direnen, Uçan Süpürge Kadın İletişim ve Araştırma Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Halime Güner, açılış gecesinde “bazı şeylerin olması için meğer 15 yılı geride bırakmak gerekiyormuş” diyordu:
“Bu sene bir şey oldu, bütün zorlu deneyimlerin sonunda ‘Artık oldu!’ dedirten gelişmeler yaşadık. Tarihimizde ilk kez Ankara İş Adamları Derneği kapımızı çalıp sizin için ne yapabiliriz diye sordu. Sonra, Ankaralı bir firma olan MG Yapım, festival fragmanlarını ben yaparım dedi. İzmir merkezli bir gıda zinciri, açılış töreninizde sütlü tatlılar bizim ikramımız olsun dedi. Ankara Kulübü, Turizm Haftası’nda festivalde buluşalım çağrısı yaptı Ankaralılara. Bu da ilk defa oldu… Geçen yıl açılış törenimizde seyirci olarak bulunan Elif Özmenek Çarmıklı emeğimizi gördü, mücadelemize tanık oldu ve destek vermek istedi. Böylelikle 9 Mayıs’taki açılış gecemizin organizasyonunu gönüllü olarak üstlendi.
Bütün bunlar olurken, festivalde gönüllü çalışmak üzere başvuranların sayısı 100’ü geçti. Biz tam da bunları bekliyorduk. Kadınların festivali bir toplumsal fayda olarak görülmeli diyorduk.”
Başta Halime Güner, derneğin yönetimi, çalışanı, gönüllüsü tüm Uçan Süpürgeliler festival boyunca pervane oldular, “Dünya yerinden oynar, kadınlar özgür olsa” sloganının imkânlı ve gerçekçi olduğunu gösterdiler tüm konuklara, katılımcılara ve Ankaralılara yarattıkları ‘cadı büyüsü’yle. Benim için de daha önce yaşadığım bir zaman diliminin, bir masalın tekrar yaşanması gibiydi bu festival.
8. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali kapsamında 15 Mayıs 2005 tarihinde “Türkiye’nin Debra Winger’ını Aramak” başlıklı panele katılmıştım Itır Esen, Nilüfer Aydan, Serra Yılmaz ve Şükran Yücel’le birlikte.
Rosanna Arquette’in Türkiye’de de gösterime giren “Kayıp Aranıyor: Debra Winger” adlı filmden yola çıkan Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali, kadın oyuncuların sinemadaki “starlık” sisteminin çarkları arasında nasıl ezildikleri ve evlilik gibi nedenlerle oyunculuk kariyerlerini nasıl yarıda bırakıp köşelerine çekildikleri üzerine bir tartışma ortamı yaratmak niyetiyle düzenlenmişti panel.
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder