09 Mart 2014
İktidar her
yerde. İktidar kavramı, yaygın kullanıldığı (ve sanıldığı) gibi yalnızca
siyasal iktidarı işaret eden bir kavram değil. Yine çok yaygın kullandığımız
gibi yalnızca erkeğin (kadın üzerindeki) cinsiyet alanındaki iktidarıyla da
sınırlı değil. Herkesin bir diğerine devlet olmaya kalktığı günümüzde, ‘küçük devletler’, güç
ve baskı alanları oluşturan iktidar biçimleri, alanları da var. Egemen ulusun
aynı devlet içinde ya da diğer egemenlik alanları üzerindeki uluslar üzerinde
kurduğu baskı/iktidar; inançlar alanında, cinsiyetler üzerinde oluşturulan
iktidar… Yaşam biçimlerine karşı da iktidar/lar oluşturuluyor; gündelik hayat
içinde de sistemin beslendiği farklı iktidar biçimleri var. Örneğin güzelin
çirkin, güçlünün güçsüz, zayıfın şişman, uzunun kısa, heteroseksüelin farklı
cinsel eğilimler v.b. üzerindeki iktidarı gibi.
KADINLAR VARDIR

Sinemamızın ilk kadın yönetmenlerini, Sezer Sezin, Belgin Doruk, Neriman
Köksal, Müjde Ar gibi oyuncularını, sinemamızda kadının konumunu daha önce bu
sayfada yazmıştık. Bu sayfada yine 16 yıldır Ankara’da kadınların öncülüğünde,
onların çabaları ve özverileriyle sürdürülen Uçan Süpürge Uluslararası Kadın
Filmleri Festivali üzerine de yazmıştık.
İstanbul’da da 12 yıldır tüm güçlüklere, olanaksızlıklara karşın var olan bir
kadın filmleri festivali ve bu festivali gerçekleştiren, sürdüren ‘kadınlar
topluluğu’ var. 2003 yılında kurulan ve sadece kadınların katılımına açık olan
Filmmor Kadın Kooperatifi kadınlarla birlikte kadınlar için sinema yapmak,
itiraz etmek, üretmek, düşlemek ve eylemek için var!
FİLMMOR KADIN
KOOPERATİFİ: FİLMMOR
“Sinemada,
medyada ve nihayet her alanda cinsiyetçiliğin, şiddet ve ayrımcılığın olmadığı
bir yaşam düşlüyoruz” diyen Filmmor ekibi ‘düşlerini’ de şöyle tanımlıyor:
“- Kadınların sinema ve medyaya katılımını, bu alanda kendilerini ifade
edebilme, iletişim ve üretim alan, olanak ve güçlerini artırmak. -Kadınların
cinsiyetçi olmayan temsil ve deneyimlerini yaygınlaştırmak.
Bu düşle,
MEDİZ – Kadınların Medya İzleme Grubunda, kadın örgütleriyle birlikte
sürdürdüğümüz çeşitli kampanya-platformlarda emek veriyor; Türkiye ve Türkiye
dışında kadın filmleri haftaları, sergiler, özel programlar gibi etkinliklerle
kadınların ürün, düşünce ve düşlerini yaygınlaştırmayı, paylaşmayı
sürdürüyoruz.” 2004 yılından itibaren her yıl film eleştirisinden film yapımına
çeşitli içeriklerde sürdürülen atölye çalışmaları ile kadınlar hem sinema bilgi
ve deneyimi ediniyor hem de yazıyor, üretiyor, film yapıyor.
2004, 2005, 2007 ve 2010 yıllarında İstanbul’da, 2006 yılında Diyarbakır’da
gerçekleştirilen Atölyemor’da, on iki film üretilir. 2008 yılında Atölyemor:
Film Analizi Atölyesi, 2009 yılında Atölyemor Kurgu, Kamera Kursları yapılır. 2003
yılından itibaren kadınlarla, farklı kadınlık halleri ve deneyimleri -kadınlara
dair ve kadınlar için- film yapmayı, kadınların film projelerine yapım desteği
vermeyi sürdürürler.
12. ULUSLARARASI GEZİCİ FİLMMOR KADIN FİLMLERİ FESTİVALİ

“Kadınların
hakları gibi, bedenlerine, emeklerine de el konmaya devam ediliyor ve bu el
koyma zorla, şiddetle sürdürülüyor. Kadınları koca-evlilik mahkûmu olarak gören
zihniyetin şiddetle tezahürü, zorla, rızasız erken evlendirmeler yoluyla çocuk
istismarı ve tecavüzü, kadın cinayetleri en ağır haliyle sürüyor. Tüm bu baskı
ve şiddeti artıran politik nedenler bir yana kadınlar bu baskıya direndikçe
maalesef daha çok şiddetle karşılaşıyor. Her kadın cinayetinin ardında ölümü
göze alarak şiddet sarmalı haline gelen o evliliği bitirmeyi, o kocadan
boşanmayı, o kocaya, o sevgiliye biat etmemeyi göze alarak direnen bir kadın
var! Onlar çoğunlukla tek başlarına, karakola, savcılığa başvursa da
koruma-destek alamayan, gazetelerin üçüncü sayfalarında katilin dilinden
yazılmış ve maktulü yargılayan haberlerde kalan, adlarını, direnişlerini
kimsenin hatırlamadığı, ölesiye direnen kadınlar… Biz sırf cinsiyeti, cinsiyet
kimliği dolayısıyla yaşamlarının her anında hayatta kalmak için direnmek
zorunda olanlar için direnmek yeni bir şey değil… Bazen istediğimiz gibi
yaşamak bazen de sadece yaşamak için direniriz. Direniyoruz. Bazen bedenimizle
bazen tercihlerimizle bazen kalemimizle bazen kameramızla.”
Bu yılki
filmlerin kamera arkasında direnen kadınlar var yine. Kadınların Sineması
bölümünde son yılların dirençli, umutlu filmleri, Bedenimiz Bizimdir bölümünde
kadın bedeninin bir iktidar ve savaş alanı olarak görüldüğü bir dünyada
“Bedenimiz bizimdir!” diyen filmler, Cinsiyetler bölümünde ise cinsiyet ve
cinsel kimlikle ilgili ezberleri alt üst eden filmler…
Muhafazakârlığın
kadınların bedeni, cinselliği üzerindeki türlü klişe ve kısıtlamalarının
karşısına cesur, radikal, ezber bozan filmlerle dikilen Catherine Breillat altı
filmiyle yer alıyor festivalde.
Sinema yapmak
için çok bedel ödeyerek direnen Bilge Olgaç da ölümünün yirminci yılında üç
filmiyle anılıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder