15 Aralık
2013
Klasik
otomobil sevdası Yeşilçam sedasıyla birleşince masal gerçeğe dönüşebiliyor.
Masal gibi yıllarda Yeşilçam filmleri hayatla paralel kurgu gibi akıyordu düş
bahçesi sinemaların beyazperdesinden bizlere. Hayat tüm hızıyla akarken
Yeşilçam filmlerinde bir masala dönüşüyordu.
1950’li ve
1960’lı yıllar siyasal-ekonomik ve kültürel alanlarda köklü değişimlerin,
gelişmelerin yaşandığı yıllardır. Bu, kaçınılmaz olarak sinemaya, izlediğimiz
filmlere de yansır. Büyük kentlerde hayatımıza giren yenilikleri, örneğin büyük
kentlerin caddelerinde çoğalan lüks otomobilleri, dolmuşları, onların etrafında
yaşanan hayatları taşrada yaşayanlar önce filmlerde görüyordu.
Yeşilçam
döneminde esas kızlar, esas oğlanlar birer yıldıza dönüşür. Kimi Şoför Nebahat
olarak iz bırakır, kimi Küçük Hanım, kimi Küçük Hanımın Şoförü. Sınıflara,
statülere göre “yaşam kalitesini” gösteren simgeler de vardır. Otomobil,
otomobilli hayat önemli simgedir.
OTOMOBİL UÇAR
GİDER
Türkiye’ye
ilk kez 1891’de bir sirk gösteri aracı olarak gelen otomobilin, sonraki
yıllarda ilk sahipleri önce devlet ardından “elitler”, az sayıdaki zenginler
olur. Savaşlı yıllar ve yolların otomobile hazır/uygun olmaması cumhuriyetin
ilk yıllarında otomobilin hızlı yaygınlaşmasına yol açmaz.
Ankara’da devleti yönetenlerin kullandığı otomobil, Menderes iktidarının diğer
büyük kentlerde yaptığı çok şeritli geniş yol yapımları sonrası yaygınlaşır.
Tramvayların, troleybüslerin yanında önce ‘hususi’ler, sonra damalı taksiler,
ardından da dolmuşlar, otobüsler, kamyonlar kaplar kentin sokaklarını.
Otomobile
olan talep ‘yerli üretim’e yönlenmeye de yol açar. “Devrim” otomobili ilk yerli
üretim girişimidir. “Devlet Başkanı Cemal Gürsel tümüyle yerli üretim bir
otomobil yapılmasını emreder. Çalışma mekânı olarak Devlet Demiryollarının
Eskişehir’deki Cer Atölyesi seçilir. Zaman müthiş dardır. Cumhuriyet Bayramı’na
kadar yalnızca 130 günü vardır ekibin. Türkiye’nin ilk yerli otomobili olacak
eserin adı da konmuştur: Devrim.” Bu serüveni 2008 yapımı Tolga Örnek filmi
Devrim Arabaları’nda izleriz.
MASALDAN
GERÇEĞE
Yeşilçam
yıldızlarını kimi zaman bugün artık antika olan lüks otomobillerin kimi zaman
dolmuşların, kamyonların şoför koltuğunda izledik; anlatılan masal gibi
öykülerde.
Sezer Sezin’i, (sonra Fatma Girik’i) erkeklerin dünyasında dolmuş direksiyonunda “erkek işi” yaparak, ekmeğini kazanmaya çalışan güçlü kadın suretinde Şoför Nebahat olarak izledik. Belgin Doruk’lu Küçük Hanımefendi filmlerinde zenginliğin, lüks hayatın simgesiydi otomobil. Yeşilçam’da (sonrasında da) otomobille bütünleşen oyuncular ve filmler vardı. ‘Film icabı’, düşsel öykülerde izlediğimiz bu bütünleşmeler, görüntüler bir süredir masaldan gerçeğe dönüşüyor.
Sezer Sezin’i, (sonra Fatma Girik’i) erkeklerin dünyasında dolmuş direksiyonunda “erkek işi” yaparak, ekmeğini kazanmaya çalışan güçlü kadın suretinde Şoför Nebahat olarak izledik. Belgin Doruk’lu Küçük Hanımefendi filmlerinde zenginliğin, lüks hayatın simgesiydi otomobil. Yeşilçam’da (sonrasında da) otomobille bütünleşen oyuncular ve filmler vardı. ‘Film icabı’, düşsel öykülerde izlediğimiz bu bütünleşmeler, görüntüler bir süredir masaldan gerçeğe dönüşüyor.
Geçtiğimiz
haftalarda İKOD, (İstanbul Klasik Otomobilciler Derneği) kurucusu ve Yönetim
Kurulu Başkanı Serkan Okay arayıp derneğin Yeşilçam etkinlikleri hakkında
bilgilendirip “Hep Yeşilçam’la iç içeydik. Klasik otomobil sevdamızın temelinde
Yeşilçam sinemasının önemli bir rolü olduğunu düşünüyoruz. Derneğin bir
köşesini Yeşilçam temasıyla, fotoğraflarıyla dekore ettik. Bir döneme damgasını
vurmuş Yeşilçam oyuncularını konuk ediyor ve filmlerde kullandıkları
(bazılarını gerçek hayattaki) otomobillerle buluşturuyoruz. Belki birlikte de
bazı etkinlikler yapabiliriz diye düşünüyorum.” dedi.
YILDIZLAR VE
OTOMOBİLLER
1960 Model Chovrelet |
“Bir döneme
damgasını vuran, artık klasikleşmiş heybetli, estetik ve konforlu araçlar;
1950’li ve 1960’lı yılların Yeşilçam filmlerinde de sık sık rol almışlardır.
Bazen şoför Sadri Alışık’ın taksi durağındaki en yakın arkadaşı olmuştur 1957
model Chevrolet’i, bazen de Ediz Hun’un veya Göksel Arsoy’un sevgilisine aşkını
haykırma şahidi olmuştur Kız Kulesi manzarasıyla 1949 Plymouth.” diyen İstanbul
Klasik Otomobilciler Derneği’ yönetimi 2013’ün ilk aylarında ilk olarak Ediz
Hun’u 50 yıl önce kullandığı 1960 model Chevrolet Impala’yla buluşturur.
Ardından
İzzet Günay’ı ilk filminde kullandığı 1955 model Pontiac marka otomobil ile
buluştururlar. Kırık Plak filminde Zeki Müren’in şoförü olarak kullandığı
arabadır bu. Göksel Arsoy da, uzun süre kullandığı İstanbul H-38541 plakalı 1957 model
Chevrolet Belair Convertible tipi otomobilinin benzeriyle buluşup, anılarda
yolculuğa çıkar. 1966 yılı yapımı “Altın Çocuk”, 1967 yılı yapımı “Altın Çocuk
Beyrut’ta” ve “Orta Şark Yanıyor”, 1968 yılı yapımı “Altın Avcıları” serisinde
ve daha birçok filminde de kullandığı, kendisine ait olan 1957 model
Convertible Chevrolet’ine İstanbul Klasik Otomobilciler Derneği’nin girişimleri
ile ulaşır.
YILMAZ
GÜNEY’DEN SÜLEYMAN TURAN’A
Nebahat
Çehre, bir gece evi terk eder ve trenle Eskişehir’deki teyzesine doğru yola
çıkar. Yılmaz Güney, kendisini terk eden eşi Nebahat Çehre’nin bindiği
Eskişehir trenini takip eder ve Bilecik Vezirhan’da 1966 model Buick Riviera
marka otomobiliyle bir makas bularak raylara çıkar, aracın farlarını yakar ve
trenin gelmesini bekler. İstifini bozmadan araçla rayların üstünde bekleyen
kişiyi gören makinistler çarpmaya ramak kala durdurabilirler treni. Bir hışımla
trenden inen makinistler, Yılmaz Güney’i görünce “Hayrola Ağabey?”derler. Güney
ise “İçeride bir emanetim var, onu almaya geldim” der ve Çehre’yi trenden alır
İstanbul’a geri dönerler.
1966 model Buick Riviera |
İsrail
başkonsolosu kaçırılmıştır ve THKPC önder kadrosu her tarafta aranmaktadır.
Yılmaz Güney Mahir Çayan, Ulaş Bardakçı, Hüseyin Cevahir ve Oktay Etiman’ı
arabasında gizleyerek evlerine götürürken, yolda çevirme yapan asker Yılmaz
Güney’i durdurduğunu anlayınca, arama yapmaz ve devam etmesini söyler. Arabayla
evine getirdiği Mahir Çayan ve arkadaşlarını evinin çatı katında saklar. Mahir
Çayan ve arkadaşlarının bagajında saklandıkları otomobil, yine Yılmaz Güney’in
1966 model Buick’idir.
Yılmaz Güney’in kendisine ait olan bu aracı usta aktör Süleyman Turan da bir
Güney filminde kullanmıştır. Yıllar sonra yine aynı aracın direksiyonuna
geçerek o günlere geri giden Süleyman Turan ilk ödülünü 1971 yılında yine bir
Yılmaz Güney’le oynadığı “Yarın Son Gündür” filmiyle almıştı.
İKOD’un
“Yeşilçam’a Saygı” temalı etkinliklerinin son sürprizi ise geçtiğimiz günlerde
medyada da epey yer bulan İlyas Salman’ı 82 yapımı Çiçek Abbas filminde kullandığı
1981 model kırmızı klasik minibüs ve 87 yapımı Fikrimin İnce Gülü - Sarı
Mercedes filmindeki 1974 model Mercedes ile buluşturmak oldu. Etkinliğe “Çiçek
Abbas”ın kurgusunu yapan yönetmen Yılmaz Atadeniz de katıldı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder