19 Mart 2020 Perşembe

HAYATI SAVUNMAK İÇİN SANAT


(24 Ağustos 2013)
Umudun tazelendiği, güzelliklerin çoğaldığı, vefanın, dostluğun, paylaşımın ‘orantısız sevgi gücü’yle hayata geçtiği bir Türkiye Tiyatro Buluşması daha yaşadık. 7. Türkiye Tiyatro Buluşması 15-18 Ağustos tarihleri arsında Dikili’de gerçekleştirildi. Buluşmanın ana sloganı “Hayatı Savunmak için Sanat”tı; şehir tiyatrolarında yönetmelik değişikliğine karşı, devlet tiyatrolarının yok edilmesine karşı, özgürlük alanlarımızın kısıtlanmasına karşı, adaletsizliklere karşı, özgürlüğümüz için, Hayatı Savunmak için 7. Türkiye Tiyatro Buluşması.
Buluşmanın hakları, emeklerinin karşılığı kolay ödenemez iki büyük ekibi vardı; Orçun Masatçı öncülüğünde İzmir Yenikapı Tiyatrosu’nun sanat emekçileri ve Dikili’ye “Emeğin, Barışın, Sanatın Kenti” tanımlamasını/övgüsünü yıllardır sürdürdüğü uygulamalarla, verdiği mücadeleyle kazandıran “efsane” Belediye Başkanı Osman Özgüven ve ekibi. Kültür ve Sosyal İşler Müdiresi Gülay Demir, Belediye Meclisi üyesi ve Kent Konseyi Başkanı Erdoğan Doğan’ın verdikleri destek ve katkı da unutulur gibi değildi. Buluşma boyunca Dikili’nin her yeri sanat, her alanı festivaldi. Hayatı savunmak için buluşanlar geniş bir muhalif yelpazede itirazlarını, başkaldırılarını da dillendirerek gezi süreciyle başlayan kalkışmanın/isyanın parçası olduklarını gösterdiler. Bir gazete yazısına sığmayacak kadar çok şey paylaşıldı buluşmada, Dikili’de. Yalnızca benim gözlemlerim ve şu an bilincimden akanlar bile bir kitap oluşturabilir. Hangisinden başlayacağımı bilemesem de buluşmaya damgasını vuranların başında vefa, dayanışma ve direniş ruhunun geldiğini söyleyebilirim.
Vefa dedim, çünkü buluşma ödülleri de bunun ilk göstergesiydi, sonrasında programda yer alan birçok adım gibi. Bu yıl Onur Ödülü tiyatronun ustalarından Yücel Erten’e, Emek Ödülü bu satırların yazarına (duygularımı daha sonra yazarım), Barış Ödülü daha yapacağı çok şey varken, devletin düşlerini/düşüncelerini dilediğince yaşayabilmesine izin vermediği, ‘yok etmek’ için her yolu denediği Pınar Selek’e, Çayan Birben Umut Ödülü ise Taksim Dayanışması ve Gezi parkı tutukluları adına Ongun Yücel’e verildi.
Dikili Belediye Tiyatrosu’nun hayatını genç yaşta kaybeden oyuncusu Mehmet Mutlu Kandemir’i çok sevdiği tiyatro’da yaşatmak için onun adıyla genç yetenek ödülü verilirken Mehmet Mutlu Kandemir fidanlığının açılışı da gerçekleştirildi. Türkiye Tiyatro Buluşması bu toprakların değerlerini de unutmadı. Günlere isim verme geleneği bu yıl da sürdürdü. 15 Ağustos, Ece Ayhan, 16 Ağustos, Can Yücel, 17 Ağustos, Metin Altıok, 18 Ağustos, Ahmed Arif adıyla anıldı.
Gezi direnişinde yitirdiğimiz kardeşlerimiz de aramızdaydı, isimleri dillerdeydi, alanlardaydı. Etkinlik alanları, atölyeler de onların adlarıyla anıldı. Türkiye’nin gözaltındaki kayıplarının neredeyse ilki olarak görülen Sabahattin Ali Atölyelere verilen ilk isimdi. Gezi Parkı eylemlerinde hayatını kaybeden Medeni Yıldırım ve Zeynep Eryaşar’ın adları iki atölyeye verildi. Söyleşi alanı ismi ise Mehmet Ayvalıtaş’ın adını aldı. Ethem Sarısülük’ün adı Dikili meydandaki sahnede, Abdullah Cömert’in Bademli köyündeki sahnede ve Ali İsmail Korkmaz’ın adı da Salihleraltı’ndaki sahnede hayat buldu.
Hayatın garipliğini buluşmada da yaşadık; Yenikapı Tiyatrosu geçtiğimiz sezon Faşizmin Korku ve Sefaleti oyununu sahnelemişti. Özellikle 1 Mayıs’tan başlayarak, Emek Sineması direnişi ve ardından da Gezi ayaklanmasıyla süren günlerde bu korku ve sefaleti bütün ülke/dünya görmüştü. Bu korku ve sefaletin yansımasını buluşmada da yaşadık. Ali İsmail Korkmaz sahnesi iktidarın baskı aygıtlarınca hiçbir geçerli neden olmadan kapatıldı, oyun oynanması, etkinlik yapılması yasaklandı.
Buluşmada dayanışma ve direniş ruhu dedim; çünkü buluşma boyunca Gezi ruhu ülkenin birçok kentinde olduğu gibi Dikili’deydi de. Açılış yürüyüşünden başlayarak her yer Gezi, her yer direniş oldu. Tüm katılımcılar, sanata da, hayata da, isyana da sahip çıktı. Özgür sanat için, özgür gelecek için, adalet için taleplerini de, itirazlarını da haykırdılar.
Atölyelerde, seminer ve söyleşilerde bilgi paylaşımı yoğun katılımla, ilgiyle gerçekleşirken sokak ve sahne oyunlarında, konserlerde de coşku ve katılım yoğundu. Oyunculuk, fotoğraf, yazarlık, kil işleri, sokak tiyatrosu, sinema, tango ve sirtaki, kısa film, yaratıcı drama atölyelerinin yanı sıra “Medyanın Sanata ve Hayata Etkisi”, “Aşk, Sanat ve Sokak”, “Sokağın Sanatını Yaratmak”, “Politika ile Tiyatronun İlişkisi”, Tiyatroda Yeniyi Yaratmak”, Endüstriyel Futbol ve Taraftar Kültürü” başlıklı söyleşiler gerçekleştirildi. Sibel Özbudun Gezi ayaklanmasından yola çıkarak üniversiteleri anti-kapitalist isyanları, neo-liberal uygulamaları ve başkaldırı-itiraz kültürünü içeren bir seminer verdi.
Dostluk da, paylaşım da, sevgi de ‘orantısız’dı. Bütün yüzler birbirine dönük ve güleçti. Katılımcıları arasında Prof. Dr. Özdemir Nutku, Prof. Dr. Nurhan Tekerek, Yücel Erten, Haluk Işık, Tuncer Cücenoğlu, Üstün Akmen, Orhan Alkaya, Ragıp Yavuz, Levent Öktem, Işıl Özgentürk, İhsan Eliaçık, Hakan Kirezci, Turgay Tanülkü, Vecdi Sayar, Zeynep Altıok Akatlı, Vedat Zar gibi sanatçı, akademisyen, yazarın olduğu buluşmanın diğer katılımcıları da (bireysel ve topluluk) tiyatro/sanat emekçileriydi.
Metin Altıok’un 1963 yılında yazdığı “Duygusuz Yenilgi” adlı oyunu da Orhan Alkaya rejisi ve Çiğdem Erken ile Grup Gündoğarken’in canlı müzik performansı eşliğinde sahnede binlerce seyirciyle buluştu. Oyundan önce Orhan Alkaya ve Zeynep Altıok Akatlı Metin Altıok’un sanatı, kişiliği ve anılar üzerine bir söyleşi gerçekleştirdi.
Etkinlik boyunca Sayki, Çiğdem Erken, Ruşen Alkar&The Buskers ve Hüsnü Arkan konserleri de meydanı dolduran kalabalık bir katılımla izlendi. Deniz kenarına kurulan kamp alanında, çadırlarda kalan onlarca genç tiyatro emekçisi tüm etkinliklere katılırken geceleri de sabahlara kadar süren sohbetlerde hayatı paylaşmanın güzelliğini yaşadı. Sokak ve sanat birleştiriciydi.
Buluşma katılımcısı olarak ben de, geçen yıllardan tanıdığım, birlikte güzellikleri ve umudu çoğaltmaya çalıştığımız dostlarla bir kez daha bir araya gelmenin mutluluğunu, coşkusunu yaşarken bir yandan da buluşma boyunca yardımlarını, desteklerini (sevgilerini, övgülü sözlerini, güleç yüzlerini) gördüğüm yeni genç arkadaşlar, kardeşler edindim.
Yine kazanımı çok bir buluşmaydı yaşadığımız. Yenikapı Tiyatrosu yaklaşık on yıldır “Sanat Hayattır, Hayat Sokakta” diyordu. Uzunca bir süredir sanat da sokakta, hayat da, insanlar da.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder