01 Aralık
2013
Yeşilçam’ın
iyi kalpli fakat film icabı kötü adamları, tüm tepkilere rağmen sinemanın
yıldızları, başrol oyuncuları kadar ilgi çekmiş, sevilmiştir hep. En tanınan,
bilinen yüzlerdir “kötü adam”lar, kolay kolay unutulmazlar. Çoğunun rekor
sayıda filmi vardır. Hangi filmi izleseniz bu yüzlerden birini mutlaka
görürsünüz. Film gibi hayat öyküsü vardır her birinin fakat filmlere yansıyan
suretlerindeki gibi kötü değildir kalpleri gerçekte.
Yeşilçam’ın kötü adamlarının hepsi film icabı çok kötüdür, çok zalimdir,
acımasızdır, ürkütücüdür. Öylesine başarılıdırlar ki rollerinde seyirci onların
ve filmde izlediklerinin gerçek olduğuna inanır.
Perdeden bize
yansıyan görüntülerde ölümsüzleşen öyle roller ve oyuncular vardır ki kötünün,
kötülüğün simgesi olmuşlardır. Kimi gülüşüyle, kimi bakışıyla, kimi
acımasızlığı ve zalimliğiyle unutulmazlar arasında birer simgedir. İzlediğimiz
filmlerinde çoğu zaman hırslı, sert, zalim, acımasız baba, işadamı, ağa
tiplemelerindeki heybetli cüssesi ve sert bakışlarıyla korkutsa da, her zaman
güçlü oyunuyla ayrı bir yeri oldu Atıf Kaptan’ın. Kötü adam rolleriyle de
sevilmeyi başaran iyi kalpli oyuncu Atıf Kaptan, kötü adam rolleriyle ilgili
şunları söylüyor bir söyleşisinde:
“Kötü temsil
edilmeseydi iyiliğin kıymetini nasıl bilirdik? Fakat ben bir taraflı değilim.
En büyük zevkim menfi karakterli rollerde nefret topladığımı, müspet karakterli
rollerde de sevgi ile karşılandığımı görmektir. Çoğu defa başarı derecemi
anlamak için gizlice sinemaya giderim. Bir defa rol icabı kızıma huşunetle
vurmuştum, önümdeki, yanımdaki sıralarda ‘Gözün kör olsun herif, Allah cezanı
alsın, yapılır mı bu’ gibi sözleri bizzat işittim. Bir aktör için en büyük
manevi kazanç da bu değil midir?”
KÖTÜ ADAM
TİPİNİ SEVDİREN KÖTÜ ADAM: AHMET TARIK TEKÇE
Yeşilçam’ın
en sevilen kötü adamı. 1948 yılında Tuzak filmiyle kamera karşısına geçer ve
Ahmet Tarık Tekçe efsanesine adım atar. Öyle bir efsane ki kötü adamı
oynamasına karşın hızla ünlenir, izleyicilerin kalbinde taht kurar. Oynadığı
her film gişe rekorları kırıyor, geçtiği caddelerde halk birbirine giriyor,
trafik felç oluyordur. İlk üç filminden sonra kötü adam oynamaya başlamıştır.
Hem de öyle bir kötü ki, Talihsiz Yavru filminde birlikte oynayacağı çocuk
oyuncu Rüya Gümüşata bir röportajında şunları söyler:
“Bir gün Ahmet Tarık Tekçe’yle platoda karşılaştım. Filmlerin kötü adamıydı. Ondan çok korkuyordum. Elini uzattı. Titreye titreye sıktım. Ama çok, pek çok korkuyordum. İri yarıydı. Filmlerinde çocuk kaçırıyordu, çocukları dövüyordu. Ben onunla aynı filmde nasıl oynayabilirdim. O sırada filmin rejisörlüğünü yapacak olan Muharrem Gürses yanımıza geldi. ‘Korkma Rüya, o iyi bir insandır’ dedi. Ahmet Tarık’la öyle çabuk dost olduk ki.”
Tekçe, çok filmde oynadığı için çalışma çizelgesi tutmak zorunda kalır, gün
gün, saat saat çalıştığı filmleri kaydeder. Onlarca filmde oynadığı için
“kitapsız ilim, Ahmet Tarık Tekçe’siz film olmaz” denir.
Sevimli kötü
adam Ahmet Tarık Tekçe bir set röportajında şunları söylüyordu: “Ağır Ceza
Reisi Hikmet Tekçe’nin oğlu, ben Ahmet Tarık Tekçe daha ölmedim. (...) Evet,
ben bu mesleğe sokaktan geldim. Beni Türk sinemasında 7’den 70’e değil, 3.5
yaşından 113.5 yaşına kadar olanlar tanır. Tevazuu bir yana bırakalım, yerli
filmlere ‘kötü adam’ tipini ilk defa sevdiren benim. Ve Türkiye’de karakter
oyuncusuna alkışı getiren de benim.”
ÖDÜL NİYETİNE
TAŞLANAN AKTÖR EROL TAŞ
Erol Taş’ın
ilk filmi Mümtaz Alparslan’ın yönettiği “Acı Günler”. Sette Yönetmen Mümtaz
Alparslan, Erol Taş’a “Sen asla artist olamazsın” demiştir. Bu sözler çok
ağırına gider. “Belli olmaz, belki günün birinde boynuz kulağı geçer” diye
düşünür ve zaman Mümtaz Alparslan’ı yanıltır.
Taş kalpli kötü adam rollerinin yufka yürekli, iyi kalpli usta oyuncusuydu Erol
Taş. Zaman zaman iyi adam rollerinde oynasa da belleklerde kötü adam olarak yer
etti. Sinemamızın ‘karakter’ oyuncuları açısından ne kadar şanslı olduğunu
kanıtlayan önemli oyunculardandı. Atılan taşlar, şişeler, çekilen yuhlar,
edilen hakaretler en büyük ödülüydü Erol Taş’ın. Çünkü bunlar rolünü ne kadar başarıyla
oynadığının göstergesiydi onun için. Belleklerden silinmeyen o unutulmaz
konuşmasını da böyle bir ortamda yapar Erol Taş.
İnce Cumali filminde çok acımasız bir ağayı canlandırır. Öylesine acımasızdır
ki Ağa, baskın yaptığı rakip çiftlikte, “Bu topraklar ikimize çok, birimize az
demiştim” dediği çiftliğin sahibini, yeni doğum yapan karısını ve yanında
çalışan herkesi öldürür. Hızını alamayan ve arkada hiçbir canlı bırakmamaya
kararlı Ağa, ayaklarından ağaca astığı tavukları bile boğazlarını acımasızca
keserek öldürür. Yılmaz Güney’le birlikte oynadıkları İnce Cumali filminin
Ağa’sı, kötü adam rolleriyle nam salmış Erol Taş, filmin galası için diğer
oyuncularla birlikte Anadolu’ya gider. Film bittikten sonra oyuncular sahneye
çıkıp konuşma yapıyorlardır. Sıra Erol Taş’a gelmiştir. Birden ortalık karışır,
yer yerinden oynar. Seyirciler sahnedeki Erol Taş’a şişe, taş, sopa fırlatıp
yuhalıyorlardır. Öylesine başarılı oynamıştır ki ağa suretindeki kötü adam
rolünü, atılan taşlar onun ödülü olur.
O unutulmaz konuşmasını şişe ve taş yağmuru dindiğinde yapar Erol Taş. Seyircilere “Atın atın, siz bana taş değil ekmek atıyorsunuz” diyerek meşhur kahkahasını atar ve ışıl ışıl gözlerle seyircisini selamlar. Bu konuşma üzerine, az önce yuhalayan seyirci bu kez ayakta alkışlar onu.
YAKIŞIKLI
JÖNDEN KÖTÜ ADAMLIĞA: TURGUT ÖZATAY
Kazıklı
Voyvoda, hain mi hain mafya babası ya da hin mi hin gazino patronu olarak kötü
adamlıkta özel bir yer edinen, zaman zaman iyi adam olarak da izlediğimiz
Turgut Özatay, Yalnızlar Rıhtımı, Kırık Çanaklar, Hızlı Yaşayanlar gibi
filmlerindeki güçlü oyunculuğuyla unutulmaz bir iz bırakır.
Güçlü
oyunculuğunu ilk filmlerinde gösteren ve başa oynayan Turgut Özatay’ın jön
dönemi kısa sürer nedense. İkinci adamı, jönün karşısındaki ‘kötü adam’ı oynamaya
başlar. “İyi”yi oynadığı filmler de az değildir fakat kötü adam olarak ünlenir
kısa sürede. Tarihi, kostüme filmlerde ise “Kahpe Bizans”taki zalim düşman
olarak çıkar karşımıza. Kara Murat serisinin Kazıklı Voyvoda’sı…
O yıllarda
filmlerde yaptıklarının sadece rol ve film icabı olduğunu anlatamayan Turgut
Özatay da sokaklarda kötü adamların payına düşen hakaretlerden, tepkilerden
payına düşeni alır. Fakat tüm Yeşilçam oyuncuları gibi onun payına düşen daha
çok seyircinin sevgisi olur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder