1986 yılında Şerif Gören’in yönettiği ‘Sen Türkülerini Söyle’ filmiyle
başlayan, zamanla yenileri de eklendiğinde 12 Eylül Filmleri
tanımlaması/gruplaması yapılan filmler, farklı zaman aralıklarıyla üretildi,
gündeme geldi. Son 12 Eylül filmi 2012 yılında Orçun Benli’nin yönettiği ‘Bu
Son Olsun’da sokaklarda yaşayan 5 evsiz 12 Eylül 1980 darbesiyle sokağa çıkma
yasağı ile karşı karşıya kalırlar. Ancak onların gidebilecekleri tek evleri
vardır; o da yine sokaklardır. Yaşanan bir dizi yanlışlıklar komedisi sonucu
kendilerini siyasi mahkûmlarla birlikte aynı cezaevinde bulurlar.
‘Bu Son
Olsun’ filmi de Sırrı Süreyya Önder’in senaryosunu yazıp Muharrem Gülmez’le
birlikte yönettiği Beynelmilel gibi 12 Eylül’e mizahi bir üslupla yaklaşıyor,
yaşananların traji-komik yanlarına vurgu yapıyordu.
‘12 Eylül
Filmleri’ni dolaylı ya da doğrudan 12 Eylül’ü, 12 Eylül’e uzanan süreci ve
sonrasında yaşananları konu alan filmler olarak tanımlayabiliriz. Dolayısıyla
bu filmlerin kahramanları, 12 Eylül’le ilişkilidir, sürece dâhil olmuşlar ve
etkilenmişlerdir.
Filmleri içeriklerine göre farklı başlıklar altında da gruplayabiliriz:
Filmleri içeriklerine göre farklı başlıklar altında da gruplayabiliriz:
a) 12 Eylül eleştirisi yapan hesaplaşma
filmleri,
b) Cezaevinden eve dönüş ve eve dönüş sonrasını anlatan filmler,
c) 12 Eylül döneminde yaşanan işkenceyi anlatan filmler,
d) 12 Eylül’ü bir süreç olarak ele alan, öncesini de kapsayan filmler,
e) 12 Eylül’ün toplumdaki etkilerini ele alan filmler,
f) 12 Eylül’e mizahi üslûpla yaklaşan, eleştirisini bu dille yapan filmler...
b) Cezaevinden eve dönüş ve eve dönüş sonrasını anlatan filmler,
c) 12 Eylül döneminde yaşanan işkenceyi anlatan filmler,
d) 12 Eylül’ü bir süreç olarak ele alan, öncesini de kapsayan filmler,
e) 12 Eylül’ün toplumdaki etkilerini ele alan filmler,
f) 12 Eylül’e mizahi üslûpla yaklaşan, eleştirisini bu dille yapan filmler...
12 Eylül’ün
baskıcı, özgürlükleri yok eden ve örgütlü yapıları ortadan kaldırmaya yönelik
politikaları, filmlerin içeriklerine de yansır. 1980 sonrası ağırlıkla bireye,
bireyin iç yolculuğuna yönelen sinema ortamında çekilen ilk 12 Eylül Filmleri
de cezaevinden çıkmış bireyin ‘eve dönüş’ sonrası hesaplaşmalarına yönelir. Bu
öykülerde yeni hayatlarında aileleriyle, eski arkadaşlarıyla yaşadıkları
uyumsuzluklar, toplumsal ve psikolojik sıkıntılar anlatılır.
GELECEK DÜŞÜ
VE 12 EYLÜL
12 Eylül
yalnızca geçmişi yok etmekle yetinmemiş, gelecek düşünü de yok etmiştir.
Geçmişiyle köklerinden koparılan birey, gelecek düşünü de yitirdiğinde artık
kendini yaralayan, ölümcül hasarlara yol açan darbeyle hesaplaşma zemininden de
kopmuş demektir. Bu geçmişten kopukluk ve geleceksizlik hali bütün bu filmlerin
kahramanlarına da yansır.
12 Eylül
Filmleri’nin, başka deyişle 12 Eylül’lü filmlerin tamamına yakınında, (Eylül’ü
bir süreç olarak ele alan, öncesini de kapsayan filmler de dâhil) filmin
kahramanı olan bireylerin ve yakın çevresinin öykülerini izleriz. 12 Eylül’e
giden süreçte yaşanan filmin kahramanı olarak öykülenen bireyin de yaşamını
değiştiren toplumsal hayat yer almaz. Olanı da algılanamayacak kadar siliktir.
Oysa 12 Eylül öncesi, neredeyse bütün bir toplumun dâhil olduğu büyük toplumsal
mücadelenin yaşandığı zamanlardı; bu filmlerde bu mücadele(ler) yer almaz.
“Dolayısıyla hangi siyasal seçişle kurmuş olurlarsa olsunlar, yönetmenlerin
bize sunduğu ‘devrimci/sosyalist’ birey imgesi onun varoluşsal, psikolojik ya
da siyasal kurgusu, toplumsal-tarihsel bakış açısından anlamsızlaşır. O yüzden
bütün bu filmlerde 12 Eylül, toplumla ilişkisi belirsiz bir takvim tarihi
olarak kalakalır.” (Ertuğrul Kürkçü, “12 Eylül Filmleri”, Beyazperde Dergisi 12
Eylül Filmleri Özel Eki, Eylül-Ekim 1990)
80 öncesi hayatın
ve sol/sosyalist-devrimci mücadelenin en önemli özelliği olan örgütlülük ya
belirsizdir ya da olumsuzlanır. Bu da yaşanan gerçekliğin tersini söylemektir.
Darbe öncesi sol mücadele içinde yer almış, cezaevine girmiş bir militanı,
örgütlülükten soyutlayarak aktarmak doğru olmaz. 12 Eylül darbesinde gözaltına
alınan, sorgulanan, işkence gören “militanlar” örgüt bağı nedeniyle yaşar
bunları. Tutuklu ve hükümlü olarak hapse atılanlar da “yasadışı örgüt”e üye
olmakla suçlanır, cezalandırılır. Örgütlülüğü, 12 Eylül filminin kahramanı olan
devrimci bireyin yaşamında belirsizleştirmek filmi eksikten öte, yanlışlı
yapar.
BOŞ VE TERK
EDİLESİ
Birkaç örnek
dışında büyük çoğunluğunun ana temasını ya da önemli temalarından birini darbe
sonrası gözaltında ve cezaevlerinde uygulanan işkence oluşturur. Filmlerin
olumlu kahramanları solcudur, bedel ödemiştir, işkence görmüş hapis yatmıştır
fakat hapse girmelerine, işkence görmelerine neden olan geçmişleri,
savundukları değerler, siyasi konumları belirsizdir. Olumsuz kahramanları da
cezaevine girmemiş, arkadaşları ‘içeride’ bedel öderken örgütle ya da
ideolojiyle ilişiğini kesmiş, ideallerinden vazgeçmiş, sisteme eklemlenip
zengin olmuş eski solculardır. Darbenin toplumu yeniden yapılandırma sürecinde
oluşan bireycilik, Turgut Özal döneminde yaşanan hızlı kapitalistleşme atakları
ve sonrasında oluşan, geçmişinde muhalif olan bireyin, sistem/kapitalizm
savunucusuna dönüşmüşlüğü bu olumsuz kahramanlar üzerinden anlatılırken,
muhalif olmanın da boş ve terk edilmesi gereken bir yanlış olduğu baskın anlatı
olarak yer alır. Tıpkı olumlu kahramanlar gibi, olumsuz kahramanların da
geçmişlerine ait bilgileri edinemeyiz.
Bütün bu
filmleri izledikten sonra, (Beynelmilel, Eve Dönüş, Bu Son Olsun gibi filmleri,
-belki birkaç film daha eklenebilir- dışında tutarak) toplamından ortaya çıkan,
geriye kalan sonucu tek cümlede özetlemek istersek ‘yenilgi, teslimiyet’,
‘yılgınlık ve umutsuzluk’ sözcüklerini yan yana/arka arkaya kullanabiliriz.
Anlatılan bir yenilgiler tarihidir.
Toplumsal bellek
açısından önemli olan “politik dönem filmleri” olarak da değerlendirilen bu
filmler, ele aldıkları dönemi, o döneme ait olguları, yaşanmışlıkları işleme,
dönemle hesaplaşma açısından yetersiz ve etkisiz kaldıklarını, yaklaşımlarının
yüzeysel olduğunu söyleyebiliriz. Ele aldıkları geçmişle, darbeyle, darbenin
yarattığı toplumsal dönüşümle hesaplaşmadaki yetersizlikleri bizzat darbenin
kendisinin yarattığı dönüşümün sinemaya- yapımcısı, senaristi, yönetmeniyle
sinemacıya etkisinin sonucudur denebilir.
39 FİLM
12 Eylül
Filmleri üzerine genel değerlendirmeler yapmadan önce bu başlık altında ele
alınabilecek bizim saptamamızla 39 filmi şöyle sıralayabiliriz:
Yol (1981),
Duvar (1982), Öç (1984), Sen Türkülerini Söyle (1986), Dikenli Yol (1986), Ses
(1986), Su Da Yanar (1986), Av Zamanı (1987), Prenses (1987), Sen De Yüreğinde
Sevgiye Yer Aç (1987) , Kimlik (1988), İkili Oyunlar (1989), Kara Sevdalı Bulut
(1989), Uçurtmayı vurmasınlar (1989), Sis (1989), Bütün Kapılar Kapalıydı
(1990), Bekle Dedim Gölgeye (1990), Darbe (1990), Suyun Öte Yanı (1991), Hoşça
Kal Umut (1993), Çözülmeler (1994), Babam Askerde (1994), Bir Yanım Bahar Bahçe
(1994), 80. Adım (1994), Gülün Bittiği Yer (1999), Eylül Fırtınası (1999),
Gönderilmemiş Mektuplar (2003), Vizontele Tuuba (2003), Babam ve Oğlum (2005),
Beynelmilel (2006), Eve Dönüş (2006), Fikret Bey (2007), Zincir Bozan (2007),
O… Çocukları (2008), Yağmurdan Sonra (2008), Gecenin Kanatları (2009), Küçük
Günahlar (2010), Bu Son Olsun (2012)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder