20 Mart 2020 Cuma

ŞOFÖR NEBAHAT, FOSFORLU CEVRİYE


 17 Kasım 2013
Yeşilçam’ın hüzün yüzlü ‘komik adamı’ Sami Hazinses’le konuştuğum günlerde Yeşilçam henüz ‘yeniden’ keşfedilmemiş, filmler, oyuncular gündeme gelmemişti. Sami Hazinses, gerçek adıyla Samuel Uluç Diyarbakır’dan İstanbul’a geldiğinde kimsesi yoktur. Besteler yapıyordur, Yeşilçam’da bulur kendini. Bir film çekilecektir, yönetmen Metin Erksan “Bu filme şarkı yapacaksın” der.
“Üç gün var sahneyi çekeceğiz, şarkı sahnesini. ‘Üç günde şarkı mı yazılırmış’ dedim. ‘Sen yaparsın’ dedi. ‘Sen yaparsın’ diyor başka bir şey demiyor. O kadar bana inanmış, o şarkılarımı duyunca. Sezer Sezin geliyor, ‘Sen yaparsın’ diyor, sarılıyor, öpüyor. Neyse şarkıyı bitirdim, ‘Haydi oku, sahneyi çekelim’ dedi. ‘Haydi, Nebahat abla, Dodge arabana atla/ Dümenimiz yolunda, gazla ablacığım gazla/ Taksim, Şişli, Sarıyer durmadan hemen gider/ Ablacığım n’olur İstinye’de duruver/ Saçları dalga dalga, canım Nebahat abla/ Sevgilim İstinye’de gazla ablacım gazla’. Bunu yazdım okudum bestesiyle beraber, havalara sıçradılar. Sinemadan seyirciler bu şarkıyı söyleyerek çıkıyorlardı, o kadar çok beğenildi.”
Sami Hazinses’in sözünü ettiği, ‘müziğini yapıp’ şarkısını bestelediği film Metin Erksan’ın yönettiği, Sezer Sezin’in de ikinci önemli çıkışını yaptığı 1960 tarihli Şoför Nebahat’tır. Sami Hazinses’ten sonra Sezer Sezin’le de (90’lı yılların başında) tanışmış, o günlerden bugüne süren bir dostluk bağı, ‘anne-oğul ilişkisi’ oluşturmuştuk. Bizim kuşağın değilse de, bizden öncekilerin beyazperdede hayranlıkla izlediği, sinemacılar kuşağının ilk büyük yıldızı her zaman annem kadar yakın oldu.
Sinemamızın, Damga (1948) ve Vurun Kahpeye (1949) filmiyle başlayan süreçte ilk yıldızlarını yarattığını söyleyebiliriz. Sezer Sezin, sinemamızın ilk yıldız oyuncularından, öncü sinemacılarındandır. Tiyatrocuların egemenliğinde olan Muhsin Ertuğrul dönemi sinemasında oyuncular tiyatrocu, oyunlar tiyatrovaridir. Cahide Sonku bu dönemin yıldızlarındandır. Sinemacılar kuşağının ilk yıldızı, sinema dilindeki oyunuyla Sezer Sezin’dir. Birçok sinemacıda onun emeği vardır.
Kendi kendini yaratan insanlardandır Sezer Sezin. Çok küçük yaşlarda, annesinden habersiz evden kaçarak Hürriyet Apartmanı ve Yayla Kartalı filmlerinde küçük rollerde oynar. Yapımcı Necip Erses’in isteğiyle, Köroğlu filminde başrollerden birini oynar. Damga (1948) filmindeki ilk önemli oyunuyla ünlenir. Filmin bir hafta salonlarda kalmasını umarlarken, dört hafta gösterilir, kapılarda uzun kuyruklar oluşur. Arkasından Vurun Kahpeye (1949) filmi ile yıldızlaşır. Üstelik sadece oyuncu olarak da yer almaz sinemada Sezer Sezin. Oynadığı filmlerin öykü-senaryo seçiminden, yönetmen seçimine, oyuncuların belirlenmesine kadar bütün aşamalarında yer alır.
Sezer Sezin’in, sonraki yıllarda çokça konuşulan ve en çok Ayhan Işık’tan, Türkan Şoray’dan bildiğimiz “yıldız kanunları, kuralları” vardır. Ayhan Işık, Türkan Şoray kanunlarını, kurallarını bilenlerin Sezer Sezin kanunlarını, kurallarını da bilmesi, araştırması gerekir. Yıldız olmanın bütün özelliklerini taşıdığını, kitleleri salonlara çekmekten aldığı ücrete, ‘kanun’larına, kurallarına kadar birçok kriteri nasıl uyguladığını o dönemin tanıklıklarından kolayca öğrenebiliyoruz.
Sezer Sezin 50’li yıllar boyunca sürdürür sinemadaki başarısını. 1960 yılında oynadığı Şoför Nebahat filmi ile ikinci önemli çıkışını yapar. Şoför Nebahat filmleri seri olarak çekilir. Önünde uzun kuyruklar oluşan, tıka basa dolu salonlardan çıkanlar filmdeki şarkıyı söyleyerek çıkıyordur.
Sonrasında daha çok Neriman Köksal ve Fatma Girik filmlerinde göreceğimiz, erkek dünyasında tutunmaya çalışan güçlü kadın imajını izleriz Şoför Nebahat’de. Sonra Fosforlu Cevriye için anlaşma yapar, başka çekimleri de olduğu için ‘çalışma tarihlerini bildirin’ diye hatırlatma çeker, cevap alamaz. Bu arada haber beklerken başka filmlerde çalışamadığından tazminat davası açar ve kazanır. Fosforluyu oynaması için tekrar teklif ederler fakat kabul etmez. Rolü sonra Neriman Köksal oynar.
Metin Erksan’ın yönettiği, senaryo ekibinde Attila İlhan ve Atıf Yılmaz’ın da olduğu ilk Şoför Nebahat filmini Süreyya Duru’nun yönettiği  Şoför Nebahat Ve Kızı (1964) ile Şoför Nebahat Bizde Kabahat (1965) izler. Süreyya Duru 1970 yılında bir de Fatma Girik’li bir Şoför Nebahat çeker.


Filmin ilk sahnesinde beş erkek arasındaki “erkek gibi” kız, hedef yaptıkları kutulara ateş eder, diğerlerinden daha fazla kutu vurarak gücünü gösterir onlara. Giyim kuşamıyla, konuşma biçimiyle “erkek gibi” olan bu kız Fosforlu Cevriye’dir.
Neriman Köksal’ın Fosforlu Cevriye olarak filmi nasıl başlıyorsa, Hatice Kökçü olarak çocukluğu da öyle başlar. Neriman Köksal, çocukluğunda da yaşıtı komşu kızları etek giyerken, o yıllarda pek de alışık olunmadığı halde pantolon giyer, topaç çevirir, erkek çocuklarla bilye ve futbol oynar. Anne baba göçmen. Annesi Lütfiye Hanım Yugoslavya’da Üsküp şehrinde doğmuştur. Altı aylıkken Türkiye’ye göçen ailesi İstanbul’a, Rami’ye yerleşir. 1929 yılında Neriman Köksal gelir dünyaya. Ailenin ilk çocuğudur. Doğduğunda o kadar zayıftır ki leğende yıkarlarken kemikleri kırılacak diye korkarlar. 15 yaşından sonra fazlaca serpilip gelişir. Bir yaşına basmamıştır babası öldüğünde. Yo
ksuldur, imkânları yoktur ve Neriman Köksal ilkokuldan sonra okuyamaz.
Bir afet olan güzel fabrika işçisi Neriman Köksal, Beyoğlu’nda yürüyorken peşinden gelen iki erkeğe çok sinirlenir ve tersler. Oysa iki erkekten biri hayatını değiştirecek olan film yönetmeni Çetin Karamanbey’dir. Neriman Köksal’ı çok beğenmiştir ve “film artisti olur musun?” der. Önceleri itiraz etse de sonunda “olurum” cevabını verir. Çetin Karamanbey’in yönettiği “Çete” (1950) filminde Rus Prensesi Nina rolü ile sinemaya adım atar. Ardından Faruk Kenç’in yönettiği “Hürriyet Şarkısı”nda (1951) oynar. 1953 yılında Lütfi Ö. Akad’ın yönettiği “Katil” filmindeki rolüyle, hayatı boyunca taşıyacağı ‘vamp, yuva yıkan, hayat karartan, kötü kadın’ tipinin başarılı bir örneğini verir ve devamı da gelir.

Sezer Sezin, Gülistan Güzey, Muhterem Nur, Belgin Doruk gibi güçlü oyuncuların, starların olduğu bir dönemde asıl çıkışını “Fosforlu Cevriye” (1959) filmiyle gerçekleştirir. Argo konuşan, “erkek gibi kadın” tipini başarıyla canlandıran Neriman Köksal, yuva yıkan kadın imajı gibi, hayatı boyunca “Fosforlu Cevriye” olarak da hatırlanacaktı.
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder