9 Ocak 2014
Yazının
başlığı Cemal Süreya’dan. “Hayat kısa, kuşlar uçuyor” da demişti usta ve 9 Ocak
1990 yılında uçmuştu aramızdan sonsuzluğa. Üstelik giderken, “Ölüyorum tanrım
/Bu da oldu işte./ Her ölüm erken ölümdür/ Biliyorum tanrım./ Ama, ayrıca,
aldığın şu hayat/ Fena değildir/ Üstü kalsın...” demişti.
2013 yılında
acı kayıplar yaşamış, kültür sanat dünyasından çok değerli insanlarımızı
yitirmiştik arka arkaya. 2014 de acılarla, ölümlerle geldi; yaprak dökümü
sürüyor. Her gün ölüm haberleri, her gün felaket. Her gün değerli bir kayıp.
“Ölüm adın kalleş olsun.”
Bazı ölümlerden haberimiz bile olamıyor. Örneğin pantomim sanatının öncüsü olarak kabul edilen Erdinç Dinçer 20 Ağustos 2013’te hayatını kaybetmiş; yeni öğreniyorum. 2013 yılının ilk acı haberi (4 Ocak 2013) söz yazarı-yorumcu Şenay Yüzbaşıoğlu’dan gelmişti. “Sev Kardeşim” ve “Hayat Bayram Olsa” şarkılarını bilmeyenimiz yoktur. Yaşam öyküsünün anlatıldığı metinlerde şu cümleler yazılıdır:
“Dönemin pop
müzik şarkıcılarının aksine, sözlerini kendi yazdığı şarkılarında hümanist
konulardan bahseder, daha aydın bir tavır takınır. Fiziksel görünümü de dönemin
alaturka, yırtmaçlı, ağır makyajlı popçularından farklıdır, punk havalı
sürrealist bir görüntüsü vardır. Müzik hayatını plak ve konserlerle sürdürür ve
magazinden uzak durur. Bülent Ecevit’in “Karaoğlan” lakabıyla büyük zafer
kazandığı seçimlerden önce, mitinglerde Ecevit’ten önce sahne alır “Sev
Kardeşim” ve “Hayat Bayram Olsa”yı söyler. Siyasi mitinglerde sahne alan ilk
sanatçıdır. Bir dönem şarkı sözleri TRT tarafından solcu bulunur ve Selda
Bağcan, Cem Karaca, Melike Demirağ, Fikret Kızılok ve Bülent Ortaçgil gibi kara
listeye alınır.”
ÜŞÜR ÖLÜM,
ÖLÜM BİLE
13 Ocak
2013’te tiyatro ve sinema oyuncusu Alev Sururi,16 Ocak’ta dünyaca tanınan
Ressam Burhan Doğançay, 23 Ocak’ta sinema-tiyatro oyuncusu, yönetmen Savaş
Akova hayatını kaybetmişti. Yıl boyu sürdü yaprak dökümü: Ahmet Erhan, Gül
Yalaz, Güzin Dino, Dinçer Çekmez, Halim Spatar, İsmet Kür, İsmet Hürmüzlü,
Leyla Erbil, Mehmet Ali Birand, Metin Kaçan, Metin Serezli, Müslüm Gürses,
Nejat Uygur, Peride Celal, Savaş Ay, Şahin Gök, Tekin Akmansoy, Toktamış Ateş,
Tomris Oğuzalp, Tuncel Kurtiz, Turgut Özakman, Yaşar Güner.
2013’ü kötü
anılarla, acı kayıplarla uğurlarken yeni yılın güzelliklerle gelmesini
dilemiştik ama öyle olmadı. Önüm arkam, sağım solum ölüm! “Bir soğuk yel eser
üşür ölüm, ölüm bile.”
Ölüm yıldönümünde
Kuşadası’nda da anmıştık Erdal Eren’i; geçtiğimiz günlerde. Emek Partisi’nden
ve Emek Geçliği’nden arkadaşların düzenlediği etkinlikte Tevfik Taş’ın Tunç
Erenkuş’la birlikte hazırladığı 12 Eylül 1980 darbesinin ardından henüz 17
yaşındayken yaşı büyütülerek idam edilen Erdal Eren’in hayatını anlatan
“Oğlunuz Erdal” belgeseli gösterildi. Bir kez daha izledik içimiz burkularak.
Gözlerimiz dolarak. Kısa ama mücadeleyle, umutla, dirençle dolu bir ömrün
hikâyesiydi anlatılan. Yılgınlıkla değil ama umudu ve direnci çoğaltarak
ayrıldık anmadan.
Belgeseli girişine de alınan dizelerinde
şöyle diyordu Onat Kutlar:
“Düşünüyorum nasıl budandık bahara
ulaşmak için.
Şimdi sessiz duruyoruz kıyısında bir düşüncenin
unutmamak için çünkü unutuşun kolay ülkesindeyiz
ölü balıklar geçiyor kırışık bir deniz sofrasından
ve ellerinde fenerlerle benim arkadaşlarım
durmadan düşünüyorum ne kadar çok öldük yaşamak için.”
Şimdi sessiz duruyoruz kıyısında bir düşüncenin
unutmamak için çünkü unutuşun kolay ülkesindeyiz
ölü balıklar geçiyor kırışık bir deniz sofrasından
ve ellerinde fenerlerle benim arkadaşlarım
durmadan düşünüyorum ne kadar çok öldük yaşamak için.”
ÖRGÜTLEMİŞLER
BAHARI
2014 de
acının, ölümün yıkıcı haberleriyle geldi, tıpkı öneki yıllar gibi. ‘Baharı örgütleyenler’,
hayatı güzelleştirmek, dönüştürmek için sanata sarılanlar birer birer
ayrılıyorlar aramızdan. Yaprak dökümü sürüyor tüm acımasızlığıyla. Her ölümle
biz biraz daha yalnızlaşıyoruz, hayat biraz daha ‘ıssızlaşıyor.’ Umuda ve
isyana güç katan Umuda Ezgi’nin kurucularından olan Nihat Aydın’ın ölüm haberi
geldi yılın ilk günlerinde.
“Gömdüğümüz kitaplar çiçeklenmiş/ Örgütlemişler baharı/ Karakolların önü/
Lacivert yeşil sarı/ Unuttum adlarını adları neydi/ İdris miydi Nuray mıydı
Eren mi?
Girmişler saksılara adları sarmaşık/ Evreni yontuyorlar sırça parmaklarıyla/ Kırlarda bayırlarda papatyalarda telaş/ Gömdüğümüz kitaplar çiçeklenmiş/ Örgütlemişler baharı”
Geçtiğimiz haftalarda bu sayfada Yeşilçam’ın ‘kötü adamları’ üzerine iki yazı yazmıştım. Yazılardan ilkinin başlığı şöyleydi: Film icabı kötü adamlar ve Sütçü.
Girmişler saksılara adları sarmaşık/ Evreni yontuyorlar sırça parmaklarıyla/ Kırlarda bayırlarda papatyalarda telaş/ Gömdüğümüz kitaplar çiçeklenmiş/ Örgütlemişler baharı”
Geçtiğimiz haftalarda bu sayfada Yeşilçam’ın ‘kötü adamları’ üzerine iki yazı yazmıştım. Yazılardan ilkinin başlığı şöyleydi: Film icabı kötü adamlar ve Sütçü.
“Avantür
filmlerin, vurdulu-kırdılı sahnelerin en önemli ve unutulmaz oyuncularından
biri de, başrollerde de oynayan ve adı “sütçü”ye çıkan film icabı kötü adamı
Süheyl Eğriboz’dur. En çok Cüneyt Arkın’lı filmlerin kötü adamı, kavgacı
adamıdır o. Geçtiğimiz günlerde ortak tanıdıklarımız Süheyl ağabeyle ilgili
üzücü haberi duyurmuştu; Süheyl Eğriboz beyin damarındaki tıkanıklık
neticesinde felç geçirerek hastaneye kaldırıldı.” demiştik yazıda.
Süheyl Eğriboz ne yazık ki hayatını kaybetti. Kötü haberler gelmeye devam
ediyordu. Marmaris’te geçirdiği trafik kazasında ağır yaralanan 26 yaşındaki
Huban Öztoprak tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirdi.
Armutalan
beldesi Seyirtepesi mevkisinde 28 Aralık 2013’te, Datça’ya gösteri için giden
İstanbul Kumbara Görsel Tiyatrosu ekibini taşıyan minibüs ile hafriyat
kamyonunun çarpışması sonucu 26 yaşındaki Huban Öztoprak ağır yaralanmış,
Marmaris Yücelen Hastanesi yoğun bakım ünitesinde tedaviye alınmıştı. Huban
Öztoprak’ın ardından Selçuk Uluergüven ağabeyden de kötü haber gelmişti. Aynı
güne sığan iki acı. Ölüm dur durak bilmiyordu. Geçtiğimiz günlerde şair,
sinemacı değerli arkadaşımız Adnan Azar’ı da yitirdik.
“O iyi
insanlar o güzel atlara binip gittiler.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder